15 Ağustos 2016 01:00

Güneşin sofrasında

Güneşin sofrasında

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sevinçliydim…
Genco Erkal’ ı izleyecektim o akşam.

Daha oyun başlar başlamaz gözyaşlarımı tutamaz oldum.
Bu bir kuşağın öyküsüydü. Benim kuşağımın öyküsü, şiirlerle verilen…
Nazım ile Brecht’ in Güneşin sofrasında buluşmalarının öyküsü…
Özellikle benim için bu böyleydi…

Almanya’daki öğrenimim bitmiş, doktora çalışmama başlamıştım. Münih’ teki üniversiteye bağlı Türkoloji Enstitüsünün betikliği en geniş kaynaktı konum için. Üstüne üstlük betiklikten sorumlu kişi de Gültekin idi. (Sonradan, müzikolog Prof. Dr. Gültekin Oransay. Yitirdik onu…)
Gültekin benim için geceleri de kapıyı açıyordu. O orada kendi dalında çalışırken ben de kendi konumla ilgili kaynak araştırması yapıyordum.

 Parmaklarım betikler arasında dolaşırken incecik bir şiir betiği ilişti gözüme: TARANTA BABU…

İlk kez bir Nazım Hikmet betiği tutuyordum elimde.
İlk kez bir Nazım Hikmet şiiri okudum, doğrudan ses saptama aygıtına… Hiç kekelemeden… Gözlerim dolu yaş…
Yıl ya 1959 ya da 1960 olmalıydı. Dönüp dönüp bakıyordum, betiğin basım yılı 1935… Yirmi beş yıl… Bir çeyrek yüzyıl sonra elimdeydi…

Dilimin bu güzelliğini nasıl saklayabilmişlerdi bizden?

Öfkeyle evirip çeviriyordum betiği… 1935… 1935… 1935…
İnanılır gibi değil!


O günlerim Bertold Brecht ile doluydu oysa…
Karaormanlardan asfalt kentlere gelmiş…
Almancaya çok şey katmış…
Sağcısının solcusunun övünç kaynağı Bertold Brecht…

Brecht ile Türkçenin şiir orkestrası Nazım’ı ne güzel oturtmuş Genco güneşin sofrasına…

KÖPEK BALIĞININ DİŞLERİ VAR, YÜZÜNDE TAŞIYOR ONLARI.
MEKKİ’ NİN BIÇAĞI VAR. GÖRÜNMEZ ONUN BIÇAĞI.

Diyor ya Brecht…
O da, Nazım da bıçağı görünmeyenlerle savaştılar.

Bahçesinde Kadıköy Lisesine yer veren Mahmut Muhtar Paşa Konağını da (Mermer Konak) oyununa katıyor Genco. Konağın denize bakan yan yüzü de oynuyor oyunda. Geç “Yeniden Doğuşu” (Geç Rönesans’ı) ne güzel sokmuş oyununa… Hele en alt katın (bodrum sayılır) giriş kapısının demir parmaklıklarını… Genco iki eliyle tutmuş sallarken onları, neler canlandırıyor bizim kuşağın belleğinde bile bilse genç kuşak…

Genco ustaların ustası… İşinin yüreğinde… İşiyle tam koşutluk içinde…
İzleyici değilsiniz, oyun başlar başlamaz çekip alıyor sizi oyunun içine…

Bunları mimar olduğum için böyle duyumsamadım. Tiyatronun Genco için tüm çevre, tüm insanlar olduğunu biliyorum. O, tüm Beyoğlu sokaklarını, tüm İstanbul sokaklarını, Kuzguncuk’ un merdivenli sokağını, tiyatro için kurulmuşlar gibi oyununda oynatabilir.

Tülay Günal da, benim Genco’ ya duyduğum saygıyı oyununda duyup, duyuru yor. Ne güzel bir ustanın yanında ezilmeden var olabilmek…

Sağ ol Genco! Varol!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa