Hangi kıstasla bir torbada?
Fotoğraf: Envato
Ülke çapında ilan edilen OHAL’de on günü geride bırakırken yeni bir kanun hükmünde kararnamenin soğuk duş etkisini yaşamaya devam ediyoruz. Zengin içerikli bu son KHK’ye göre yargıçlaşan savcılar, hakim kararı olmaksızın yakalama ve el koyma kararı verebilecek. Ev sahibi orada bulunmasa da, polis komşu gözetiminde evde arama yapabilecek. Dava dosyalarına erişim engelinden gözaltında avukat hakkından mahrumiyete kadar giden bu uygulamalar, aslında askıya alınması mümkün olmayan ama daha ilk günden bir tedbirmişçesine askıya alındığı ilan edilen uluslararası insan hakları sözleşmelerine sayısız ihlal vakası oluşturacak nitelikte.
Aynı KHK’de 16 TV kanalı, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete, 29 yayınevi ve 15 derginin de kapatılması kararı verildi. Birbirine neye göre, hangi kıstasla eklendiğini bilemediğimiz bir zincir. Kapatılan gazeteler arasında Zaman ve Taraf da var, muhalif yayıncılığıyla bilinen Bizim Kocaeli gibi yerel gazeteler de.
Ve hakkında yakalama kararı çıkartılan ve bazıları gözaltında olan onlarca gazeteci. Nazlı Ilıcak’tan Bülent Mumay’a, Fatih Yağmur’dan Volkan Koç’a hangi kıstasla bir torbaya doldurulduklarını anlayamadığımız, kimisi meslekte neredeyse yarım asrını tamamlamış gazeteciler... Genleşen ve egemen söylem tarafından gazetecilik pratiği ile kesiştirilmesi an meselesi olan ‘terör örgütü propagandası’ kategorisinin yanına yeniden gündeme gelen bir suç kategorisi de böylelikle eklenmiş oldu: Haber yapmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak. Diğer yandan, her şey gözaltına (ve açığa) alınan her kesimden herkesin Cemaatçi olduğu, dolayısıyla darbeyle ilişkili ve suçlu olduğu varsayımı üzerine inşa ediliyor. Onca insanın ve ailelerinin hayatının nasıl yapıldığı belli olmayan bir bağlantıyla karartılıyor olması anlaşılan çoğu kişiye sorunlu gelmiyor. Cemaatçi olmanın ve darbeye zemin hazırlamanın nesnel tanımı, Şair Yazar Hilmi Yavuz ya da Gazeteci Şahin Alpay gibi Zaman gazetesinde yazılar yazmak olabilir mi? Gazetelerin tek merkezden idare olduğu ve aynı manşetlerle çıkabildiği, köşe yazarlarının bir tornadan tavır aldığı, ideolojik ve pratik olarak homojenleşmiş bir medya ortamında Zaman gazetesinde köşe yazmanın darbecilikle doğrudan bağlantılanması olağan gelebilir ama burada içinde bulunduğumuz tarihsel anı da aşan çok temel bir sorun var...
Bu esnada değişmeyen şeyler arasında bazı gazetelerin habercilikten uzak söylemleri var. Örneğin Star, gözaltı listesindeki gazetecileri Western filmlerindeki şerifin başına ödül koyduğu gangsterler gibi ‘Aranıyor’ başlığı ile ilk sayfadan listeledi. Yeni Şafak daha bir gece önce imc TV’de canlı yayında ‘Yarın sabah avukatımla savcılıktaki randevuma gidip ifade vereceğim’ diyen Bülent Mumay’dan ‘firari gazeteci’ diye söz etti.
Hürriyet’se ne zamandır Star ve Yeni Şafak’tan uzağa düşmüyor. Mesela Nazlı Ilıcak’ın gözaltına alınışı Hürriyet’in internet sayfasından ‘O ilçede aranıyor, MOBESE’de görüldü’ gibi sansasyonel bir başlıkla muştulandı. Doğan Medya ofisleri bakanların, parti başkan yardımcılarının CNN Türk’e yaptığı geçmiş olsun ziyaretleriyle meşgul kaç zamandır. CNN Türk’ün darbe akşamındaki cesur duruşu gazetecilik hanesine elbette önemli bir artı puan ama görünen o ki esas kırılma Doğan Medya’nın habercilik anlayışında değil, iktidarla kurduğu ilişki durumunda oldu. İlişki platonikti, artık karşılıklı.
- Her gün biraz daha karanlık 05 Kasım 2016 00:30
- Gazeteciliğin karşısındaki iktidar Kuzey Dakota'da da aynı 22 Ekim 2016 00:13
- Gazeteciler neden oturma eylemindeydi? 15 Ekim 2016 00:29
- Bundan sonrası anlatım bozukluğu 08 Ekim 2016 04:40
- Etkisiz hale getirilen barış umudu ve habercilik 01 Ekim 2016 00:52
- Çıkışımız var mı? 24 Eylül 2016 00:51
- Zamanın ruhu dayanışmada saklı 17 Eylül 2016 00:06
- En büyük, en ezen ve suçu görülmeyen... 10 Eylül 2016 00:51
- Net, yürekli, çalışkan bir muhabir 20 Ağustos 2016 00:51
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Ne zaman, ne için gazetecilik? 06 Ağustos 2016 00:54