'İnsan beşer, kuldur şaşar' meselesi (1)
Fotoğraf: Envato
Kİrvem,
Malum olduğu üzere gerek “atasözlerimiz”, gerekse kullanıla kullanıla gari dilimizde bir nevi pelesenge dönüşmüş kimi deyimlerimizin kahir ekseriyeti, öyle laf ola beri gele kabilinden durduk yere desteksiz, nişangahsız, işkembeden atılan sıradan boş sözler olmadığı gibi, tam aksine yaşam boyunca kim bilir hangi tecrübelerin süzgecinden süzülüp, imbikten geçirilip, dolayısıyla bizlere hemen her konuda yol, yordam gösteren bir nevi “rehber” niteliğindeki “kelam”ların sanki bileşkesini teşkil ederler veya ediyorlar...
Bizler; ecdadımızın zaman içinde kendilerine şu veya bu nedenlerle belki de “tuzlu”ya patlayıp acı olaylara neden olan bu deneyimlerinden, onların torun torbaları olarak bedavadan, alın teri dökmeden, taş atıp kolumuz yorulmadan sebilullah “ders” çıkarıp, hani nasıl derler, “tırnağımız taşa değmeden” faydalanmayı becerebildiğimizde, bunun mutluluğuyla zil çalıp oynarken, aksi davranışlarda bulunup işi vurdumduymazlıkla geçiştirmeye kalkışınca da, ne hikmetse çoğunlukla atasözü dinlememenin “cereme”sini fazlasıyla çekip, akabinde de genellikle dizlerimizi döveriz nitekim!
Nitekim iş işten geçip “teker kırıldıktan sonra” yol gösterenlerin “bininin bir paraya” meydanlara döküldüğü durumlarda, yani “iş bilenin, kılıç kuşananın” düsturuyla atı alanın Üsküdar’ı çoktan geçtiğini görünce, bu kez de geç kalmış Tatar ağaları misali nafile yere ahlayıp vahlarız!
Kirvem, gökyüzündeki maroken koltuğunda oturan yüce Rabbimiz, biz fani kullarını aynı tornadan çıkmış, hepsi de birbirinin kopyası, birinin yek diğerinden zerre kadar farkı olmayan yaratıklar olarak yaratmadığını, bunca yıllık insan nesli boyunca attığımız her adımın, amiyane deyimiyle kurcalayıp karıştırdığımız her “halt”ın, yediğimiz her türlü “nane”nin, “günah” ve “sevap”larını “fıtrat”ımız mucibince bizden sonraki nesillere ciro ede ede, uçsuz bucaksız “zaman tüneli”nde yürüye yürüye şimdilerde gele gele geldiğimiz şu çağda sil baştan anladık ki, gerçekten de “İnsan beşer, kuldur şaşar” vesselam!
Hemen her fırsatta işimize geldiğinde “Hatasız kul olmaz” deyip, böylece “insan” olarak hata işlemeyi alın yazımız gereğince “mazeret” belleyip, dolayısıyla attığımız adımların günün birinde şu veya bu nedenlerle “terso” gidip sarpa sardığını farkedince bu kez de çoğunlukla gölgesine sığındığımız “insan beşer, kuldur şaşar” hükmü, acaba bizlere daha sonraları aynı “yanlış”ları yapma konusunda sanki peşinen “vize” mi verdi veya veriyor mu ne!
Vee...mesela şu anda ülkemizde bir gece ansızın peydahlanan bir “darbe girişimi” nedeniyle vatandaş kimliğimizle bizlere hayli “tuzlu”ya mal olan bu “kalkışma”nın “fatura”sını ödemeye başlarken, bunun, bu “illet”in sorumluları acaba kim veya kimler?
Kabahatin “samur kürk” bile olsa kimselerin kolay kolay sırtına geçirmeyi düşünmediği bir neslin ahvadı, böylesine “bencil” bir zihniyetin neredeyse hemen her “kademe”sindeki temsilcileri olarak, bittabii her zamanki “savunma” yeteneğimizi kullanıp, dolayısıyla “suç”u, sorumluluğu başkalarının sırtına yükleyip, tıpkı “sütten çıkan ak kaşık” misali ortalıkta boy göstermenin gari yavaş yavaş da olsa sanki “miadı”, sanki “son kullanma tarihi” ülkemizde galiba dolmak üzere!
Öyle ya da böyle, “Yiğidi öldürüp hakkını vermek” deyiminden ziyade, kendi payıma yiğidi öldürmeden hakkını teslim etmek gerekirse, diyeceğim şu ki; şu son “darbe girişimi”nin memleket sathında açtığı derin “yara”dan, bu “felaket”ten ülkenin bilumum vatandaşları ister istemez paylarını alırken, diğer taraftan hani her “musibetten bir nasihat çıkarma”mız illa da şart ise, o zaman bu musibetten gerçekten de nasihat çıkaran “devletlu” zevatın başında, kendisi de bu hengamede ölümün eşiğinden kıl payı kurtulan cumhurumuzun zatı şahaneleri, muhterem Erdoğan hazretleri mi geliyor acaba?..
Bunu haftaya konuşalım Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30