24 Ağustos 2016 00:52

J’accuse *

J’accuse *

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Stockholm. Kendisi FETÖ’cü diye nitelenen yargının asıl mağdurlarından birisi olan Yazar Doğan Akhanlı’dan haber var...

Az koşturmadık onun için… Dünya yazar örgütleri ile birlikte… 80 yaşındaki babasını son bir kez görmek için gelmişti 18 yıl sonra… Bırakın son bir kez görüşmeyi, cenazesine bile katılmadı.

Karıncayı bile incitmeyecek yazarımız, soygun ve cinayetle suçlanıyordu. Kampanyaların sonucunda hakimler dosyaları dikkatli okuyunca beraat verdiler. Ama “teşkilat” mensubu Savcı Bey, meşhur dokuzuncu dairedeki ülküdaşları ile beraat kararını bozdurmayı becerdi… Mahkemeden kazara beraat etseniz, karar, yeminli bir sol düşmanı olan dokuzuncu daireden dönerdi. Dünya onlara da kalmadı. Bundan önceki darbelerde, hiç olmazsa, “mülteci” hakim, savcı ve subaylara tanık olmamıştık. Şimdi bunlara da tanık olmak varmış şanlı T.C. tarihinde!

Bu heyetler çevirmenim Suzan Avcı’yı hasta kalbiyle 2 buçuk yıl zindanda tuttular zalimce, yerel gazete ofisinden alarak. Sonunda bırakıldı ama kalp ameliyatından sağ kalkamadı 2011 ekiminde. Ben de bir hafta sonra tutuklanacaktım, “Bir resepsiyona niye katıldın?” diye.

Özgür Radyo Editörü Füsun Erdoğan’ı 8 yıl zalimce zindanda tuttular.

Şimdi hepsi “out”; peki yerlerine gelenler çok mu farklı. Fark sadece kalite: Beterin beteri! Buz gibi soğuk nezaketin yerini, doğrudan şiddet aldı.

Benim 2011 yılında tutuklanmamın asıl nedeni bu insanlar için, Ahmet Şener ve Ahmet Şık için yürüttüğüm kampanyalardı.

Bana akıllarınca ders vermek istediler.

Şimdi bana yine birileri ders vermek istiyor anlaşılan!

Kendileri ders almayı asla beceremeyenler.

2011 yılında saçma gerekçelerle tutuklanmamın nedeni, esas olarak, son bir yıl içinde yürüttüğüm kampanyalardı. Beni tutuklayan polis ve hakim ve savcıların kendileri şimdi hukuka muhtaç durumda.

80 yaşında İlhan Selçuk’a, Türkan Saylan’a zulüm yapan aynı kafa, şimdi 80 yaşındaki Hilmi Yavuz’a, Nazlı Ilıcak’a zulüm yapıyor. Şair Ender Öndeş’in üstünde tepiniyor, ameliyattan yeni çıkmış Bayram Balcı’yı darbediyor, kadın gazetecileri “rapist” söylemle ahlaksızca taciz ediyor ve propaganda basını bu tacize devam ediyor...

Ahmet Şık ve Nedim Şener için gazete ofislerini basan kafa şimdi Özgür Gündem gazetesini darmadağın ediyor…

Peki, Aslı Erdoğan’ı tutuklayan, Eren Keskin’in, Filiz Koçali’nin evini bastıran ekibin, 2011 ekibinden farkı ne?

Yoksa, bunları da birkaç yıl sonra FETÖ’cü mü ilan edeceksiniz?

Gizli hücreler ortaya çıktı mı diyeceksiniz?

Hrant Dink cinayetinden bu yana olan bütün cinayetlerden ve kıyımlardan dolayı üstünüze düşen siyasal sorumluluğu inkar mı edeceksiniz?

Ya da “Yok aslında birbirinden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız” mı diyeceksiniz?

Her katliamdan sonra, “Ezan sesleri susmayacak” deyip adeta “devam”! mesajı mı vereceksiniz?

Katliamdan sonra, yeni linç havası ile insanları Kürt mahallelerine yürümeye mi kışkırtacaksınız? Öyle ya artık elde katledecek, korkutup kaçırtacak Rum, Ermeni, Süryani de kalmadı, Kürt, Aleviler ve de solcularla yetinelim mi diyeceksiniz?

