08 Ağustos 2016 00:50

Gezmeyi bilmek

Gezmeyi bilmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen yazımda Pınarbaşı’ndan, Lagina’dan, Turgut’dan, Stratonikea’dan söz ettim. Ancak bulunaklarını bildirmek gibiydi bu, kısacık bir yazı içinde. Bunlara elbette ülkemizde onlarca değil yüzlercesi eklenebilir

Benim sözünü ettiğim, yurdumuzda eskil çağda olduğu gibi, bu gün de önemli olan yüzlercesinden biri, Karya’dan küçük bir bölüm… 
Tanımadan, bilmeden olmaz… 
Tanıyıp, bilmek de uzmanından, doğru kaynaklarda n öğrenip, gidip görerek olur.
 
Bu yalnız kazıbilim (arkeoloji) konuları için böyle değil… Her alan için, her konu için böyle…
Ayrıca çok önemli… Yalnız kişinin kendisi için değil, bütün ülkemiz için de…

(Almanya’ da liseyi bitiren genç hemen yüksek öğrenime başlamaz. 
Bir – iki yıl ülkesini dolaşır, tanır. 
Yüksek öğrenimi için hangi dalı seçeceğini, ülkesini tanıyarak, olanakları görerek iyice düşünür. 
Benim orada bulunduğum yıllarda bu genelde böyleydi. Şimdi de böyle midir bilmiyorum. 
Ama bu tutumun doğruluğuna inanıyorum.)

(Ülkemizde gençlerin bütün yaşamlarını uygulamasıyla geçirecekleri dalı nasıl seçtiklerini, daha doğrusu seçemediklerini biliyorsunuz. 
Bütün yaşamını sevmediği bir işte geçirmek ne zordur.)

Benim en büyük şanslarımdan biri, daha öncekiler dışında, Anadolu’da yaptığım bir aylık bir gezidir. 

Yüksek öğrenimimin ilk yıllarındaydı. 
Alman, sanat tarihçisi Prof. Dr. Kurt Erdman ile 1955 yılı yazında yaptık bu geziyi… 
Öğrendiklerimden ateşim çıkmıştı. 
O gün bu gün usumdan çıkmayan yerler gördüm doğu Anadolu’da. 
Örneğin Diyarbakır’ı gördüğümde ne denli coşkulandığımı unutamam.

Oysa bu gün tanıdığım çoğu mimar kendi kentini tanımıyor. Kendi ilindeki yeryüzü ölçeğinde önemli yapıtları bilmiyor. İçine bile girmemiş…
Bir öğretim görevlisi olarak, bu eksikliği gidermek için, elimden geleni yaptığım bilinir. 
Bu nedenle diyebilirim ki, gençlerimizin suçu yok… Öğrenim izlenceleri içine alınmamıştır, bu denli önemli konular. Oysa yapıtları görüp, tanıdıklarında ne denli coşkulandıklarına kaç kez tanık oldum.

Örneğin, Muğlalı bir gencin Stratonikeia’yı görmemiş olması, büyük eksiklik. Elbette oranın iyelerinin aralarında kendisinin de olduğu bilincine eremeyecektir orayı görmedikçe… 
Bu eksikliği gidermek için, en kısa sürede elden gelen yapılmalıdır.

Yatağan’lı, Muğlalı, bütün oraya yakın illerdeki, ilçelerdeki öğrenciler için, giderek bütün Türkiyeli çocuklar için bu olanağı sağlamak, öğretmenleri, yöneticileri için bir sorumluluktur.

Yıllar yılı çevremdeki gençlere, öğrencilerime, benimle birlikte çalışmak isteyenlere, çalışanlara, arkadaşlarıma, dostlarıma, nasıl gezileceğini öğretmeğe çalıştım. 
Böyle bir gezi için nasıl ön çalışma yapılır, nasıl en ucuza çıkarılır. İş bölümü nasıl olmalıdır vb bilgileri uygulamayla göstererek… 
O gün bunun değeri anlayamayanlar da oldu. 
Ancak yıllar sonra mutluluklarını benimle paylaştılar.
Onlarda böyle geziler örgütlediler. 
Benim yazdıklarımı dosyalayarak oradan edindikleri bilgilerle donanmış olarak gezenler de çoktu.
Bu konuda herkes elinden geleni yapmalıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa