Ekonomi normalin üstünde normal mi?-3 İstihdam niteliksiz geçim yardımlarla
Fotoğraf: Envato
Faiz düşürme talebinin ve sürekli lüks konut, lüks AVM, lüks otomobil ve gösterişli büyük altyapı projelerine kaynak ayıran ekonominin emekçilere yüklediği faturaya dün dikkat çekmiştik. Bugün sanayinin ve emekçilerin durumuna bakalım.
Yılın ilk yarısında ülke ekonomisinin son üç yıldır yaşadığı durgunluktan çıkmak üzere olduğu iddia ediliyordu. Yılın ilk 5 ayında sanayi üretimi yüzde 4.9 artmış ve sanayi üretimindeki artışa bağlı olarak ekonominin son yıllara göre çok daha iyi büyüyeceği varsayılıyordu. Geçen yılın aynı dönemindeki yüzde 1.6’lık oranın yanında sanayideki bu yılki artış birileri için oldukça umut vericiydi.
Şimdi herkes durağanlaşma alametlerini 15 Temmuz başarısız darbe girişimine bağlasa da aslında öyle değil. Sanayi stok üretim yapmıştı ve yılın ikinci yarısından itibaren işlerin yavaşlayacağı açıktı.
Şimdi hükümet teşvik üstüne teşvik vererek bu durumdan çıkmaya çalışıyor.
NEREYE KADAR?
Öte yandan turizm gelirlerinde düşüş rakamlara yansımaya başladı. İkinci çeyrekte turizm gelirleri geçen yıla kıyasla üçte bir oranında azalmış. Yaz mevsiminde azalmanın daha büyük boyutlara ulaşması bekleniyor.
Geçen sonbaharda 30 dolara kadar düşen petrol fiyatı bu yıl 45 dolar civarında seyrediyor. Merkez Bankası petrol ve ithalat fiyatlarının artacağını düşünüyor. Gıda fiyatları da düşmezse ki düşmeyeceğe benziyor yıl sonunda enflasyonun düşük olması zor.
Ekonomik büyümeyi yine iç talep (tüketim) sürüklemeye başladı. Bu kadar borçlu ve büyümesi iç tüketime ve krediye bağlı bir ekonomi ile nereye kadar?
YOKSULUN YAŞAMI
Türkiye İstatistik Kurumu, 2015 yılına ait ailelerin gelirini ve gelirini nasıl harcandığını açıkladı. Tüketim harcaması, hanelerin gelir durumuna göre değişiyor. TÜİK 21 milyon 600 bin haneyi 5 gruba ayırmış.
En düşük gelirli olan yani en alt grupta yer alan aile, aylık tüketim harcamasının yüzde 30.2’sini gıdaya ayırıyor. Kiraya da gelirinin büyük bir bölümünü ayıran bu gruptakiler eğitime para ayıramıyorlar. Ülke genelinde hanelerin eğitim harcamasının yüzde 68.9’unu üst gelir grubundaki aileler yapıyor. Varlıklı kesim çocuklarına daha iyi eğitim alıp keyfince tüketirken, yoksul emekçiler gelirlerini kiraya, gıdaya ve yola ayırıyor, çocuklarının eğitimi için pay ayıramıyor.
Zenginler iyi harcıyor fakir yardımla ayakta! Kazandığıyla geçinemiyor. ‘Ucuzcu marketler’e ilgi giderek artıyor. 6 milyon hane 21 milyon nüfus yardımla yaşıyor lakin giderek hem yardım yapmanın maliyeti hükümete ağır geliyor hem de yardımla hayatı sürdürmek zorlaşıyor.
Hükümetin, vergi muafiyeti, iş güvenliği önlemlerini erteleme vb. yollarla şirketlere kaynak aktarma amacı taşıyan teşvikleri, emekçilerin saydığımız sorunlarına derman olmaktan çok uzak.
Yarın: Varlık yönetimi büyük dönüşüm mü
GEÇİCİ İŞSİZLİĞE MAHKUMİYET
Türkiyeİstatistik Kurumu’nun açıkladı son istihdam verileri nisan ayına ait.
Özeti şöyle: Çalışma çağındaki nüfusun yarısı çalışma ve kazanç sağlama olanağından yoksun. Genç işsizliği yükseliyor. Genç istihdamı oranı Şubat’tan beri düşüşte. İşsizlik en fazla yüksek öğretim mezunlarında artıyor. Toplam işsiz sayısı yıllık bazda yüzde 9.4 artarken, yükseköğretim mezunu işsiz sayısındaki artış yüzde 24.7.
Umudu olmadığı için iş aramamak ve benzeri sebeplerle işsiz sayılmayanlar dahil edildiğinde Türkiye’de işsiz sayısı 5 milyon 656 bine ulaşıyor. Üstelik bu büyük rakam çalışabilir 31 milyon insan istihdam dışında olmasına rağmen ortaya çıkıyor.
Evde engelli bakım yardımı alan yarım milyon kişi istihdamda sayılarak işsiz sayısı düşürülüyor. ‘Toplum yararına çalışma’ adı altında geçici işlerde çalışanların sayısı artırılarak istihdamda olanların sayısı şişiriliyor.
Türkiye’de emeğin ciddi ucuzluk ve geçicilik sıkıntısı var.
YAĞMA VE TALAN
Hükümet ve sermaye kesimi ülkedeki olağanüstü hal durumunu rant politikaları için de
fırsata çevirmenin peşinde. Örneğin Hükümet ÇED’de kolaylık için harekete geçti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “ÇED raporu alındıktan sonra 60 gün içinde dava açılmazsa, adalet yolu kapanacak” kararı aldı.
Sermaye grupları, yatırımlarının kapasite artışlarında yeniden ÇED raporu istenmemesini talep ediyor. Bu talebe göre bir düzenleme yapılırsa, kapasite artırımının çevreye etkisi söz konusu olursa bu görmezden gelinmiş olacak.
Öte yandan Atatürk Orman Çiftliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis ediliyor. Belediyelerin kamulaştırma yapması kolaylaştırılıyor.
Hükümet ve sermaye, “mega projeler” dedikleri, büyük kent suçlarının önünü açmaya çalışıyor. ÇED vb. engelleri aşmaya imkan tanıyacak düzenlemelerin hayata geçirilmesini istiyor.
Anlayacağınız gelecekten çalmaya, miras yiyiciliğe devam!
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55