19 Ağustos 2016 01:00

Hacı Bektaş Dergâhı, kardeşler ve kalleşler

Hacı Bektaş Dergâhı, kardeşler ve kalleşler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkemizi yöneten iktidar siyasetçileri ve onların destekçileri her başları sıkıştığında bu ülkede yaşayan farklı etnik ve inançsal kimliklere sahip insanların kardeşliği üzerinden dem vururlar. Dün de Başbakan Binali Yıldırım konuşmasının önemli bir kısmını “Alevi kardeşleri”(!) ne ayırdı.
Dün Hacı Bektaş Veli anma etkinlikleri başladı. Hacıbektaş’ta başlayan anma etkinlikleri 16 Ağustos 1964’ten beri yapılmaktadır. Bu tarihin anlamı ise oldukça ironi bir durumdur. Birçok kesim bu tarihi Hace Bektaş Veli için önemli bir tarih, yani doğum günü, hakka yürüme günü vb. zannetmektedir. Oysa bu tarih Hace Bektaş Veli Dergâhı’nın Tekke ve Zaviyeler kanunu ile kapatıldıktan sonra müzeye dönüştürülerek açıldığı tarihtir.
Hace Bektaş Dergâhı, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin o zamanki ismi Sulucakarahöyük olan köye yerleşmesiyle ve burayı bir Alevi inanç merkezi haline dönüştürmesiyle Alevi tarihinde yerini almıştır. 1551 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından kayınbiraderi olan Sersem Ali Baba’nın buraya Bektaşi Babası olarak atanmasıyla Dergâh Hacıbektaş Veli evladı olan ve Alevi süreğini sürdüren Çelebi ailesinden dolayısıyla Alevilerden alınarak Bektaşilere teslim edilmiştir.
Dergah 1827 yılında Bektaşilerden de alınarak Nakşibendi şeyhlerine teslim edilmiştir. Ancak Çelebi ailesi ve Aleviler hiçbir zaman Hacıbektaş’ı terk etmemişler, Dergâh işgal altında olsa bile Hacıbektaş her daim Alevi yerleşim bölgesi olarak kalmıştır. İnançsal faliyetlerini işgal altındaki Dergahın etrafında sürdürmüşlerdir. Dergah 1925 yılına kadar da resmen Nakşibendilerin fiilen de Bektaşilerin sevk ve idaresindeyken her daim Alevilerin inanç merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. 1925 yılında çıkartılan Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile de Dergahın kapısına tümüyle kilit vurulmuştur.
Tüm bu süreçlerde işgalciler burada barınamamış ve şehri terk etmişler, Aleviler ise işgal altında olsa bile Dergâhlarına sahip çıkmaya devam etmişlerdir. 16 Ağustos 1964 tarihinde ise Dergâh müze olarak ziyarete açılmıştır. Dergâh içerisindeki Cami ibadete açık olurken Dergâhın diğer mekânlarının müze olarak sadece mesai saatleri içerisinde ve daha birkaç yıl öncesine kadar parayla ziyaret edilmesi Alevilerce her daim tepkiyle karşılanmaktadır.
1964 yılından bu tarafa 16-17-18 Ağustos tarihlerinde burada resmi anma törenleri yapılmaktadır. Her yıl Devlet erkânı buraya gelerek veya bulundukları yerlerden kardeşlik naraları atmaktadırlar. Her yıl Alevi kurumları Hacıbektaş törenleri vasıtasıyla bir araya gelip taleplerini sıralamaktadırlar.
Bu yıl Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği ve bileşeni kurumlar 16 Ağustos tarihine itirazlarını dile getirerek 6-7 Ağustos tarihlerinde Hacıbektaş’a gitmişlerdir. Alevi Vakıflar Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu ve bileşenleri ise 16 Ağustos tarihinde Hacıbektaş’ta bir araya geldiler.
15 Ağustos’ta bir araya gelen Alevi kurumları taleplerini bir kez daha kamuoyuna açıkladılar. Bunlar özetle; “Cemevlerimiz ibadethanemizdir. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz. Alevi inancının ihtiyaçlarını karşılamak için genel bütçeden pay ayrılmalı ve tüm inançlara eşit davranılmalıdır. Devlet, zorunlu din dersleri adı altında verdiği eğitimle asimilasyon politikalarından vazgeçmeli, Alevi köylerine cami yapma politikasından vazgeçmelidir. Kamuda personel alımlarında ayrımcılık yapılmamalı, liyakate göre işlem yapılmalıdır. Devlet mezhep ve cemaat anlayışına göre değil, laik demokratik bir anayasaya göre yönetilmelidir. Devlet tüm inançlara eşit mesafede durmalı, inançları ve inanç merkezlerini tarif etmemeli. Alevilerin dergahları sahiplerine iade edilmelidir. Alevi yerleşkelerine mülteci kampları yapmaktan vazgeçilmeli, Muharrem ayında Aşure Günü resmi tatil olmalıdır.”
Şimdi Aleviler ile kardeş olmak isteyenler Alevilerin bu inançsal, insani, vicdani ve demokratik haklarını kabul eder ve gereğini yerine getirirler. Bu talepleri kabul edenler ve gereğini yerine getirenler Alevilerle kardeştir. Gerisi ise ülkede halklar – inançlar arasında ayrımcılık yapan ve bu ayrımcı tutum vesilesiyle halklar – inançlar arasında kini, nefreti ve karşıtlığı körükleyerek fitne fücur çıkartan, böylelikle ülke bütünlüğünü bozan kalleşlerdir. Aşk ile...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa