Dehşet görüntülerinden kalan kritik sorular
Fotoğraf: Envato
15 Temmuz gecesine ait bazı görüntüleri dehşete kapılmadan izlemek imkansız. Jetlerin ve bombaların görüntülendiği ve ilk günden beri ekranlarda gördüğümüz, bazılarımızın bulunduğumuz yerlerden bizzat tesirine şahit olduğumuz olayların video kayıtlarından bahsetmiyorum sadece. Çoğu internette dolaşan bu videolarda askerin namlusuyla karşı karşıya gelen, tankların altında ezilen sivillerin görüntüleri var. Bazılarını bu insanlar cep telefonlarıyla kaydetmiş, bazıları ise mobese kameralarından. Görüntülerden bazıları haber bültenlerine de yansıdı. Bir mobese kamera kaydında Boğaziçi köprüsünde yaşanan korkunç anı görüyoruz. Tanklar yola set çekmiş. Tanklara doğru yürüyen sivillere askerler ateş açıyor. Hem ellerindeki otomatik silahlarla hem tankın üzerindeki silahla dümdüz ateş açıyorlar. Hedefteki sivillerden bazıları yere yığılıyorlar, kimi cansız muhtemelen. Korkunç bir an... İzleyip de o anın dehşetine kapılmayan, sivillere bu nasıl yapılabilir diye düşünmeyen yoktur.
İşte o dehşete düşme anı, kritik bir düşünme anına evrilirse çok kıymetli bir andır. ‘Silahların bu kadar umarsızca ve acımasızca sivillere çevrilmesinin zemini nedir?’ sorusu o kritik anda zihinlerden geçerse, o an değerlidir. Yıllardır yaşanan çatışma ortamının, insan hakları ihlallerinin, sivil kayıpların, Roboski’de sivillerin üzerine terörist diye bomba yağdırılmasının, yakıp yıkılan kentlerin Cuma gecesi yaşananların tohumu ve özü olduğu belki o anda görülebilir. 15 Temmuz’un korkunç görüntülerinin yaşattığı dehşetten bu sorulara çıkacak yol ne kadar uzun, ne kadar dolambaçlı olabilir?
WHATSAPP DARBESİNİ FACETIME MI ÖNLEDİ?
Yukarıdaki başlığı CNNTürk televizyonunda bir ekran kapağında gördüm. Darbe,akıllı telefonlardaki sosyal medya uygulaması Whatsapp’ta planlandığı için ‘Whatsapp darbesi’ ifadesi kullanılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma gecesi Hande Fırat’ın cep telefonundan Facetime uygulaması ile CNNTürk canlı yayınına bağlanmasının darbe girişimine karşı kritik rolü de ‘Facetime darbeyi önledi’diyerek vurgulanıyor.
Gerçekten de, pek çok uluslararası mecrada hemen ertesi gün darbe girişimi ve sonucunun teknoloji ve yeni medya boyutunu tartışan yazılar yayımlandı. Pek çoğuna göre, sosyal medya, özelde Facetime, darbe girişiminin önüne geçmede en önemli araç olmuştu. Cumhurbaşkanı kitlelere CNNTürk yayınında cep telefonundan seslenmiş, onları sokağa çağırmış; sivillerin sokağa dökülmesi sonuç vermişti. Pek çok yorumda Türkiye’de sosyal medya ve internet üzerindeki türlü baskılar da dile getiriliyor ve iktidarın en zor anında internete yaslanmak zorunda kalışı ironi ile değerlendiriliyordu.
Darbe girişiminin engellenmesi hangi parametreler sayesinde gerçekleşti konusu başka yerlerde detayıyla tartışılıyor. Cumhurbaşkanıyla canlı yayında Facetime bağlantısı kitlelerin mobilize olması açısından dönüştürücü bir rol oynadı, bu da ortada. Fakat Facetime bağlantısının onca insanı sokağa dökmüş olduğu yorumu gerçekçi değil. Aynı şekilde, daha bir kaç yıl önce toplumların baş belası olarak nitelenen sosyal medya platformlarının birden bire baş tacı edilecek olması beklentisi de gerçeklikten uzak.
Türkiye’yi ve medya ortamını çok iyi bilen bir araştırmacı olarak Doç. Dr. Bilge Yeşil’in BBC Radyo’ya verdiği röportaj bu konuda epey aydınlatıcı. Şuradan (http://www.bbc.co.uk/programmes/b07krj0k) İngilizce olarak dinlenebilen röportajda Yeşil’in en önemli vurgusu şu: Darbe girişimi esnasında kitleler mobilize olduysa bu salt yeni medya araçlarının kullanımıyla gerçekleşti demek eksik ve yanıltıcı olur. Cumhurbaşkanının CNNTürk ekranlarından Facetime ile kitlelere seslenmesi yeni medya ve eski medya arasındaki yakınsamanın (convergence) bir örneğidir. Kaldı ki 15 Temmuz gecesinden itibaren ve halen yurttaşların cep telefonlarına gelen mesajlar bu yakınsamanın içinde etkin bir araç olarak değerlendirilmelidir. Hepsinin ötesinde 15 Temmuz gecesi sabaha kadar ve ertesi gün camilerden yükselen sala sesleri hem kitle mobilizasyon anlamında hem de kamusal anlatıyı şekillendirmek konusunda etkili olmuştur.
- Her gün biraz daha karanlık 05 Kasım 2016 00:30
- Gazeteciliğin karşısındaki iktidar Kuzey Dakota'da da aynı 22 Ekim 2016 00:13
- Gazeteciler neden oturma eylemindeydi? 15 Ekim 2016 00:29
- Bundan sonrası anlatım bozukluğu 08 Ekim 2016 04:40
- Etkisiz hale getirilen barış umudu ve habercilik 01 Ekim 2016 00:52
- Çıkışımız var mı? 24 Eylül 2016 00:51
- Zamanın ruhu dayanışmada saklı 17 Eylül 2016 00:06
- En büyük, en ezen ve suçu görülmeyen... 10 Eylül 2016 00:51
- Net, yürekli, çalışkan bir muhabir 20 Ağustos 2016 00:51
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Ne zaman, ne için gazetecilik? 06 Ağustos 2016 00:54