Aslı Erdoğan ve barışın anneleri...
Fotoğraf: Envato
Tarihimiz anneler ve çocuklarının hikayeleriyle doludur. Kimi zaman anneler çocuklarını, kimi zaman da çocuklar annelerini bizlere tanıtır ve analarla çocukları zihnimizde özdeşleşirler. Hangimiz Metin Göktepe’yi Fadime Ana’dan, Didar Şensoy’u 12 Eylül faşizminde insan hakları savunuculuğunda devrimci gençlerin anası olmasından, Hasan Ocak’ı Emine Ocak’tan ayrı düşünebiliyoruz? Son örnek olarak da Aslı Erdoğan’ı annesi Mine Aydoslu ile birlikte hatırlayacak olduğumuzdur.
28 Ağustos günü toplandık gittik Aslı’nın annesinin evine. Mevzu Mine Aydoslu’nun kızı Aslı için söyledikleriydi. “Kızımla övünüyorum, o her zaman mağdurların yanında yer almak istedi.” O gün Aslı’nın yakın arkadaşı Dr. Ayşegül Tözeren, PEN’i temsilen Tarık Günersel, Sanat Eleştirmeni Beral Madra, Zekiye Kürkçüoğlu, Gazeteci Nazım Alpman, Gazeteci Seyhan Avşar, telefonla Türkiye PEN Başkanı Zeynep Oral ve ben katıldık. Sonra zil çaldı site sakini komşular kapıdan uğrayarak Aslı’ya verilmek üzere çeşitli ihtiyaç maddeleri ve hediyeler getirdiler. Zeynep Oral da PEN adına Tarık Günersel ile üç gül yollamıştı. Birincisi direnişe, ikincisi dayanışmaya ve üçüncüsü gelecek güzel günlere adanmış...
Farkındayım fazla uzadı. En iyisi Açık Mektubu paylaşayım.
AÇIK MEKTUP
İktidarı ve muhalefetiyle,TBMM:
Belli aralıklarla çıkar gruplarının kanlı kansız değişimi için tekrarlanan darbelerin içeriden ve dışarıdan siyaset olarak dayatılmasına alıştırılan ülkemizde, sanat ve bilim artık sizlerin hapishane ve mahkemelerinizi kale almadığını duyururken; muhatabımızın “Kızımla övünüyorum, o her zaman mağdurların yanında yer almak istedi” diyen bir anne olduğunu sevinçle bildirir; Yazar Aslı Erdoğan’ın annesi Mine Aydoslu, evet!
Çocuklarıyla övünç tanımı, tecrit katliamlarıyla hâlâ hapishanelerde unutturmaya çalıştığınız devrimci gençlerimizin; yoksul, emekçi analarına aittir ve o günden bu güne de sürüp gelmekte… Aslı Erdoğan’ın annesinin seslenişinde ise meclisteki yarı boş koltuklarınızda oturup kalkarken sizleri uzun uzun düşündürmesi gereken bir farklılık var; mağdurların yanında durmak isteyen çocuk kolej mezunudur, Boğaziçi Üniversitesinde Bilgisayar mühendisliği okumuş, Avrupa, Amerika görmüş, yazarlığının yanı sıra, yüksek lisanlı bir fizikçidir; yanında yöresinde yer almak istedikleri gibi, yokluk yoksulluk çekmemiştir hiç. Dikkat; Aydoslu anne, böylesi durumlarda sizler gibi, ne istedin de vermedik, ya da neyin eksikti demiyor, mağdurun, hakkı yenenin yanında durmanın bir övünç kaynağı olduğunu işaret ettikten sonra, üstelik “Kızımın yalnız olmadığını anladım” diyerek, kaygılarıyla birlikte, çocuğuna hasretini, bir ölçüde dindirmeye çalışıyor...
... Ayrıca dışarıdakiler, Yazar Aslı Erdoğan’ın sağlığı konusunda endişe duyarken, artık duymaktan vazgeçtiler, çünkü; dışarıdayken bunca çözümsüzlüğün hasta ettiği meslektaşlarının hapishane deneyiminden sağlığına kavuşmuş olarak çıkacağı kesin: çünkü mağdurların yaşadıklarına ortak olmak, onların yanında durma çabasından çok daha şifa vericidir. Sizler caydırıcı olacağını düşünüyorsanız , yine yanıldınız işte, devam!
İmza: Bilim ve Sanat
Bu vesile ile 1 Eylül BARIŞ Günü’nün içeriğinin hayata geçirildiği günlerin özlemini yinelemek isterim. Yine 1 Eylül günü 29 yıl önce Barış gününde aramızdan ayrılan Didar Şensoy’u anarak... “Yugoslavya’da öğretmenlik yapan ve Türkiye’ye döndükten sonra ev kadını olarak yaşamını sürdüren ancak kardeşinin tutuklanmasından sonra kendisini cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve insan hakları mücadelesine adayan Didar Şensoy insan hakları derneğinin kurucularındandır. 12 eylül darbesinin demokratik hakları ortadan kaldırması ve cezaevlerinde insanlık dışı uygulamaların artması üzerine 1 eylül 1987’de dünya barış gününde meclise dilekçe vermek üzere tutuklu yakınlarıyla birlikte Tbmm’nin önüne gelen Didar Şensoy, polisin şiddet kullanması sonucu fenalaşarak olay yerinde yaşamını yitirmişti.”
kaynak: sendika.org
- AFAD ve 13 kare fotoğraf ve sanat festivali 11 Aralık 2024 12:35
- Ekim Devrimi'nin 107. yılında fotoğraf 16 Ekim 2024 04:10
- Kültür yolları nereye çıkar? 09 Ekim 2024 04:20
- Yurttaş meclisleri 04 Eylül 2024 04:15
- 19 Ağustos 1839 21 Ağustos 2024 04:31
- Özgürlük ve sanat 14 Ağustos 2024 04:20
- Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi 31 Temmuz 2024 04:15
- Dayanışmaya çağrı 10 Temmuz 2024 04:29
- Tez büyür çocuklar mahkeme kapılarında 03 Temmuz 2024 04:15
- Fotoğraf endüstrisi gelişiyor, ya insanlık? 26 Haziran 2024 04:36
- Evrensel’in 29. yaş günü vesilesiyle… 19 Haziran 2024 04:15
- Bellek, hatırlama ve unutturmama… 22 Mayıs 2024 04:20