Sanat, barış ve vicdan
“Ah, Tanrı dünyayı
yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni
yanında tutaydı;
Derdim: Ya benim adımı
sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce
yarat dünyayı.”
Ömer Hayyam
Sanat huzurlu toplumların işidir bir de zenginlerin. Çünkü sanat bir borsadır ve bir mal para kazandırıyorsa ticaret olur. Yani sanat bir ticarettir. Sanatçı bir meslek icra eden yetenek sahibi kişi olur. Sanatçının derdi para kazanmak, sanat simsarının derdi koleksiyonerlere mal satmak. Sanatın ve sanatçının kutsanması da pazarlama olarak düşünülebilir.
Yukarıda söyledik sanat bu anlamda huzurlu toplumların işidir. Yaşam öncelikli ortamlarda dahası barışın olmadığı bırakın olmamasını “BARIŞ” kelimesinin bile tehlikeli hale geldiği bir ortamda gel de sanat yap, ticaret yap para kazan.
Evet özellikle fotoğrafı bir sanat olarak gören ve yapanlar sizlerin de “BARIŞ’a” ihtiyaçınız var. Kavramlar üretim ilişkileri ve mülkiyet ilişkilerine göre anlamlar kazanır. Sanat ve sanatçı kavramlarını bu anlamda kullandım.
Bir de bu anlamların dışında gerçek anlamlarıyla hayata sanat gözüyle bakanlar vardır. Onlara muhalif sanatçılar deriz. Onlar sanata meslek gözüyle bakmazlar, muhalif sanatçılar hayata karşı eleştirilerini yapar ve topluma yol gösterirler. Onlar taksi şoförü, musluk tamircisi, öğretmen, akademisyen, doktor, işçi, işsiz, öğrenci veya fotoğrafçı olabilirler. Ama sanat yaparlar. Paylaşırlar, sergilerler birer aktivist olarak koştururlar.
Adaletsizliğe, hukuksuzluğa ve sansüre karşı fotoğraflarımızla inadına BARIŞ dersek ancak o zaman konuşan tartışan ve sorunları çözen bir toplumsal yaşam sürebiliriz. Bunun için tek şeye ihtiyaç var VİCDAN...
Çiğdem Sakine Namlı’nın fotoğrafına...
“ KARDEŞİM SEN BAKMA!”
Çocuklar ölüyor/öldürülüyor,
Barınma adına barınamadığımız
evlerde yaşıyoruz,
Şu çamura batmış insanlık,
Utanmıyor mülteciler yaratmaktan,
Utanmıyor çocukları öksüz yetim
bırakmaktan
Utanmıyor kırık bir oyuncakla
bizleri oyalamaya
Biz utanıyoruz insanlığınızdan,
Kardeşim bakma geleceksizliğimize…
Evrensel'i Takip Et