18 Ağustos 2016

Günübirlik tedbirler ve günübirlik siyaset

Tayyip Erdoğan ülkeyi senelerdir İstanbul Belediyesi’ni yönetir gibi yönetti. İstanbul Belediyesi’ni yönetirken müteahhit pratikliği ve faydacılığını keşfetti ve her işin bu yöntemle çözülebileceğine kani oldu. Kafası hep en kısa zamanda en çok faydayı nasıl elde ederim diye çalışmaya başladı. Gözleri hep yeni rant kapıları aradı. Parasal rant, siyasal rant, idari rant. 
Erdoğan hukuk, tarih gibi konularda bilgisizdi ama bu konulara merakı da olmadı. Tarih bilgisi “Abdülhamit iyidir, İttihat ve Terakki kötüdür”,  “31 mart Ayaklanması iyidir, ayaklanmanın bastırılması ve Topçu Kışlası’nın yıkılması kötüdür”, “Menderes iyidir, İnönü kötüdür”,  “Atatürk ve İnönü ezanı Türkçe okuttular, insanlara zorla şapka giydirdiler, Menderes bunları kaldırdı onun için iktidardan düşürüldü” vs. düzeyindeydi. Hareminde yüzlerce köle kadın bulunan Kanuni’nin bu kadınlarla bir ilişkisi olmayıp, at sırtında küffarla gece gündüz savaştığını sanıyordu.

Hukuk ve demokrasi konusunda ise en çok oyu alan parti ve onun lideri istediği her şeyi yapabilir diye düşünüyordu.
Konuşmalarında hep bunları savundu.

Okuyucu, o kadar da olmaz canım, daha ileri düzeyde bilgi sahibidir de, cahil insanları peşinde sürüklemek için öyle konuşmuştur diyebilir. Ama, on dört yıllık icraatı iyice incelendiğinde söyledikleri ile yaptıkları arasında bir çelişki olmadığı görülecektir.
Onun ve ülkenin şanssızlığı belki de dörtlü olarak çıktıkları yola kısa sürede tek adam olarak devam etmesi ve etrafındaki dalkavuklar tarafından sürekli kandırılması idi.

Çevresinde hiçbir zaman kaliteli danışmanlar olmadı. Şahsen bildiğim konulardan biri olan hukuk konusunda on dörtlük yıllık iktidarı boyunca yetkin birinin çevresinde bulunmadığını biliyorum. Bir ara Ergun Özbudun Anayasa konusunda onun için bir çalışma yaptı ama rağbet görmedi. Baş hukuk danışmanı Burhan Kuzu. Artık gerisini siz düşünün. Ünlü danışmanlarından bir diğeri ise Yiğit bulut. İki tabancası ve bol mermisi varmış. Cumhurbaşkanını son mermisine kadar savunmaya hazırmış. Onu öldürmeden Cumhurbaşkanı’na ulaşamazlarmış. 15 Temmuz Gecesi mermilerinin tümünü tüketmiştir herhalde!

Bütün bunları niye yazıyorum. Ustalık döneminde devlet aygıtını dağıttı. Ordu, yargı, bürokrasi kalmadı. Yargı ve bürokrasi çalışamaz hale geldi. Orduda ise dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla uçakları uçuracak pilot kalmadı. Bazı komplo teorisyenleri Erdoğan’ın emperyalistlerle ortak devleti bu duruma getirdiğini ve asıl niyetlerinin Türkiye’yi parçalamak olduğunu iddia ediyor. Buna inanmak kolay değil ama dışardan bakıldığında görüntü de komplo teorilerini haklı çıkaracak gibi görünüyor.

Daha önce de birkaç kez yazdım. Demokratik bir halk iktidarı kurmak için böyle bir durum elbet güçlü ve sağlam bir burjuva iktidarından evladır. Ama, demokrasi güçleri de maalesef on dört senedir adeta Tayyipleşti. Onlar da günübirlik çalışıyor. Esas meseleler yerine günlük sloganlarla muhalefet etmekle oyalanıyorlar. Erdoğan, örneğin, KHK’lerle orduda değişiklikler yapıyor, yargı sisteminde değişikliklere hazırlanıyor, bürokrasiyi yeniden düzenlemeye çalışıyor; yaptıkları hep günübirlik; bugün bir düzenleme yapıyor, yarın değiştiriyor. Öbür gün muhtemelen tekrar değiştirecek. Çünkü kafasında bir master plan yok. Ama, demokrasi ve emek güçleri de bu konularda bir şey söylemiyor. Sadece bir sendika gibi “Memurların iş güvencesi kaldırılamaz” gibi zayıf itirazlar yapıyor. Demokratik bir halk iktidarı isteyen, demokratikleşme için mücadele eden bizlerin ordu, yargı, bürokrasi konusunda söyleyecek bir şeyleri yok mu? Erdoğan’ın yaptığı değişiklikleri reddedip 1982 Anayasası’ndaki düzeni mi savunuyoruz? İşçilere, emekçilere demokratik bir halk iktidarı için ileteceğimiz sloganlar yok mu? Unutmayalım ki, AKP iktidarının demokratik alternatifi CHP değil, Emek ve Demokrasi Güçleri. Bu konularda bilgi birikimimiz var. Hiçbir şey söyleyemezsek, iki sene önce TBMM Anayasa Komisyonu’na çeşitli partiler adına sunulan anayasa taslaklarında savunduklarımızı söyleyebiliriz. 

Erdoğan’ın demokratik bir düzen kaygısı yok. Yaptığı ve yapacağı her değişiklik benim iktidarımın güçlenmesine ne kadar yarar sağlar kıstası ile ele alınıyor. Adamlar kışlaları şehir dışına taşırken dahi, “Buralara ne güzel AVM’ler, siteler yaparım” diye düşünüyor.
Doğru ve demokratik olanın ne olduğunu ancak biz anlatabiliriz halka. Halka anlatabildiğimiz oranda demokrasi mücadelesi güçlenir. Yoksa, bu darbe krizinden (en zayıf mevziye gerilemişken) Erdoğan güçlenerek çıkar. 

Evrensel'i Takip Et