04 Ağustos 2016 00:59

Uzlaşma, yedeklenme, biat, OHAL, KHK’ler...

Uzlaşma, yedeklenme, biat, OHAL, KHK’ler...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP ve MHP Genel Başkanları için açtığı hakaret davalarını geri çekti. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de Cumhurbaşkanına açtıkları davaları geri çektiler
Yine Başbakan Yıldırım da Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile muhalefet vekilleri hakkında açtığı davaları geri çekti.(*) 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “demokrasi nöbetlerini taçlandıracakları” 7 Ağustos Pazar Günü Yenikapı’daki mitinge Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’yu da; “Gelin siz de konuşun, zaferimi kutlayın!” diye çağırdı. Ama, iki parti de genel başkanlar yerine bu kutlamaya heyet göndereceklerini açıkladılar. Başbakan da “Keşke bizzat genel başkanlar gelseydi” diye hayıflandı! Yani en yukarıdaki jestler, mesajlar, vücut dilleri gösteriyor ki, Cumhurbaşkanı-Hükümet-AKP-CHP ve MHP aralarında can-ciğer kuzu sarmasıdır.

İhsan Çaralan: CHP o çok bilinen halk deyişindeki gibi “Hem ağlayıp hem gidiyor!

CHP HEM AĞLAYIP HEM GİDİYOR!

Ama partilerin grup toplantılarına bakıldığında, Bahçeli’nin bile TSK’nin yeniden yapılandırılmasına “itirazları” var. MHP için bu itirazlar hep göstermelik olmuş, her dönemeçte son anda AKP hükümetlerine can simidi olmuştur. Bu yüzden de Bahçeli’nin tutumu yadırgatıcı değildir.
CHP için durum biraz daha farklı. Çünkü Kılıçdaroğlu salı günü yapılan CHP Meclis Grubu toplantısında Hükümetin KHK‘lerle ilgili her kararını eleştirdi; OHAL’in ilan edilme gerekçesini aşarak OHAL sonrasını da etkileyeceğini, bunun da “Parlamentoyu devre dışı bırakmak” anlamına geleceğini öne sürdü. “Başkomutanın TBMM olduğunu”, “Cumhurbaşkanının başkomutanlığının sadece sembolik ve TBMM adına” olduğuna da vurgu yapan  Kılıçdaroğlu, özellikle 3 No’lu KHK’ye sert eleştiriler yöneltti; “Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmemeli” diyerek, AKP iktidarı öncesinde çokça çiğnenen sakızı bile yeniden tedavüle sokmaya yöneldi.
Eleştirileri sert olsa da Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının toplamından, 15 Temmuz darbe girişiminin  yarattığı olağanüstü koşullarda partiler arasındaki “uzlaşma”nın devam ettiği anlamı da çıkıyordu. Nitekim, Yenikapı Mitingi’ne bir CHP heyetinin katılacağının açıklanmış olması da partiler arasındaki “uzlaşma”nın devam edeceğini gösteriyor. CHP hep o çok bilinen halk deyişindeki gibi “Hem ağlayıp hem gidiyor”du!

'YERLİ VE MİLLİ DEMOKRASİ’ ANLAYIŞINDA UZLAŞMA!

“Uzlaşma”nın; 1- HDP’nin dışlanmasında, 2- OHAL’in uygulamalarına sözde itiraz edilse de fiiliyatta “Her hangi bir engelleme yapılmaması” üstünde olduğu anlaşılıyor.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Meclisteki partileri Saray’da toplantıya çağırdığında dışlanan HDP’nin, en son hem Başbakan tarafından ziyaret edilmeyerek hem de “mini anayasa çalışmaları”na çağırılmayarak da dışlanmasının sürdürüldüğü görülüyor. Kısacası HDP’nin mümkün olduğunca bu çalışmaların dışında tutulmasının tercih edildiği anlaşılıyor. Tabii HDP, “Anayasa çalışmalarına ben de müdahil olacağım” derse (HDP bu çalışmalara katılacağını daha önce açıklamıştı), diğer partilerin “Hayır giremezsin” deme şanslarının olmadığı da ortadadır. 
Öyle anlaşılmaktadır ki, Cumhurbaşkanı ve AKP Hükümeti (elbette MHP de) , “uzlaşma” denince meclisteki üç parti ve onların temsil ettiği “yerli ve milli demokrasi anlayışındaki partilerin uzlaşması”ndan söz etmektedir. HDP ve ona oy veren 6 milyon yurttaşı, bu “olağanüstü koşullarda” da uzlaşılması gereken bir kitle olarak görmedikleri gibi, Kürt sorununun çözümünde de sorunu konuşarak değil silah zoruyla, “askeri çözüm” çizgisinde ısrar ettiği, edeceği anlaşılmaktadır. 
Burada CHP’nin tutumu ise; gerek KHK’lerin içeriğine yönelttiği eleştiriler, gerekse HDP’nin ”Meclisteki partilerin katıldığı uzlaşı toplantılarına katılmasını istediği” dikkate alındığında, “terörle mücadele” konusunda olduğu gibi, Erdoğan-AKP yönetimine yedeklendiğini göstermektedir.

CHP ‘YEDEKLENEN’ BİR ÇİZGİDE DURUYOR

Partiler arasında elbette her zaman bazı konularda “uzlaşmalar” olabilir. Ama uzlaşma uzlaşan tarafların karşılıklı tavizler vererek yaptıkları bir siyasal tutumdur. Yok sadece bir tarafın verdiği tavizlerle yapılıyorsa bu uzlaşma değil “yedeklenme” dir; eğer yedeklenmenin alanı genişlerse, “yedeklenme” “biat etme”ye dönüşür! Ki, CHP’nin “terörle mücadele konsepti”ne teslim olmasından beri girdiği çizgi, böyle “Erdoğan-AKP yönetimine “biat” etmeye doğru giden bir çizgidir. Çünkü, kendisinin 15 Temmuz darbe girişiminin “mağduru” olduğunu iddia eden AKP ve Cumhurbaşkanı, CHP ve MHP’yi de yanlarına alarak lütfetmiş gibi davranmakta, darbenin yarattığı psikolojik ve siyasal dalgalanmaları da  kullanıp kendi amaçlarına yürürken bu iki partinin gücünü ve toplumdaki etkisini de kendi yedeğine almaktadırlar. Nitekim Erdoğan-AKP yönetimi, daha önce muhalefetle karşı karşıya geldiği hiçbir konuda geri adım atmadan, muhalefeti kendi peşine takarken KHK’lerle de olağan halde hiçbir zaman yapamayacakları TSK, MİT ve yargı başta olmak üzere devlet içinde hatta dernekler, vakıflar, ticari kurumları da kapsayan yaygın ve derin operasyonlar yapmaktadır. Meclisteki iki muhalefet partisini de peşine takmış sürüklemektedir!

CHP’LİLER CHP’NİN POLİTİKASINI TARTIŞMALI

OHAL, KHK ile ülkeyi yönetmek zaten ütopyası olduğu için MHP’nin AKP’nin yedeğine takılmasından ciddi bir hoşnutsuzluğu söz konusu değildir. Ama CHP, bir yandan demokrasiden söz ederken, KHK’lerle ülkeyi yönetmeye karşı olduğunu ilan ederken öte yandan da alınan her karara ayak sürüyerek de olsa destek vermektedir.
Şimdi “mini anayasa değişikliği” için oluşturulan komisyonda da üç parti, Erdoğan-AKP yönetiminin istediği bir değişiklik için çalışmaya başlamışlardır. HDP’nin anayasa değişikliği çalışmalarının dışında kalması da onun için tercih edilmektedir.  
Bu da elbette CHP’ye demokrasi ve özgürlükleri savunan bir parti olduğu için oy veren vekiller, her kesimden emekçiler, işçiler için üstünde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Bu elbette, CHP içindeki özgürlükleri savunan ve CHP’nin de böyle bir parti olması için çalışan CHP’li gençler içinde düşünülmesi gereken bir durumdur.

(*) Bu vesileyle Cumhurbaşkanı tarafından hakkında dava açılan 4 bin vatandaş hakkındaki suçlamalar da geri çekildi. Cumhurbaşkanına ayak uydurmak için olacak Başbakan Yıldırım da 1500 dolayında vatandaş hakkında açtığı davaları geri çektiğini açıkladı.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa