'Buzdolabı paketi'ndeki çözüm
Başbakan Binali Yıldırım’ın geçtiğimiz hafta sonu ‘Doğu-Güneydoğu Yatırım ve Destek Paketi’ni açıklamasının ardından iktidar borazanı medyadan kendilerinin bile inanmadıkları yalanlar pompalanmaya devam ediyor. Bu paketle “Doğu ve düneydoğu cazibe merkezi haline gelecek ve dağa çıkışlar sıfırlanacak”mış! ‘Ekonomik geri kalmışlık’ söylemi, Kürt sorununda inkarın en eski biçimlerinden biri. Zamanında Demirel ve Özal, bu ekonomik geri kalmışlığı çözeceği vaadiyle gündeme getirilen GAP’ı “gaptırmamak” için az kavga etmemişlerdi. Bir de Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde 3 milyon 800 bin kişiye iş bulma vaadi ile açıkladığı ‘GAP Eylem Planı’ vardı. Ama bütün bu vaatler “gök kubbede bir hoş sada” olmanın ötesine geçmediler.
Peki, “Çözüm mözüm yok” diyen Başbakan Yıldırım, neden Diyarbakır’a gidip yeni bir yatırım paketi açıkladı?
Çünkü Yıldırım “çözüm yok” derken aslında “Kürt hareketiyle görüşme/müzakere yok” demek istiyordu ki bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yıldırım’dan önceki Başbakan Davutoğlu, daha önce defalarca “çözüm süreci”nin buzdolabına kaldırıldığını söylemişlerdi. İşte bu nedenle Yıldırım’ın açıkladığı pakete ‘buzdolabı paketi’ demek mümkün. Başka bir deyişle iktidarın muhatapsız/müzakeresiz “çözüm”ünün paketi!
Bu “çözüm”ün bugünden görünür olan belli başlı yönlerini özetlemek gerekirse:
Birinci olarak; iktidar, medyadan yapılan propagandaya rağmen bu paketin halkın büyük kesiminin beklentilerini karşılayacak bir paket olmadığını çok iyi bilmektedir. Üstelik Kürt halkının ekonomik vaatlerle siyasi (ulusal hak eşitliğine dair) taleplerinden vazgeçeceği beklentisinin karşılığı olmadığını görmek için son 30 yılın ‘paketler mezarlığı’na dönüp bakmak yeter.
Öyleyse iktidarın bu paketten beklentisi nedir?
Beklenti şudur: İktidar, en rahat kazanabileceği, kendisiyle iş birliğine en yakın kesimi oluşturan sermaye çevreleri ile ilişkilerini yenilemek ve bu temelde Kürt sermaye çevreleri içindeki dayanaklarını sağlamlaştırmak istemektedir.
Bu paketle birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer önemli nokta şudur: Bugüne kadar Diyarbakır’a gelip paket açıklayan bütün başbakanlar, arada Kürt sorununa dair halkın duygularını okşayacak bir iki söz söylemekten geri durmadılar. Oysa Yıldırım, bu paket eşliğinde Kürt hareketinin bütün bileşenlerine açıktan savaş ilan etmiştir. Başbakan, operasyonların bütün şiddetiyle sonuna kadar devam edeceğini, belediyelere kayyım atanacağını ve dahası 14 bin eğitimci başta olmak üzere kamuda “terörle bağlantılı” olarak gördükleri herkesi tasfiye edeceklerini söylemektedir.
Yani iktidarın “çözüm”ünün bir tarafında Kürt sermayesinin desteklenip güçlendirilmesi, öbür tarafında ise darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL koşullarını kullanarak Kürt hareketini ve bağlantılı olarak gördükleri bütün emek ve demokrasi güçlerini baskı altına alıp tasfiye etmek yer almaktadır.
Sadece bu da değil. Başbakan söz konusu paketi açıklarken “Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devletine izin vermeyeceklerini” de söylemekte; böylece bu “çözüm”ün üçüncü ayağını da ortaya koymaktadır.
Bilindiği gibi Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt koridoru oluşmasını (Rojava kantonlarının birleşmesini) engellemek için önce Cerablus’a ve sonra el Rai’ye (Çobanbey) ÖSO çeteleri ile birlikte müdahale etti. Uzatmadan söylemek gerekirse; bölge her gün dengeleri değiştirecek yeni gelişmelere gebe olmakla birlikte bu müdahaleyi kısmi bir sessizlikle geçiştiren emperyalistler ve bölgesel güçler (ABD, Rusya, İran ve Suriye rejimi) Türkiye’yi sahaya çekerek Suriye’de üzerinde kendilerinin anlaşacakları bir “çözüm”den kaçamaz hale getirmek istiyorlar.
Sonuç olarak, Suriye-Rojava ve ülke içindeki Kürt sorunu iç içe geçtiği için zamanının daraldığını gören iktidar, bu nedenle bir an önce Kürt coğrafyasındaki dayanaklarını güçlendirmeye ve Kürt hareketini etkisizleştirerek sorunun çözümünde inisiyatifi eline almaya çalışıyor.
Ancak sorunu ‘buzdolabı paketi’ ile çözmek isteyenlerin unuttuğu bir şey var: Kürtlerin dünle karşılaştırılmayacak bir güç ve pozisyon kazandığı koşullarda bölge, bu paketi de hızla çözecek kadar sıcak bir mücadele sürecinden geçiyor.
Evrensel'i Takip Et