Hangi birisi...

Tamam, darbe akamete uğradı, püskürtüldü. Çok da iyi oldu. “Başarsaydılar” diye başlayıp darbecilerin kontrol edeceği bir Türkiye’ye olacaklara dair çizilen ürkütücü tablolar, el hak, en azından yaklaşık olarak doğru. Şimdikinden kötü olacağı kesin.
Peki ya şimdi? AKP yandaşlarının ileri sürdükleri gibi her şey güllük gülüstanlık mı? Hatta onlar bile “kurunun yanında yaşın da yanması”na dikkat edilmesi ve yapılan yanlışların düzeltilmesi üzerine uyarılarda bulunuyorlar. Örneğin Dilipak, FETÖ’cü olmayana FETÖ’cü demenin iftira suçu oluşturduğunu ve İslama göre FETÖ’cülükle aynı şey olduğunu söyledi.
A&G’nin araştırmasına göre yüksek itibar sıralamasında 1. gelen polisin ardından darbe öncesiyle kıyaslandığında örneğin C.Bşk.’nın itibarının % 58’den 80’lere yükselmesi her şeyi çözer mi? Halkın darbe karşıtı tutumuyla darbenin püskürtülmesinde rol almış kişi ve kurumların arkasında durması ya da öyle gözükmesi, hiç “yanlış” yapılmadığı ya da darbe karşıtlığı bir yana, baştan aşağı yanlış bir pozisyonda bulunulmadığı anlamına mı gelir?
İki ay öncesinin en itibarlı kurumu orduyken şimdi itibarının % 65’e gerilemesi örneğin, ne demektir? Darbeciler mi itibarsızlaşmıştır yoksa militarist kurum mu? Binali Beyin “Askeri liselerde, harp okullarında okuyanların % 95’inin bunlarla ilişkide olduğunu düşünüyoruz. Orduda ise albay ve aşağı rütbede oran % 60-80 arasında değişiyor” değerlendirmesini yaptığı ordudan hangi hayrın geleceğini söyler misiniz? Ama ordu her şeyin bekası için olduğunda ısrar edilen devletin temel kurumudur! İç ve dış “güvenlik”i kim garanti edecek ve güvenliği garanti edilmemiş bir devlet nasıl ayakta kalacak? Binali Bey’e göre “karşı darbe yapan medya” ile idare edilir artık. Bir de yanına paramiliter örgütlenmeler eklenmiş polisle… Yeter mi?
Üstüne bir de başörtüsü yasağının kaldırıldığı ordunun hali nice olacak? Zaten büyük yüzdelerle güvenilmezken.. Hiyerarşisi bozulmuş, okulları ve adliyesi kapatılmış, kışlaları elinden alınmış.. hasılı imtiyazları tırpanlanmaktan öte neredeyse tümüyle kaldırılarak geri kalanlarının güvenilirliği de aşırı zorlanmış orduyla ne yapacaksınız? En iyisi kapatın gitsin!
Ordu problem de başka problem yok mu? Yalnızca darbeyi ileri sürmek belki şimdilik yetiyor ve başka soruya mahal kalmıyor. Darbe karşıtı olunduğunda hem demokrat olunuyor hem bütün dertlerden kurtulunuyor. Rus uçağı mı –darbeciler düşürdü! Hırant mı –Darbeciler öldürdü! Süleyman Şah Türbesini bile darbeciler taşıdı! Bir tek 10 Ekim Ankara Katliamı. Sadece o darbecilerin sırtına yıkılmadı ve istihbaratı elde olmasına, polisin sanki katliamı kolaylaştırmak için “önlem” aldığı anlaşılmasına rağmen tek bir “güvenlikçi” bile gözaltında değil!
Elbette 17-25 Aralık’ın darbecilerin işi olduğu netleşti artık! Nasıl netleşmesin; Z. Öz başta olmak üzere bütün savcıları FETÖ’cülükten ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor. “Kumpas” olup olmadığı tartışılmıyor bile. Fezlekeyi yazan polis bile Fatih kod adıyla itirafçı olmuş çoktan ve demiş ki “dönemin başbakanını izlemek için teleskop bile almışlardı”.
Peki kumpas mumpas, o izlemeler sonucu elde edildiği bilinen tapeler, o “sıfırlama” sohbetleri, delillendirilmiş rüşvet parası aktarım mekanizmaları, ayakkabı kutuları ve elbise dolusu Dolar ve Avrolar, uçak dolusu (1,5 ton) altınlar… bunlara bir açıklama getirilmeyecek mi?
Ya Zarrap Bey? Zarif gelse ve İran-Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi için yeni adımlar atılsa bile İran Babek Zencavi Davası’nı kapatacak ya da görmezden mi gelecek? Tamam, “üst akıl” CIA’sı ile ABD ile –hele Gülen Beyi vermezse– ilişkiler pek iyi değil, ama adam orada tutuklu ve muhtemelen yakasını kurtarmak için işbirliği yapıyor –tam konuşunca ne olacak? Y. Şafak’ın “Öz gitti Bharara geldi” yazması hangi gerçeği değiştirecek?
Ve tabii yine kararlaştırıcılığı herkesçe bilinen ekonomi? Emirle düşürülen faizlerle nereye gidilebilir? Ve işçilere durmadan vurulurken sermayenin kıyaklara boğulmasıyla nereye?