St. Petersburg zirvesine doğru
Fotoğraf: Envato
26 Temmuz’da Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Moskova’da Rus mevkidaşlarıyla bir araya geldiler. Temasların ardından yapılan açıklamada Erdoğan ve Putin’in 9 Ağustos’ta St. Petersburg’da buluşacakları ilan edildi. Ankara’yla ABD, NATO ve AB arasında soğuk rüzgarların estiği bir anda gerçekleşen bu zirve gerek Türkiye’nin rejimi gerekse jeopolitiği açısından çok büyük önem arz ediyor.
Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında oluşacak yeni devlet kadrolarının jeostratejik yaklaşımları, bunların arasında nasıl bir karar ve denge mekanizmasının ortaya çıkacağı ve yeni düzende devletin tek ve tutarlı bir politika izleyip izleyemeceği merak konusu. Hükümete yakın ve hükümeti destekleyen çevreler ABD ve NATO karşıtı bir Üçüncü Dünyacı söylemde buluşmuş durumda. Suriye’de ABD’den bekledikleri desteği göremeyen ve Rusya’dan ağır bir şamar yiyen Neoosmanlıcılar Avrasyacıların saflarına sığınmış durumda. Ancak bu kimseyi şaşırtmamalı. Atilla İlhan Bilgi Yayınevi’nden “Bir Millet Uyanıyor” başlığıyla Avrasyacı bir külliyat yayımlarken, Ahmet Davutoğlu çevresi Küre Yayınları’ndan Rus Avrasyacılığının klasik ve çağdaş ideologları Nikolay Trubetskoy ve Aleksandr Dugin’in kitaplarını Türkçe’ye kazandırmaktaydı. Ancak o vakitlerde Türkiye’deki iktidar mücadelesi bu iki düşünce çevresini farklı politik kamplara savurmuş, Batı’nın alkışları ve Gülencilerin marifetiyle devlet kadrolarındaki ileri gelen Avrasyacılar ve onlarla beraber hareket eden Ulusalcılar tasfiye edilmişti. 15 Temmuz sonrasında Avrasyacı/Ulusalcı kanatta yeni bir toparlanma gözlemleniyor. Avrasyacı kanadın içinde eskiden orduda görev yapmış bir kadroyu barındırması elbette önemli bir güç. Ancak Avrasyacılarla Erdoğan arasında Kürt sorununda sağlananan oydaşmanın Suriye politikasına uygunlanabilmesi Rusya’yı ikna edebilmekle mümkün olabilir. Yani, Avrasyacılar Rusya’yı Şam yönetimi üzerindeki etkisini kullanarak Rojava’da PYD’ye karşı bir tutum geliştirmeye ikna edebilir mi sorusu Türkiye’de oluşmakta olan rejimin karakterini belirleyebilir. Ankara’nın Rusya’yla yumuşama politikasının PKK’nin Hakkari’de Rus füzesiyle bir TSK helikopterini düşürmesi ertesinde devreye sokulduğunu hatırlamak gerek. Sahadaki askeri dengeleri değiştiren bu gelişmenin politika değişikliğine yol açması gayet doğal.
Ancak Rusya’nın stratejisinde Türkiye’nin yeri nedir? Dugin “Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım” adlı kitabının Türkçe okura hitaben kaleme aldığı ön sözünde Rusya’nın jeopolitik kimliğini Slavlar’la Cengiz Han İmparatorluğu’nun Türk-Moğol unsuruyla ittifakı olarak tanımlayarak Türkçü/Turancılar’a göz kırpıyor. Ancak gerek Neoosmanlıcılığın gerek Avrasyacılığın Spengler’in ötesine gitmeyen bir medeniyet romantizmi güç mücadelesinin gerçeklerini örtmeye yetmiyor. Nitekim Dugin Avrasyacılığın nihai hedefini asla gizlemiyor: “Rusya ya büyük Avrasyacı kıtasal imparatorluk olacak, ya da hiç varolmayacaktır.” Şu halde bizim “bağımsızlıkçı” Avrasyacılarımıza soralım: Acaba bu kıtasal imparatorlukta Ankara’nın rolü ne olacaktır? Kremlin ve Ankara bu imparatorlukta aynı boy tahtta yan yana mı oturacaktır?
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22