10 soruda dev projeler tartışması: Hayır mı, hançer mi?-3
Fotoğraf: Envato
Avrupa’nın en büyüğü...
Dünyada öncü...
Batılılar bizi kıskanıyor...
Türkler daha neler yapacak!
Benzeri laflarla, 3. köprü, 3. havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu gibi projeler hayata geçiriliyor.
Söz konusu projeler ekonominin ve Türkiye’nin geleceğinin parlaklılığının göstergesi olarak takdim ediliyor. Ve sorgulanmasına izin verilmiyor.
Sorgulayanlar ise Türkiye’nin gelişmesini istemeyen ‘iç ve dış güçlerin’ piyonu olarak damgalanıyor.
Oysa sorgulandıkça karşımıza, gerek ekonomik yükü gerekse çevresel etkileri bakımından eleştirilecek pek çok nokta çıkıyor.
Karşılaştığımız o noktalardan bazıları projelere karşı çıkmak için yeter nitelikte. Bunları görmezden gelip projeleri savunanların tezleriyle iki gündür 7 soru etrafında yaptığımız tartışmayı bugün yeni sorularla sürdürüyoruz.
SORU 8: TÜRKİYE GELECEĞE YATIRIM MI YAPIYOR?
Projeleri, Türkiye’nin, yaşadığı birçok soruna rağmen, ‘Geleceğe yaptığı yatırım’ olarak
tanımlayanlar var.
İddiaları şu: “Projeler büyük ve güçlü bir ülkenin altyapısını bugünden hazırlıyor”.
Bu platformda bulunanlardan işi en ileriye taşıyan Serdar Turgut olmuş.
Turgut, Habertürk’teki köşesinde,
‘Geç kapitalizm’ analizlerinden alıntılarla...
Troçkist akademisyenlerden aktarımlarla...
Marx’a göndermelerle...
Tezine bilimsel bir yaklaşım getirmiş!
Hatırlattığı tezlerden biri şu: Kapitalizm üretim biçimi, bir büyüme, daha sonra küçülme ve durgunluk evrelerinden geçerek yaşar. Sermaye yapısının yenilenmesine muhtaçtır. Bu olmazsa kapitalist üretim biçiminin sonunun gelmesi ihtimali vardır.
‘Yapısını değiştirmek’ kavramı öyle masum bir kavram değil.
Evet kapitalizm sermaye birikimini sürdürmeden yaşayamaz. Tıkanıklığını aşmak, sermaye birikimini devam ettirebilmek için sömürüyü katmerleştirmenin yeni formüller bulmanın dışında da adımlar atmalıdır.
Örneğin doğayı hızla ve acımasızca birikimin parçası (Siz onu talan etmek diye okuyun) haline getirir.
Olmadı savaşları devreye sokar.
“Sermaye yapısını değiştirmek” uzun uzun tartışılacak bir konu lakin direkt olumluluk atfedilebilecek bir konu değil!
Köprüler, yollar, hava alanları gibi yatırımlar kapitalist üretim biçiminin kendisini yeniden üretmesi için olanak sağlar.
Doğrudur.
Buradan hareketle diyor ki Turgut...
“Bugün başta Amerika olmak üzere geç kapitalizmin örneklerine bakın, hepsinde büyük altyapı sorunları vardır. Kapitalist üretim yarışında arkadan gelmekte olan Türkiye ise arkadan gelmesine rağmen sağlam gelme yolunu seçmiş görünmektedir”.
Turgut’a göre...
Türkiye kısa sürede bir patlama yapmak ve ekonomisini güçlendirmek için altyapı yatırımlarını şimdiden sağlam tutarak geleceğe hazırlanıyor. Ülkeyi bu sürece sokan Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuna desteğimizi bu konularda yürekten vermeliyiz.”
BİZ DE EMPERYALİZMİ HATIRLATALIM
Geç kapitalistleşmeden bahseden Turgut’a biz de (Kendisinin de çok iyi bildiğini düşündüğüm) bazı hatırlatmalarda bulunalım.
Marx kapitalizmin geliştirici ve devrimci bir özünden bahseder.
Kapitalizm önce, ülke içindeki kapitalizm öncesi üretim ilişkilerinin kalıntılarını yok eder (devrimci öz), bağımsız zanaatkar ve küçük üretici köylülük gibi kesimleri yıkar. Kapitalist ilişkileri geliştirir.
