Birinden ya da bir düşünceden yana olmak, birini ya da bir düşünceyi desteklemek gibi bir anlamı olsa da, “yandaş” ya da “yandaşlık” kavramı, AKP ile birlikte farklı alanlarda ve daha militan tutumları ifade etmek için kullanılmaya başlandı.
Son yıllarda yandaşlık durumu o kadar belirgin hale geldi ki, “yandaş” olmayanların iktidarın doğrudan hedefi olduğu düşüncesi hızla yaygınlaştı. Kuşkusuz AKP’den önce de “yandaşlık” vardı, ancak bu kavramın anlam sınırlarının bu kadar zorlandığı bir dönem daha yaşanmadı.
İktidarın görüş, düşünce ve uygulamalarına, zaman zaman birbirine taban tabana zıt olsa da, itirazsız, koşulsuz onay vererek ona yaranmaya çalışanları, eleştiri ve itirazları sadece görmezden gelmekle yetinmeyip, karşısında olduğuna inandığı herkesi kolayca “hain”, “düşman”, “terörist” olarak gören ve suçlayan herkesi “yandaş” kategorisinde değerlendirmek mümkün.
Bırakalım AKP’nin son 14 yılını, sadece son birkaç ayda yaşananlar bile, siyasi iktidar yandaşlığı açısından belirtileri giderek artan ve ilaçla tedavisi mümkün olmayan kronik bir hastalık durumunun yaşandığını gösteriyor. Bu anlamıyla günlük hayatın her alanında karşımıza çıkabilen yandaşlık, derinlemesine incelenmesi gereken bir psikolojik bozukluk halini ifade ederken, özellikle yandaş basının aynı konuda (örneğin Rusya krizi) birbirine taban tabana zıt zıt tutumlar alması, trajedi ile komedi arasında gidip gelmelerine neden oldu. İktidar temsilcilerinin ağzından çıkan her şeye kayıtsız şartsız destek vermek, en masum eleştiriler karşısında küfürler savurarak sağa sola saldırmak, tehdit etmek, hedef göstermek gibi hastalıklı davranışlar, yaşamın bütün alanında, her an karşımızda görebileceğimiz yandaşları kayıtsız şartsız “iktidar tetikçiliği” yapma noktasına kadar getirmiş durumda.
İktidar partisi, uzunca bir süredir bütün alanları olduğu gibi, sendikal alanı da kendi çizgisinde yeniden şekillendirirken, son 14 yıl içinde yandaş sendikaların olağanüstü bir şekilde büyütülüp palazlanmasını sağladı. Özellikle kamuda yönetici konumunda olanların tamamına yakını yandaş sendikalar içinde özenle seçilerek atamaları yapıldı.
AKP, yandaş sendikacılık üzerinden bir taraftan sendikal hareketi bölerek, mücadeleci sendikaları baskı altına alıp zayıflatırken, diğer taraftan kendi siyasal-ideolojik çizgisinde örgütlediği yandaş sendikaları kendi politikalarının sadece destekçisi değil, doğrudan yürütücüsü olarak başarılı bir şekilde kullanıyor.
Kuşkusuz yandaş sendikacılık ile ilgili daha çok tespit yapılabilir. Ancak en azından adı sendika olan ya da öyle bilinen yandaş sendikaların emekçiler içinde hak mücadelesinden çok iktidarın “sendikal ajanları” olarak çalışması, özellikle örgütlenme ve örgütlü mücadele gibi önemli ve anlamlı kavramların içinin boşaltılmasına ve sendikal mücadelenin ciddi anlamda itibarsızlaştırılmasına hizmet ediyor. Bu durumun en tehlikeli yanı ise, emekçilerin sendikalı olmak ya da olmamak arasında bir fark olmadığı düşüncesinin giderek güçlenmesi oluyor.
Emekçiler, iktidardan kaynaklı eşitsizliklerin, haksızlıkların ve adaletsizliklerin hedefinde yer almalarına rağmen, sınıfın potansiyel enerjisi ve kitlesel gücünün iktidar yandaşları tarafından “nesneleştirilmesi” ve “pasifleştirilmesi”, emekçilerin temel taleplerinin ve gerçek gündemlerinin sürekli geri plana itilmesine neden oluyor.
Bugünlerde şu ya da bu şekilde iktidar ve yandaşlarının bütün yalan ve çarpıtmalarına rağmen, yaşamın acımasız gerçekleri yüzüne güçlü bir tokat gibi çarpanlar, birilerinin yaptığı gibi “kandırıldık” söyleminin arkasına sığınmadan, sürekli yeniden üretilen yalanlara karşı gerçeklerin ortaya çıkarılması mücadelesi için harekete geçmedikçe, toplumsal ve siyasal yaşamın bütün alanlarını kuşatan yandaşlık hastalığının daha da yaygınlaşmasını engellemek hiç de kolay görünmüyor.
11 Ağustos 2016
DİĞER YAZILARI
Düşük enflasyon, pahalı hayat
6 Mart 2025
Başpınar işçi direnişinin önemi
20 Şubat 2025
2025-2028 ‘ulusal istihdam stratejisi’ hedefleri
6 Şubat 2025
24 Ocak kararları ve Erdoğan-Şimşek programı
23 Ocak 2025
"Yeni nesil" esnek çalışma
23 Ocak 2025
Emekçinin sırtındaki kamçı
16 Ocak 2025
Düdüklü tencere ekonomisi
9 Ocak 2025
Despotik emek rejiminin karanlık yüzü
31 Aralık 2024
2024 biterken
26 Aralık 2024
Asgari ücret neye göre belirlenecek?
19 Aralık 2024
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ

Roma’da imzalar atıldı
Baykar İsrail’e silah satan Leonardo’ya ortak oldu

‘İstatistiklerle kadın’ raporu
Kadınlar güvencesiz, esnek ve düşük ücrete çalışıyor

Yunanistan’da hükümete istifa çağrıları
Gensoru oylanacak, sokaklar boş kalmayacak

Nisa Sude Demirel'in haberi
Evrensel'i Takip Et