01 Eylül 2016 01:00

Savaşa karşı barış kültürü ve şiir -1

Savaşa karşı barış kültürü ve şiir -1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün 1 Eylül. Dünya Barış Günü.
Şiirle barış gelir mi? Gelmez elbette ama çağlarca barış için dişleriyle tırnaklarıyla yazmış şairler. Şu kana katrana kesmiş yeryüzü azıcık güle gülistana dönsün diye...
1 Eylül 1939’da Hitler’in pilotlarının Varşova’yı vurmasıyla başlayıp Bulgaristan sınırlarına sıçrayan yangının, suyun bu yakasını da kavuracağını gören Türkiyeli şairlerin de savaşa karşı duruşları yeryüzü şairleriyle aynı direnci gösteriyordu. Özellikle 40 Kuşağı Toplumcuları, savaşa karşı “insanlık ülküsü”nü yüceltirken şairlerimizin hemen hemen hepsi, savaşın insanlık üzerindeki onmaz acılarını, savaşan insanın bitmez tükenmez sıkıntılarını şiirlerine taşıdılar. Belki dünya şiiri, ilk kez tüm şairleriyle bir insanlık dramına tanıklık ettiğinin bilinciyle eşitliği, barışı ve özgürlüğü savundu.  
Yeryüzünün büyük oğulları Şilili Neruda, Yunanlı Ritsos, İspanyol Lorca ve Fransız Aragon, Eluard, Rene Char sıradağlar gibi birbirlerine bağlanarak savaşa karşı öfkelerini, özgürlük tutkularını haykırdılar
Bizim şiirimizde de bu öfkeyi ve özgürlük tutkusunu, barış inancını göstermesi yönünden; Polonyalı Çocuklar-Oktay Rifat, Fransa İçin Şiir- (1940) Asaf Halet Çelebi, Harb İçinde- Cahit Külebi, 1940-Salah Birsel, Hürriyete Övgü- Necati Cumalı, Bağımsızlık Marşı- Hasan İzzettin Dinamo, İlk Adım- Enver Gökçe, Bir İnsan, Tebliğ- A. Kadir, Hissen Yok Bu Akşamda Senin-Arif Damar, Hürriyet İçin- Mehmed Kemal, Şafak Vakti Dünyadan-Attila İlhan, Ajans Dinlerken-Cahit Sıtkı Tarancı, Tereyağ-Orhan Veli, Rüzgârlarım Konuşuyor-Cahit Irgat, Sulha Selam-Fethi Giray, Hayır Affetmiyorum Sevgilim-Ömer Faruk Toprak ve Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları şiirleri önemlidir. Bu duyarlığı daha iyi anlamak için bu şiirlerden birkaçını görmek gerekir:
“Seni bir gün
Çekip aldılar topraktan,
Benzedin köksüz bir ağaca.
Önce öğrettiler sana uygun adımı,
Sonra büyük şehirlerini gösterdiler Avrupa’nın.
En muazzam saraylar karşısında bile sen
Evini unutmadın.
Varşova’da kaputun kaldı,
Dunkerk’te arka çantan
Düştü bütün fotoğrafların Sivastopol’da
Bir şafak vakti Paris’te bıraktın zavallı yüreğini,
Kurşuna dizilenler arasında.
Lanet okusunlar sana bırak,
İyi bir asker olamadın diye.
Ölmesini bildin ya sen arkadaş kurşunuyla,
İki çürük patatesi
Ekmek torbanda unutarak.” diyor A.Kadir “Bir İnsan” şiirinde.
 “1940” şiirinde Salah Birsel de şöyle sesleniyor:
“ Bir de yaşasam derdim
Ellerimi ayaklarımı bırakarak
Vakit akşamdı
Hava da sıcak
İlkin şöyle bir doğruldum
Dağa ovaya karşı
Cesedimi gülerken bulmuş
Sonradan bir onbaşı
Ölümümle yok ettim
Göğü ve yeri
Ben kahraman şehit
Ben emir eri.”
Onlar için “sulh, bir hatıra olmuştu” ve savaş, yeryüzünü insandan günden güne uzaklaştırıyordu. Cahit Külebi de savaşın acımasızlığını şu dizelerle veriyordu: “...Yirminci yüzyılın insanları / asıp kestiler / kesip biçtiler / Tepeler gibi ölü yığıp / deryalar gibi kan içtiler / Çocukları ağlattılar / kadınların ırzına geçtiler.”
Savaşa girmese de sıkıntılarını karneyle vesikayla, karartmayla, savaş ekonomisinin yarattığı karaborsayla, türedi savaş zenginleriyle ve cadı avıyla yaşayan Türkiye halkı ve aydını, onuruyla direnmişti. Bu süreçte, özgürlüklerin savunulması, insana ilişkin umudun yeşertilmesi ve barış kültürünün yerleştirilmesi özellikle şairlerin kalemlerini daha da bilemişti.
Şiir, yeni insanın ancak evrensel bir bilinçle yaratılabileceğinin ayrımındadır artık. Çünkü çağlar boyunca savaş da  şairin savaşa bakışı da farklılaşmıştır. Yeryüzünde savaş yine olacaktır. Ancak şiir, savaşa karşı insanlığa taşıyacağı bu yeni bilinçle onun aydınlanmasındaki işlevini sürdürmekten geri durmayacaktır. “Hangi barış?” sorusu, günün birinde anlamsızlaşana değin.
Bugünün Türkiyeli şairi, bunun için daha çok barış şiiri yazmalıdır, hele ülkesi Ortadoğu’da yine bir bataklığa girmişken...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa