06 Ağustos 2016 00:52

Ülke profili

Ülke profili

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Olaylara şablon siyaset bilimcilerin değil de, tarihsel süreci de katan bir gözle bakarsak, acaba son siyasi oyunları nasıl yorumlayabiliriz. Bugünkü konumuz böylesi bir sohbet havası taşımaktadır. Yazı bir yorumdur, tabii ki eleştiriye açıktır. 

Tarihte hep şu mesele tartışılır; Çanakkale geçilemez değil de, geçilir olsa idi, acaba bugünkü dünya haritası nasıl şekillenir, siyasi güç dengeleri nasıl belirirdi? Benzer şekilde, Kurtuluş Savaşı döneminde Sovyetler kapitalist dünyayı tehdit etmemiş olsa idi, acaba Anadolu’nun kaderi ne olurdu? Bu ve benzeri sorular spekülatif nitelikte olup, sonuç hakkında kesin yargıya varmak olanaksızdır. 

Şimdi gelelim günümüz konularına. Şöyle bir hatırlayalım, lütfen! Osmanlı’nın çöküşünü engellemeye yönelik ortaya çıkan Batıcılık, Osmanlıcılık ve İslamcılık başlıklı üç önemli akımdan en önemlisi olan İslamcılığın cılız uzantılarını ihmal ederek, son halka temsilcisi olarak görülebilecek Erbakan hareketi farklı adlar altında siyasal partiye dönüşüp, galiba iki kez de kapatılarak zorla siyaset sahnesinde kalabildi. Erbakan hareketi, en son hali ile ancak bir kez ve o da zorla Tansu Çiller ile koalisyon oluşumunda siyaset sahnesinde kısmen etkili olabildi. Bu güçlü hareketten, her kim kandırdı ise, bir gurup uyanık siyasetçi amip bölünmesi gibi ayrılıp, APK adıyla bir yavru parti kurdu ve kısa bir süre içinde yüzde 37 gibi yüksek bir oyla “boynuzun kulağı geçmesi” misali tahta çıktı. Bu inanılmaz süreç nasıl oldu; kim bunların elinden tuttu? Gerisini biliyoruz; oy oranı giderek artarak yüzde 50’lere ve daha yukarıları zorlarken, işler zıvanadan çıkmaya başladı. 

Şimdi burada biraz durup şunları bir mütalaa edelim. Birincisi, Erbakan Hoca çok samimi olarak Batıya ve ABD’ye karşı idi. Ana partiden kopmadan önce AKP insanları ve liderleri de Batıya ve ABD’ye karşı değiller mi idi? Diğer yandan, Sovyetler yıkılmış ve kapitalist bir devlet olarak Rusya ortaya çıkmıştı. Sovyetlerin demir perdesi, Batıyı Sovyetlerden ayırdığı gibi, Sovyetleri de Batıdan ayırıyordu. Şimdi artık Rusya da Ortadoğu’da başat olmaya çalışan bir kapitalist devlet idi. AKP kurulur kurulmaz Batı karşıtlığını terk edip, ABD ile temasa geçmedi mi? Bu karakter ve ceket değişikliğini halk algılayıp da (acaba?), İslami partiden kopan bu yeni partiye nasıl yöneldi? Eğer bu süreçte ABD büyük akıl rolü oynadı ise, Türkiye’de kök salmış hangi gücün etkisinden yararlandı? Oylar sayılıp, AKP’nin birinci parti olduğu gerçeği yaşanırken, AKP kurmayları bunu bilmiyorlar mı idi? 

Şimdi de son darbe komedisine gelelim. Darbeler konusunda fevkalade deneyimli bir NATO ordusu, darbenin hangi kurallarla ve nasıl yapılacağını bilmez mi? ABD’de ikiz kuleler yıkıldı (Kim yaptı?) ve ABD Ortadoğu’da komşumuz oldu, Arap Baharı başladı ve işte bize de geldi. Baharda çiçekler her toprakta farklı açar. “Bizim çocuklar” darbesi ile ülkeye hakim olmak kısa süreli oluyor. Üst akıl düşünmez mi, “acaba bizim siyasiler” eli ile ülkeyi güdülesem daha kalıcı olmaz mı, diye! Fakat hem “bizim siyasi ekip” rahat çalışsın, hem de artık bu durumda maşaya gereksinme kalmadığından, ülkenin (hangisinin?) uluslararası konumunu bozan açıklanamaz ilişkiye de bir son vermek gerekmez mi? Burada da ters maşa kullanımı ile tarafların da aklanması, fena mı olur?

Liderin de dünyevi ve uhrevi günahlarından aklanması ve yeni ve farklı bir hamle ile güçlenmesi gerekiyordu. Danışıklı komedi darbe ile bazı iltisaklı durumlar temizlendi. İki yüz dolayında ölü insan üzerine yaklaşık üç haftadır süren eğlenceler de neyin nesi, ülkeye yakıştı mı? (Böyle bir derdimiz hiç oldu mu?) Marşlar ve sadece Türk bayrağı gölgesinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi adına” ibaresi de atlanarak başkomutanlık iddiasında bulunmakla yeni ve farklı hamle adına bir şey mi söylenmek isteniyor? Bu süreçlerle Birinci Cumhuriyetin varlığı ve izlerinin silinmesi (ne kadar olanaklı olacaksa!) ve adı da belki başka şekle dönüştürülerek, yeni bir oluşum yolu açılmaya çalışılıyor olabilir mi? Ne de olsa yeryüzüne her yüzyılda bir dahi geldiğine göre!.. 7 Ağustos Yenikapı tuluatına katılmayan her siyasi, bugünkünden de daha koyu despotizme hizmet etmemiş olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa