Vekil, yerel yöneticiler, halk önemli değil; Cumhurbaşkanı ne diyorsa o!
Fotoğraf: Envato
AKP Hükümetleri, son yıllarda her TBMM tatili yaklaştığında bir “torba yasa” hazırladılar. Birbiriyle bağlantısız ama kamuoyunda tartışılmasında mahzurlu gördüğü ne kadar önemli düzenleme varsa, bu “torbaya” attılar ve birkaç günde bunları TBMM Genel Kurulu’ndan geçirdiler.
Bu yıl da böyle bir “torba yasa” çıkarmak için AKP Hükümeti hummalı bir çalışma içinde.
Bu yıl torbanın içinde, geniş halk kesimlerini ilgilendiren çok önemli düzenlemeler var. Bugün bu köşede “torba yasa”nın köşe taşlarından birisi olan Şırnak ve Hakkari’nin il merkezi olmaktan çıkarılırken Yüksekova ve Cizre’nin il merkezi yapılmasıyla ilgili düzenlemeye dikkat çekeceğiz.
ONCA ÖLÜMDEN YAKIP YIKMADAN ÇIKARILAN SONUÇ BU MU?
Hükümetin “Kürt sorununa çözüm”de çıtayı “Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır”a koymasından sonra gündeme sokulan; aylara varan sokağa çıkma yasağı eşliğinde yürütülen ve pek çok il ve ilçe merkezini kapsayan, asker, polis, gerilla, sivil, yaşlı, kadın ve çocuk yüzlerce insanın hayatını kaybettiği operasyonlardan çıkardığı sonuç; Şırnak’ın ilçe Cizre’nin il merkezi, Hakkari’nin ilçe Yüksekova’nın il merkezi olmasıdır!
Eski Başbakan Davutoğlu, bu operasyonlarla bölgenin yeniden inşa edilip ihya edileceği iddiasını, “Yeniden inşa edilecek Sur’da bir ev alarak emekliliğini burada geçirmek istediği”ne kadar vardırmıştı!
Davutoğlu’nun bölge inşasıyla iddiaları ütopyaydı, ama “gerçek planı” Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 Nisan 2016 günü “Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı”nda açıkladı: "Hakkari şehir değil nasıl yapmışlar anlamadım. Yüksekova öyle değil. Yüksekova'nın şehir olması doğru karar olacaktır... Cizre tarihi itibariyle ildir. Bu hak elinden alındı. Cizre'nin yeniden il olması gerekiyor. Şırnak'a il demek mümkün değil!...”
‘GÜVENLİKÇİ’ YAKLAŞIMLA İL BELİRLEME!
Cumhurbaşkanının o günkü açıklamaları, olağan oluğu gibi Hükümet tarafından emir telakki edildi ve bugünlerde Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen ve bugün yarın da TBMM Genel Kurulu’ndan geçmesi beklenen “torba yasa”yla da yasalaştırılacak.
“Neresi il merkezi olur neresi olmaz” konusuna Cumhurbaşkanının bakış açısıyla bakılırsa pek çok il merkezini değiştirmek gerekebilir. Ama Cumhurbaşkanı bu “değişikliği” sadece iki il merkeziyle ilgili yapmaktadır ve bu il merkezleri de son aylardaki sokağa çıkma operasyonlarıyla yakılıp yıkılan kentlerdir. Bu yüzden de bu bakış açısının iddia edildiği gibi, bu kentlerin “tarihi”, “kültürel”, “coğrafi bakımdan stratejik” olup olmamasıyla bir ilgisi yoktur. Çünkü yaklaşım tamamen “güvenlikçi” bir anlayıştan kaynaklanmaktadır. Bunun içindir ki, bu kentlerin il ve ilçe merkezi olmasına dair tartışma Cumhurbaşkanı tarafından ortaya atılmış, kamuoyunda tartışılmasına hiçbir fırsat tanınmadan “torba yasa”ya konarak yasalaştırılmak istenmektedir.
EKONOMİK, SOSYAL VE SİYASAL SONUÇLARI OLACAK BİR GİRİŞİM
Az çok halk iradesine saygı gösterilen bir ülkede böyle bir karar Cumhurbaşkanı, Hükümet, merkezi parlamentolar tarafından değil doğrudan bölgede yaşayan halkın oyuna sunularak yapılır. Yani eğer Hakkari’nin yerine Yüksekova il merkezi yapılmak isteniyorsa, buna Hakkari ilinde yaşayan tüm vatandaşların katılacağı bir oylamayla karar verilir. Ve halkın çoğunluğu hangi kentin il merkezi olmasını istiyorsa o kent merkez olur.
Oysa, Kürt sorununun çözümünün önemli merkezlerinden de olması nedeniyle ayrıca çok önemli olan iki il merkezinin değiştirilmesi için yapılan yasal düzenleme öncesinde;
1-) O illerin yerel yönetimlerinin ve o illerden seçilmiş milletvekillerinin görüşleri bile alınmamıştır. Bu illerde AKP’nin milletvekili çıkaramamış olması ve bu illerde AKP’li hiçbir yerel yönetimin olmadığı dikkate alındığında, bu illerdeki vekillerin ve yerel yönetimlerin görüşlerinin alınmaması çok daha fazla önem kazanmaktadır.
2-) “Hakkari şehir değil nasıl il yapılmış anlamadım. Cizre tarihi itibariyle ildir. Bu hak elinden alındı. Şırnak'a il demek mümkün değil!...” diyerek sorunu çözmek, “antidemokratik”, “tepedenci”, “buyurgan” bir yöntemdir. Ama Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Meclis çoğunluğu bu yolu benimsemiş görünmektedir. Hele de “küçük” sorunların bile büyüme karakteri gösterdiği illerde bu “keyfilik”, “ben bilirimcilik”, “tek adamcılık” çok daha geniş tepkilere yol açabilir. Pınar Öğünç’ün Cumhuriyet gazetesinde manşet olan haberinde de dikkat çekildiği gibi bu illerde il merkezlerini değiştirmek sadece bürokratik bir merkez değişikliği değil; ekonomik, sosyal, siyasal yaşamı derinden etkiyecek sonuçlara yol açabilecek bir girişimdir.
Meydanlardan, kimi grupların “İdam geri getirilisin!” biçimindeki histerilerini yansıtan talebi, toplumun büyük çoğunluğunun talebiymiş gibi gösterip, idamı tartışmasını iç ve dış politikanın gündemi yapan Cumhurbaşkanı Hakkari ve Şırnaklıların taleplerin duymazdan gelmesi elbette bir çifte standartlık örneğidir.
Bu tutumun sonuçlarının, nasıl gelişmelere yol açacağını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47