Kapitalizm geliştikçe kronik pazar sorununun çözümü için dış pazarlara yönelir. İşte bu noktada emperyalizm ekonomik bir zorunluluk olarak devreye girer.
Kapitalizm emperyalist karakteriyle uzandığı yerde de ‘geliştirici’dir.
Kendi sermaye birikimini sağlamak üzere gittiği yerleri de düne göre ilerletir. Gittiği bölge dünya ekonomisine (Emperyalizme diye okuyunuz) yatırım, ihracat, ucuz iş gücü, tüketim kapasitesi olarak eklensin diye... ABD hegemonyasına ve kapitalizme (Erkenden yol almış olanına) entegre edilsin diye.
Dünya Bankası aracılığıyla, altyapı için verilen onca hibe, kredi niye? Her halde geri ülkeler kalkınsın diye değil!
Kestirmeden ‘altyapı’ övgüsü yersiz.
Türkiye’deki tablo şu bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında 150 milyar dolar birikmiş. Dolar cinsinden borçlu şirketler sıralamasında Türkiyeli şirketler ilk dörde girmiş.
Paralar inşaata, ithalata akmış. Ağrılı hastanın her geçen gün artan morfin bağımlılığı gibi dövize ve inşaata bağımlılık arttıkça artmış.
Bu tabloyu derinleştiren projeler yapılıyor.
Ortada, sermaye, ticaret, üretim ilişkileri bakımından Türkiye’nin “bağımlı kapitalist” ülke olmasını derinleştiren bir betonlaşma varken... Çıkıp, ağır tezlerle “Bu vizyonunun peşine takılalım” demek gerçekliği çarpıtmaktan başka anlam taşımaz zannımca.
SORU 9: BU PROJELERİ NASIL TANIMLAMALIYIZ?
İSTANBUL’u diğer ülkelerin ‘modern’ ve büyük kentlerden ayıran temel eksiklik ne diye sorsak... Cevaplardan biri de şu olurdu: Raylı sistemin, günlük insan trafiğine yaptığı düşük katkı.
Hal böyleyken ülke ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kaynaklarının nasıl da, taşa toprağa aktarılarak, heba edildiğini daha önceki yazılarda vurguladık.
Hem büyük projelerle...
Hem de İstanbul’da yeni yerleşim birimleri kurmayı hedefleyerek...
İstanbul’un nefes alıp verdiği yerlerin talanı yasallaştırılıyor.
Zararı ve de büyük maliyeti göze alarak havalimanı yapma işine girişen şirketlerin başka bir hesabı da olduğu açık. Aslında anlatılan ekonomik gerekçelerin hepsi masal.
3. havalimanı, 3. köprü, Kanal İstanbul ve Kuzey Marmara Otoyolu...
Hepsi, İstanbul’un kuzeyinde inşaat sektörü için bir cazibe merkezi yaratan rant paketi.
Doğayı tahrip eden bu rant anlayışı aynı zamanda rantın beslenebilmesi adına emeğe daha ağır sömürü dayatılması sonucunu doğuruyor.
SORU 10: BİR OLABİLİR MİYİZ?
KAPİTALİST üretimin yarattığı ‘iklim krizi’nin, ‘küresel ısınma’nın tartışıldığı bir dönemde Türkiye’nin dev projelerini bir de bu yönden değerlendirirsek eleştiriler katlanır.
Eleştirilecek yönlerden biri de şu propaganda: “Ruhunu ve bedenini Pensilvanya’ya esir etmiş küçük bir kesim dışında biriz artık.”.
Bu propaganda en ufak eleştiriyi, aykırı sesi birliği bozmakla mahkum edip boğuyor. Oysa, iktidar işine gelmeyince birliği hiç de önemsemediğini 3. köprüde gördük. Alevi vatandaşlar nezdinde incitici bir tercih olan Yavuz Selim adı değiştirilmedi. Üstelik, büyük bir uzlaşı sergileyen meclisteki ana muhalefet partisi liderinin teklifine rağmen!
Doğanın katline göz yummayacak yaşam savunucuları...
Emeği köleleştiren rant ekonomisine itirazı olanlar...
Kaynakların sorunları çözecek şekilde kullanılmasını savunanlar...
Listeyi uzatmak mümkün ama bu kadarıyla yetinip söyleyelim: Saydıklarımızın dev projelerin arkasına dizilmesi, bu projelerin savunucularıyla bir olması imkansız!
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55