Talat Paşa gibi, daha sonra “Sultan Abdülhamit’in beceremediğini ya da tamamlayamadığını, biz becerdik” mi diyeceksiniz?

Şimdi Doğan Akhanlı’nın mektubunu paylaşmak istiyorum. Lütfen, düşene bir de biz vuralım olarak algılanmasın, kimi medya yazarlarında gözlendiği gibi.

 “Yeğenim Tolga Oral, Savcım Celal Kara” diye başlayan Akhanlı şöyle devam ediyor:

“Şimdi hafızalardan silindi ama 2010 yılı sonbaharında içine düştüğüm davanın en önemli kahramanlarından biri CELAL KARA adlı savcıydı. Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemesinde, 8 Aralık 2010 tarihinde aleyhime açılmış dava, akşamın geç saatlerine kadar sürdü. Bütün tanıklar dinlendi. Tek tek bütün belgeler okunup değerlendirildi. Avukatlarım, Savcı CELAL KARA’nın iddianamesindeki bütün suçlamaları tek tek ezip tahliyemi sağladılar. Bütün dünyanın gözü önünde. Mahkemeye katılan yüzlerce kişinin, tanıkların, uluslararası delegasyonun yirmi bir üyesinin, uluslararası ve yerel televizyon kanallarının, günlük gazete ve haber dergilerinin, Almanya Başkonsolos temsilcilerinin gözleri önünde kepaze durumuna düşen CELAL KARA, intikamını beraatime Yargıtay nezdinde bir satırlık itirazla aldı. “Bütün delillerin sanığın lehine olması, onun suçsuz olduğunun ifadesi olamaz” şeklindeki itirazı Yargıtay 9. Dairesi tarafından ciddiye alındı. Beraatim kaldırıldı. Yeniden tutuklama kararı çıkarıldı. vs... vs...

Şimdi bu CELAL KARA ve Yargıtayın hukukla alakasız yargıçlarının çoğu, FETÖ’cü oldukları iddiasıyla tutuklandı ya da işlerinden edildiler. CELAL KARA’nın, Almanya’ya kaçtığı gazeteler tarafından yazıldı ama piyasada yok.

Onunla bir biçimde bağlantı kurmak (ikimizde sürgün ya!..) yüzlerce insanı ömür boyu hapse gönderdiği dönemle ve şimdi içinde bulunduğu durum arasında nasıl bir ilişki keşfettiğini sormak, bir yandan da ASLI ERDOĞAN’a “geçmiş olsun” mesajını yazmak isterken, yeğenim TOLGA ORAL’ın da tutuklandığını öğrendim.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Mezunu tek idari hakim olan Tolga Oral’ın dik başlı bir demokrat olduğunu, sadece annesi, babası, ailesi, köylüleri değil, onu tanıyan herkes bilir. Onu tanıyan herkes, yargıç olabilmek için, şimdi düşmanınız olup da, o zamanlar yol arkadaşlarınız ve pisliklerinizin ortağı olanlarla uzlaşmadığı için dört yıl yazılı sınav notlarının yüksekliğine rağmen sözlü sınavlarda geçemediğini bilir.

Sizler, darbeci yol arkadaşlarınız gibi davranıyor, size boyun eğmeyeceğinizi düşündüğünüz herkesin hayatını karartmaya çalışıyorsunuz. Boşuna uğraşmayın! Hakim Tolga Oral’ın, FETÖ’cü olduğuna hiç kimseyi inandıramazsınız.” Doğan Akhanlı…

Bir okur soruyor… Peki bu ekiplerin geçmişte verdiği binlerce haksız karar ne olacak?

Masumlar hakkındaki hükümler devam ederken, çoğu mafya mensubu siyasi olmayan mahkumlar serbest bırakılıyor. Katliam çağrısı yapan mafya reisleri tarafından devşirilmek için mi? İnsan ister istemez 15 yılında, Talat’ın hapisten serbest bıraktığı mahpusları hatırlıyor.

*”İtham ediyorum”: Emile Zola’nın Dreyfus Davası sırasında Fransız devletine ve adaletine yönelttiği karşı iddianamesi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa