Amerika darbenin neresinde ya da 'Rusya’ya doğru mu?
Darbenin ardından “yandaş medya”, özellikle Y. Şafak hâlâ “arkasında Amerika var” diye yazıyor. Her ne kadar –kendi yüreğindeki sızı nedeniyle– Hanefi Avcı “Emniyet İstihbarat”ını işaret etse de, AKP’ciler “üst akıl”ın Amerika olduğundan kuşku duymuyor gibiler. Daha dün Y. Şafak ısrar ediyordu: “(Afganistan’da görevli) İki general (Almanya sığınma taleplerini kabul etmeyince Dubai’ye giden Tüm.gnr. Cahit Bakır’la Tuğ.gnr. Şener Topuç) darbeyi yöneten ABD’li general John F. Campbell’in yardımcılığını yapmıştı.”
Son açıklamasına “Türk halkı darbecilere iyi bir ders verdi” diyerek başlayan Obama da “Türkiye’nin önemli bir müttefiki olan ABD, darbeye karşı olarak Türkiye’nin yanında yer aldı” diye ısrar edince sorun ortada kalıyor.
Sonra gelsin spekülasyonlar. Amerikan Başkanı’nın “biz darbeyi destekledik” diyecek hali yok tabii! Ancak sadece “yandaş”larıyla AKP değil Balyoz’dan, Ergenekon’dan yargılanmış eski generaller de ABD’nin “iş”in içinde olduğunu ya doğrudan söylüyor ya ima ediyorlar.
Aralarında yeni ve ciddi bir tartışma/çekişme patlak verdi, orduyu paylaşamıyorlar. Ancak Eski Gn.Krm.Bşk. İ. Başbuğ, A. Hakan’a “en azından CIA biliyordu” diyor ve ekliyordu “Amerika Türk Ordusu’nun güçlü olmasını istemez.” Şimdi aynı şeyi eski Hv.Kuv.Kom. B. Balanlı yineliyor. “ABD’nin bölgedeki çıkarları için zayıf bir TSK’nın varlığının gerektiği”ni söyleyip devam ediyor: “Bu hainler… TSK’mıza büyük zararlar verdiler. Balyoz ile başı koparılmış kartalın bugün kanatları da ciddi şekilde yara almıştır.” Yani; Amerika’nın adamları olan Cemaatçılar önce TSK içinde tasfiyelerle orduyu başsız bıraktılar, şimdiyse kanatlarının da yolunmasına neden olup iyice zayıflattılar. Amerikan çıkarları için. (ABD’den habersiz darbeler olanaksızdır tabii, ama fazla ileri giden “üst katlar”da da yine “oyun” –bu kez Amerikan oyunu– kolaycılığı ile karşılaşıyoruz.)
İttifakları bozuldu bozulacak, lakin Avrasyacı Ergenekoncular C.Bşk./AKP ile bir noktada anlaşıyorlar: “ABD ve Batılılar Büyük ve güçlü Türkiye istemiyorlar”! Herhalde NATO üyesi Türkiye karşılarına dikilecek diye korkuyor olmalılar! Aydınlık, bir Alman milletvekiline itirafta bile bulunduruyor: “Görüşmelerin kesilmesi durumunda Erdoğan’ın Batı’dan tamamen uzaklaşması ve belki de NATO’dan çıkma riski bulunuyor. Putin’e yakınlaşabileceği de düşünülebilir. NATO kurucusu bir ülkenin uzaklaşma riski var. Bunu engellememiz gerekir.”
Peh peh!.. Milletvekili Aydınlıkçılarla aynı kafada olmalı! “Aç tavuk” ve “mısır ambarı” hikayesi…
9 Ağustos’ta Erdoğan da Rusya’ya Putin’le görüşmeye gideceğine göre, demek ki, Türkiye Batı’dan, Amerikancılıktan uzaklaşıp Rusya’yla yakınlaşacak! Eskiden de bir “eksen değiştirme” tartışması vardı, hatırlayın; şimdi, darbeden sonra hele iyice acilleştiği ve gündeme alındığı analizleniyor!
ABD, TSK’yı ve Türkiye’yi güçsüzleştirmek için oyun içinde oyun oynayacak –olur mu? Her şeyden önce ABD’nin buna ihtiyacı var mıdır? Bindiği dalı kesmek olmaz mı ve Türkiye ve TSK’yı razı edemeyeceği ne olabilir Amerika’nın?
Tamam, Erdoğan “yerli-milli” askeri sanayiye yatırım yaptı, yapıyor. Ancak daha know how’undan yatırımların kredilendirilmelerine.. tümü ya doğrudan ya Koç, BMC vb. üzerinden uluslararası sermayeye dayalı. Ve silah techizatın ötesinde West Point eğitimleri, NATO görevleri.. yakınlıklar… Ve asıl yalnızca silah sanayi bakımından değil ekonominin bütününün, yatırımlarıyla, borsa ve bankalarıyla ve özellikle dış ticaretiyle dayandığı da değil, parçası olduğu Batı kapitalizmi tartışmasız tayin edici. Almanya ile ticaret olmasa ne yapar Türkiye örneğin? Ya da 4’te 3’ünden fazlası Batılı yabancı sermayenin elindeki Borsa’sıyla nasıl “ekseni”ni değiştirebilsin?
Üstelik daha yeni, darbeden bir hafta önce Polonya’daki NATO toplantısında Rusya karşıtı kararların altına imza atan ve sınırlarını NATO’nun korumasına bırakan bir ülkenin “oyun”la falan Rusya’ya “peyk” olması sıfır ihtimale yakındır!
Evrensel'i Takip Et