Doğa, insan ve kapitalizm
Fotoğraf: Envato
Bu hafta, iklimsel değişim, insan ve ekosisteme dair üç önemli bilimsel araştırma bilimsel dergilerde ve web sitelerinde yayımlandı. Bu araştırmalardan birincisi Avustralya’daki James Cook Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütüldü. 23 Ağustos 2016 tarihinde Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırma (1) insanın ekolojik ayak izlerinin güncel bir haritasını ortaya çıkardı. Araştırma, dünya üzerinde türlerin biyoçeşitliliği bakımından en zengin bölgelerin yüzde 97’lik bir bölümünün insanlar tarafından ciddi bir biçimde değişime uğratıldığını gösterdi. Bu çalışma için ilk veriler 1993 yılında toplanmaya başlandı. Analiz edilen son verilerse 2009 yılından. Çeşitli geziler ve uzaktan algılama yöntemleriyle toplanan veriler incelendi ve insanın ekolojik ayak izi haritası ortaya çıkarıldı. Araştırmanın sonuçları dünya üzerindeki biyoçeşitlilik açısından hiç de iyi değil. 1993’ten 2009’a bu ayak izi yüzde 9 oranında artmış. Araştırmacılar bu artışın insan nüfus artışı ile aynı hızda olmadığını söyleyip bununla kısmi bir teselli bulsa da durumun vahameti ortada (2)(3). Tür biyoçeşitliliği bakımından en zengin yerler arasında bulunan tropik yağmur ormanları özellikle bu durumdan muzdarip. Araştırma aynı zamanda endüstrisi gelişkin ülkelerin ve rüşvetin aza indirgendiği ülkelerin insan ayak izi artış hızını düşürme bakımından daha yoksul ülkelere göre daha başarılı olduğunu ancak zengin ülkelerdeki kişi başına düşen ayak izinin çok daha fazla olduğuna dikkat çekti.
İkinci araştırmaysa Climatic Change dergisinde 25 Ağustos 2016 tarihinde yayımlandı3. ABD’deki biyoyakıt üretimi ve kullanımının karbon dengesine etkilerini konu alan araştırma genel bir ön kabule meydan okuması bakımından önemli. Araştırma biyoyakıtların aslında o kadar da çevreci olmadığını hesaplamalarla gösterdi. Bugüne kadar genel kabul ethanol ve biyodizel gibi biyoyakıtların karbon salınımı bakımından nötral olduğu yönündeydi. Bitkiler büyürken CO2 alır ve bunu fotosentez yoluyla besin ve oksijene dönüştürür. Genel kabul bu bitkilerden elde edilen biyoyakıtlar yandığında açığa çıkan CO2 gazının bitkinin özümleme yaparken çevresinden bağladığı CO2 miktarlarına eşit olduğu ve karbon dengesi bakımında biyoyakıtların nötral olduğu yönündeydi. Ancak bu ön kabule DeCicco ve ekibinin çalışmaları ile meydan okundu. ABD Tarım Bakanlığının biyoyakıt üretimindeki artışın en yüksek olduğu dönemdeki tahıl üretim verilerine dayanan hesaplamalar, bitkilerin aldığı CO2 miktarlarının biyoyakıtlardan açığa çıkan CO2 gazının yalnızca yüzde 37’lik kısmını karşıladığını yani biyoyakıtların yanması ile doğaya salınan CO2’nin bitkinin bağladığından daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. ABD’de daha çevreci olduğu ve CO2 salınımı daha az olduğu için biyoyakıt kullanımını yaygınlaştırmak üzere teşvik yapılıyor (4). Benzer bir teşvik süreci yanılmıyorsam Türkiye’de de işliyor. Üçüncü araştırmaysa bilimsel bir makale formatında değil ama Science dergisinin 25 Ağustos 2016 tarihli sayısında haber olarak yayımlandı (5). Richard Heede’nin çalışmalarına dayanan habere göre iklimsel değişimden 90 büyük şirket sorumlu. Richard Heede, yalnız çalışan bir coğrafyacı. Heede büyük bir veritabanı oluşturdu. Heede bu veritabanına sanayi devriminden bugüne var olan her büyük fosil yakıt şirketini, onların yıllık üretimlerini ve bunların karbon salınımına dönüştürülmüş verilerini ekledi. Buna göre, antropojenik yani insan kaynaklı karbon salınımının üçte ikisi yalnızca 90 şirket ve devletçe yönetilen sanayi kuruluşlarınca yapılıyor. Bunların içinden en tepedeki sekiz tanesi (Saudi Aramco, Chevron, ExxonMobil, BP, Gazprom, Royal Dutch Shell, National Iranian Oil Company, Petroleos Mexicanos) ise sanayi devriminden bugüne fosil yakıt ve çimento üretiminden kaynaklı dünya karbon salınımının yüzde 20’sinden sorumlu. Üç çalışma da insan kaynaklı (kapitalizm kaynaklı) hasarı hesaplamalı olarak göstermesi ve dünya kaynaklarının pervasızca tüketilmesinde büyük şirketlerin ve hükümetlerin sorumluluğunu açığa çıkarması bakımından oldukça önemli.
(1) Venteret al. , Sixteen years of change in the global terrestrial human footprint and implications for biodiversity conservation. Nature Communications, 2016; 7: 12558 DOI: 10.1038/ncomms12558
(2) James Cook University. “New map shows alarming growth of the human footprint.” ScienceDaily. ScienceDaily, 24 August 2016. <www.sciencedaily.com/releases/2016/08/160824212227.htm>.
(3) John M. DeCicco, Danielle Yuqiao Liu, Joonghyeok Heo, Rashmi Krishnan, Angelika Kurthen, Louise Wang. Carbon balance effects of U.S. biofuel production and use. Climatic Change, 2016; DOI: 10.1007/s10584-016-1764-4
(4) University of Michigan. “Biofuels increase, rather than decrease, heat-trapping carbon dioxide emissions.” ScienceDaily. ScienceDaily, 25 August 2016. <www.sciencedaily.com/releases/2016/08/160825084633.htm>.
(5) http://www.sciencemag.org/news/2016/08/just-90-companies-are-blame-most-climate-change-carbon-accountant-says
- Deprem ve salgın hastalıklar 12 Şubat 2023 04:55
- Modern tarım uygulamaları ve yabani otların evrimi 11 Aralık 2022 01:40
- Evcil retroviral elemanlar retrovirüslere karşı 06 Kasım 2022 04:58
- Proto-hücrelerden sentetik amipsi hücrelere 25 Eylül 2022 04:20
- İnsanlığın sivrisinek ile dansı 04 Eylül 2022 03:23
- Hapşıran süngerler 14 Ağustos 2022 02:08
- Tüp bebek başarısızlığının arkasında yatan sebep, erken dönem DNA çoğalması hataları olabilir mi? 24 Temmuz 2022 04:08
- Yer değiştiren genetik elemanlar ve ahtapotun bilişsel yeteneklerinin evrimi 10 Temmuz 2022 03:58
- Evrimsel ilişkiler kara ölümün kaynağının Orta Asya olduğunu ortaya çıkardı 19 Haziran 2022 04:49
- HIV ilacı ile orta yaş hafıza kayıpları engellenebilecek mi? 29 Mayıs 2022 04:15
- Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve mikrobiyom 08 Mayıs 2022 01:18
- Antik enzimlerin yeni çağı 24 Nisan 2022 00:07