Kürdün darbe ve OHAL’le imtihanı!
Fotoğraf: Envato
Kürtler, 15 Temmuz’daki darbe girişimini nasıl hissetti? Bu sorunun cevabı, Reşat Nuri’nin Değirmen romanındaki hikâyeye -ki roman aynı adla Şener Şen’in başrolünü oynadığı bir filme uyarlamıştır- benziyor biraz. Kasabalıları baştan çıkarıyor diye hakkında şikâyet olan bir Bulgar kızı Nadya vardır. Nadya’yı tanımak isteyen kaymakam Halil Hilmi Bey’in (Şener Şen) katıldığı bir bağ evi eğlencesinde dansöz Nadya sahneye çıktıktan sonra her yer sallanmaya başlar. Herkes deprem oluyor diye paniğe kapılır ve yaşanan kargaşada kaymakam düşüp yaralanır. Dört bir yana Sarıpınar kasabasında deprem olduğu haberleri yayılır. Yoksul mahallelere gidildiğinde depremin şiddetinin büyüklüğü görülür(!) İnsanlar aç perişan, evler yıkık harap haldedir. İşin aslı, gerçek deprem Sarıpınar’ın yoksul mahallelerinde çoktan yaşanmaktadır.
Evet, Kürt kentleri 15 Temmuz’daki darbe girişiminden çok daha önce büyük bir darbeyi yaşadı/yaşıyor. Üstelik bugün darbe girişiminde bulundukları için tutuklanan generaller (Sabah gazetesi, hakkında “Sur ve Cizre’yi temizleyen komutan” başlığıyla övgüler düzdüğü haberler yaptığı darbeci general Adem Huduti ile ilgili haberleri internet sitesinden çıkarmış) ve AKP-Erdoğan iktidarı bu yıkımı el birliğiyle gerçekleştirdiler. Daha önce de söyledik, askerin görev alanı “dış tehdit”le sınırlı olduğu halde, askeri Kürt kentlerini tankla-topla kuşatması için göreve çağıran bu iktidardan başkası değildi.
O yüzden 15 Temmuz gecesi darbecilerin jetleri Diyarbakır’dan havalandığında kimse bu uçakların meclisi bombalamaya gittiğini düşünmedi, aksine saati biraz zamansız da olsa herkes kamplara yönelik rutin bir hava operasyonu diye düşündü.
Burada dikkat çekici bir noktaya işaret edelim. İktidarın borazanı medya organları, darbe girişiminden hemen sonra ve OHAL ilanından sonra Kürtlerle ilgili servis ettikleri haberlerde iki farklı tutum ortaya koydular.
Darbe girişiminden hemen sonra Roboski katliamını FETÖ’cü pilotların yaptığı tartışması açıldı. Yetmedi, darbe girişimindeki FETÖ’cülerin Öcalan’ı öldürme planı yaptıkları ama bu planın engellendiği haberleri yapıldı. Eh, kuşatılan Kürt kentlerini kelimenin gerçek anlamında dümdüz eden generaller de FETÖ’cü olduğuna göre, AKP-Erdoğan iktidarı sütten çıkmış ak kaşıktı!
O zaman önemli olan darbe girişimine karşı tepkilerin Erdoğan’a bir desteğe dönüştürülmesi idi. Ve Öcalan ile Roboski Kürtler için hassas konulardı. Dolayısıyla bu hassas konular üzerinden yapılan haberlerle iktidarın Kürt sorununda bir yumuşama politikası izleyebileceği beklentisi de yaratıldı.
Derken OHAL ilan edildi. Erdoğan’ın ağzından çıkan her sözün Kanun Hükmünde Kararname (KHK) olarak yasa haline geldiği, her türlü demokratik hakkın tamamen askıya alındığı bir süreç başladı.
Doğrusu Kürtler OHAL’e de yabancı değildi. 1987’den 2002’ye kadar 15 yıl boyunca 46 kez uzatılan OHAL koşullarında yaşamışlardı. 17 bin faili meçhul, zorla boşaltılan 4 bin köy-mezra, yasaklanan basın, katledilen gazeteciler, toplu işkenceler, sürgünler, hapisler….
OHAL döneminin suç listesi çok kabarıktı -ki OHAL’i kaldırdığını söyleyen AKP-Erdoğan iktidarı döneminde de bu suçlar karanlıkta bırakıldı. Burada çokça propaganda edildiği için OHAL’in, AKP-Erdoğan iktidarı döneminde (30 Kasım 2002’de) kaldırılmış olsa da kaldırılması kararının önceki hükümet (DSP-ANAP-MHP koalisyonu) tarafından 30 Temmuz 2002’de alındığını da hatırlatalım.
Peki, OHAL ilanından sonra iktidarın borazanları -bunlara CNN ve Hürriyet gibi yayın organlarıyla Doğan grubunun da dâhil dolduğunun altını çizmek gerekiyor- ne yazıp çizmeye/söylemeye başladılar?
Efendim, FETÖ’cüler darbe yapabilsinler diye PKK “eylemsizlik” kararı almış da darbe girişimi başarısızlığa uğrayınca yeniden eylemlere başlamış! Sadece bu mu? Değil. FETÖ’cüler ve PKK, Alevi-Sünni çatışması yapmak için provokasyon hazırlığı içindeymiş.
Demek ki neymiş, Kürt hareketi Kürt kentlerini yerle bir eden generallerin darbe girişimini destekliyormuş- ki yarım bıraktıkları işi tamamlasınlar, geri kalan Kürt kentlerini de yerle bir etsinler!
Bir de mesela Malatya’da “demokrasi bayramı”nı kutlayan güruhları Alevi mahallelerine saldırtan da provokasyon peşindeki Kürt hareketiymiş!
Burada yine bir parantez açıp söylemeden olmaz: Sadece 2009 KCK operasyonları dönemine bakmak bile, FETÖ’cülerin Kürt hareketiyle “kan davalı” olduklarını, Kürt halkının yeminli düşmanları olduğunu görmek için yeter de artar.
Ama öyle diyor iktidarın borazanları!
Ee, artık Kürt hareketi de FETÖ’cülerle işbirliği halinde olduğuna göre, FETÖ’cülerle birlikte Kürt hareketine karşı bir tasfiye hareketi başlatmak, mesela belediyelere kayyım atamak da “demokrasiyi savunma” hareketi olur herhalde!
Son söz olarak söyleyelim: Darbeciler de, OHAL’ciler de aynı gerici politikanın iki yüzdür.
Bu gerçeği görmek için Kürtlerin mücadele tarihine bir göz atmak yeterlidir!
- Kürtler arası ‘birlik’ arayışı ve Türkiye’nin müdahalesi 28 Ocak 2025 06:50
- Öcalan’ın mesajı ve Kırmızı Kitap 24 Ocak 2025 14:40
- Trump’ın kabinesindeki ‘dostlar’ ve ABD’nin Ortadoğu politikası 21 Ocak 2025 13:41
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30