23 Ağustos 2016

IŞİD’i hangi ‘üst akıl’ yarattı?

Dosyalar dolusu istihbarat bilgisine rağmen Antep’te gerekli önlemler alınmadığı için göz göre göre gelen IŞİD’in barbarca saldırısının sorumlusunu iktidar ve medya el birliğiyle buldu: Üst akıl! “FETÖ, PKK ve IŞİD saldırılarının arkasında yer alan ve bunları yöneten bir üst akıl var” diyorlar. Böylece “FETÖ’yü 11 sene kim iktidar ortağı yapmış?”, “IŞİD’i yıllarca kim desteklemiş?”, “Kürt savaşı neden/nasıl yeniden başlamış?” bu soruların bir anlamı kalmıyor: Başımıza gelen her türlü felaketin sorumlusu ‘üst akıl’; iktidar ise, masum!

Gerçekten öyle mi?

Daha önce defalarca söylendi: FETÖ, Erdoğan’ın “ne istediler de vermedik” dediği iktidar ortağıydı. FETÖ’nün darbe girişimi bir iktidar mücadelesiydi. Ve evet, Erdoğan’ın olduğu gibi FETÖ’nün de arkasında çeşitli sermaye çevreleri ve uluslararası güçler vardı. Ancak FETÖ’nün neredeyse devletin tamamını ele geçirmesine bütün kapıları açan AKP-Erdoğan’dı. Zaten bunu kendileri de söylüyorlar.

PKK ve silahlı-silahsız bütün Kürt örgütleri, devletin Kürt sorununda uyguladığı politikaların sonucu olarak ortaya çıktılar. Bunlar iktidarı ele geçirme ile değil, Kürt sorunuyla ilgili talepleriyle gündeme geldiler. Devlet Kürt sorununun çözümü için bir adım attığında onlar da adım attılar. Yani devlet, sorunun çözümü için masaya oturduğunda ortada bir ‘üst akıl’ falan kalmıyordu.

IŞİD’e gelince, FETÖ gibi IŞİD’in de künyesinde AKP-Erdoğan iktidarının özel bir yeri var. Çünkü IŞİD, Suriye’ye müdahale sürecinde ortaya çıkan bir örgüt. Ve Suriye’ye müdahale politikasının öncülüğünü yapansa AKP-Erdoğan iktidarından başkası değildi. 

IŞİD’in nasıl ortaya çıktığını kısaca hatırlayalım. Türkiye, S. Arabistan ve Katar’ın mezhepçi kışkırtmalar eşliğinde Suriye’ye müdahale süreci başlayınca Irak el Kaidesi (IİD-Irak İslam Devleti-ki lideri Bağdadi idi) militanlarını Suriye’de savaşmaya gönderdi. Bu militanların kurduğu Nusra Cephesi kısa sürede cihat için dünyanın dört bir tarafından gelen/getirilen radikal İslamcı militanın-ki bunların en önemli geçiş bölgesi Türkiye idi- katılımıyla güçlendi. 2013’te AKP’lilerin Ceylanpınar’da Nusra’cılarla kol kola olduğu fotoğraflar yayımlandı. Çünkü Nusra ve AKP’nin düşmanları ortaktı. Nusra, Serêkaniyê’de Kürtlere (PYD) karşı savaşın öncülüğünü yapıyordu.  

Sonra Bağdadi, Nusra ve IİD’in IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) adı altında birleştiğini duyurdu. Ancak kendi iç anlaşmazlıkları sonucu militanların çoğu Bağdadi’ye biat ederken bir kısmı Nusra’yı sürdürdü. IŞİD, Nusra’nın yerine Kürtlerle savaşın başını çekmeye başlayınca AKP-Erdoğan iktidarının yeni ortağı oldu. Sınır kapılarını ele geçirmesine izin verildi. IŞİD petrolünün Türkiye üzerinden pazarlanması sağlandı. Sonra IŞİD’e Rojava’daki Kürt kantonlarını yok etmesi için binlerce TIR silah gönderildi. 

2014’te sınıra bırakılan yaralı bir çocukla ilgili haberler IŞİD’in Türkiye’den ne kadar rahat militan devşirdiğini gözler önüne seriyordu. Çocuk, Ankara’dan IŞİD’in merkezi Rakka’ya hiçbir engelle karşılaşmadan gitmiş ve örgüte katılmıştı. Bu çocuk da Antep’te kendini patlatan çocuk gibi, daha 14 yaşında idi. 

IŞİD saldırılarıyla ilgili dava dosyalarında polisin 2012’den beri IŞİD’i adım adım izlediği ama hiçbir önlem almadığı ortaya çıktı. Ankara Hacıbayram’da, Adıyaman İslam çay ocağında, Antep’te ve daha birçok yerdeki IŞİD yapılanması biliniyor ama devlet daha sonra birçok katliam gerçekleştiren bu militanları izlemek dışında bir şey yapmıyordu. Çünkü IŞİD Suriye-Rojava’ya müdahale için kullanılıyordu. Yani IŞİD’i kullanan bir ‘üst akıl’  vardı ve bu ‘üst akıl’ AKP-Erdoğan iktidarından başkası değildi!

Şimdi Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, FETÖ’yü kabul ettikleri gibi “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikasının sonucu” diyor. Ve ekliyor: “Bir öğretim üyesinin, Ortadoğu’yu, yazdığı kitaba uydurma garabetinin, ‘Bu bölgede her şey benden sorulur’ hezeyanının sonucuydu. Çatır çatır çöktü...” 

Kurtulmuş, artık IŞİD ile iş birliğinin zemininin ortadan kalktığı, Suriye politikasını değiştirmek zorunda kaldıkları yerde geçmişin bütün günahlarını Ahmet Davutoğlu’nun üzerine yıkmaya çalışıyor. Oysa nasıl FETÖ, AKP-Erdoğan’ın iç siyaseti dizayn etme sürecinde bu kadar güçlü hale geldiyse, IŞİD de aynı iktidarın dış politikasının bir sonucu olarak böylesine büyük bir bela haline geldi.

FETÖ ile iş birliği yaptınız, “Rabbim bizi affetsin” deyip işin içinden çıktınız.

Suriye politikasıyla ülkeyi büyük felaketlere sürüklediniz. “Bir hocanın hezeyanı” deyip işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz.

Peki, ya bunca yıldır halklarımıza ödettirilen ağır bedellerin, Antep’te parçalanan çocuk bedenlerinin hesabını kim verecek Sayın Kurtulmuş?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et