İlke yok, ilkellik var

Yoğun şekilde gündemi işgal eden iddialara bakılırsa Fenerbahçe ile kulübün teknik direktörü Vitor Pereira arasında sorun var. İddialara göre, camiada Portekizli teknik direktörün takımın başından ayrılmasını isteyenler çoğunlukta. Fakat böyle bir durumda Pereira’ya ödenmesi gerekecek olan tazminat miktarı yöneticilerin elini kolunu bağlıyor!.. Tabii işler artık öyle eskisi gibi değil. Oyuncuları ve teknik direktörleri kafanıza göre gönderemiyorsunuz. İmzaladığınız sözleşmeye uygun davranmadığınız takdirde UEFA gözünüzün yaşına hiç bakmadan cezayı kesiveriyor...
Bir kulüp elbette başarısız bulduğu teknik direktörüyle yollarını ayırmak isteyebilir. Bu gayet doğal bir durum. Ama bunun yöntemi de belli. Teknik direktörü takımın başına getirirken nasıl ki konuştunuz anlaştınız ve ona göre karşılıklı sözleşme imzaladınızsa, ayrılmasını isterken de konuşup anlaşmanın yollarını aramalı ve bulmalısınız. Yoksa istifaya zorlamak adına medya aracılığıyla Pereira üzerinde psikolojik baskı yaratmak son derece ahlaksızca bir tutum. Pereira da bu tür haberlerden rahatsızlık duyduğunu ve sadece işine odaklanmak istediğini dile getiriyor.
Medyaya bakılacak olursa Pereira’nın direncini/inadını kırmak için kulüp cephesinden çok yönlü bir operasyon başlatılmış durumda. Tabii medyanın bu operasyon bilgilerini kim(ler)den edindiği meçhul!.. Pereira’nın yardımcılarının görevlerine son verildiğini ve onların yerine Türkiyeli üç antrenörün yardımcı olarak göreve getirildiğini yazdılar mesela. Bu haberin ardından Pereira’nın yardımcıları idmana çıktığında ise hiç utanmadan bunun “şaşırtıcı bir durum” olduğundan dem vurdular... Kulübün, Pereira’ya yönelik köşeye sıkıştırıcı uygulamalarını, “Yetki alanları daraltıldı”, “Kuşatıldı”, “Eli ayağı kesildi”, “Alternatifleri hazır” gibi başlıklarla sunuyorlar... Ahlaksızlığı kamufle edebilmek adına, kulübün Pereira’yı istifaya zorlama amacı taşıyan uygulamalarını satranç hamlelerine benzetecek kadar rezilleşebiliyorlar... Herkes çok zeki ya!..
Medyadan daha başka neler öğrenmedik ki? Yıldırma politikası kapsamında kulüp yönetiminin Pereira’ya “Evini boşalt ya da kiranı kendin öde” dediğini... Aziz Yıldırım’ın antrenör Fatih Yıldız’ı geniş yetkiyle görevlendirdiğini ve ona “Bundan sonra seni tanırım” dediğini...
Görüldüğü gibi fedakar(!) ve cefakar(!) medya, sırf Fenerbahçe’nin parasını kurtarabilmek uğruna Pereira’ya karşı nasıl da cansiperane biçimde mücadele veriyor!..
Her biri düpedüz psikolojik tacizin birer unsuru olan bu haberler doğruysa kulüp adına büyük ahlaksızlık... Eğer yalansa medya adına katmerli ahlaksızlık... Aslında ülkedeki mevcut rantçı spor anlayışı göz önüne alındığında ortada fazlaca yadırganacak bir durum yok... Yönetimler ve medya zihniyet açısından birbirinden bağımsız/farklı unsurlar değil. Kısacası; böyle spor anlayışına, böyle medya!..
Yalnız medyanın unuttuğu ya da göz ardı ettiği bir şey var. Bir yandan Pereira’ya yönelik tezgahları sansasyonel biçimde sayfalarına taşırken diğer yandan alternatif yabancı teknik direktörlerle görüşüldüğünden bahsediyor.
İyi de görüşülen teknik direktör, kendisine teklif yapan kulübü incelemeyecek mi? Kulübün futbol anlayışını ve kulüpteki futbol düzeninin nasıl işlediğini merak etmeyecek ve bunu araştırmayacak mı? Yerine geçeceği teknik direktörün kulüpten neden ve nasıl uzaklaştırıldığını öğrenmek istemeyecek mi? Bütün bu sorulara yanıt ararken medyada çıkan bu haberleri okumayacak mı? Ve bir teknik direktöre hak ettiğini vermemek için girişilen bütün bu kirli oyunları fark etmeyecek mi?
Pek çok kulübümüz, çalışanların hakkını gasp etmeye yeltenme konusunda zaten utanç tablosu sayılabilecek sicile sahip. Pereira ile yaşanan böyle bir sürecin ardından hangi yabancı teknik direktör Fenerbahçe’den gelecek teklife olumlu bakabilir ki?
Çalışanlarla yaşanan sorunları çözmeye uğraşırken gaspçı, tacizci, tehditkar, şantajcı yaklaşımlar sergilemek yerine  medenice yöntemler kullanmayı ve ilkel değil, ilkeli davranmayı acaba ne zaman öğreneceğiz ya da öğrenebilecek miyiz?