12 Eylül 2016 00:52

OHAL hani halka karşı ilan edilmemişti?

OHAL hani halka karşı ilan edilmemişti?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sormasak olmayacak. Önce Danışman Kalın Bey’e soralım: “Fırat Kalkanı Harekatı’nın amacı Suriye’nin toprak bütünlüğü” demişsiniz. Ancak nedeni nasıl açıklanırsa açıklansın, ama “IŞİD’ın süpürülmesi” ama başka bir şey, AKP Türkiyesi, Suriye topraklarına, üstelik ondan izinsiz girerek, komşu ülkenin toprak bütünlüğünü bizzat kendisi ihlal etmiyor mu? “Amaç Suriye’nin toprak bütünlüğü” ise, bu toprakların bir bölümünde silah gücüyle harekat düzenleyip kendi sözünü üstün kılan Türkiye’nin orada ne işi var? Zaten “bütünlük”ün parçalanmış olduğu bugün değil, yarın için mi “toprak bütünlüğü” amaçlanıyor?

Lakin özellikle dış politikada “yarın” yok “bugün” vardır!

*

Paldır küldür başka bir ülkenin topraklarına girmek de OHAL koşullarının ürünü; ancak asıl konumuz, “halka değil devlete karşı ilan edildiği” ileri sürülmüş OHAL’in düpedüz halka karşı çalıştığı.

Sorun neydi? Bir dizi sadece “kumpas”tan ibaret olduğu iddia edilen melanatin ardından, 15 Temmuz’da, sair gayrımemnunları da peşinden sürükleyerek darbe girişiminde bulunmuş“FETÖ” denen devlet kademelerinde örgütlenmiş Cemaat’in devlet içindeki mevzilerinden temizlenmesi değil miydi? İddia buydu! Haşa “halka karşı değil”di, ama “FETÖ”nün temizlenmesi için “devlete karşı”ydı? Yani; iktidar paylaşımına yönelik egemenler arası çatışmada darbeyi püskürtenler darbe girişiminde bulunanların “hesabını görecek”, halka dokunmayacaktı!

OHAL, gerçi burjuva “devlet”in olağandışı koşullarda şeklini alacağı bir “anayasal kurumu”ydu. Devlet denilen şey de, hatta zamanında AKP’lilerin de “birey devlet için mi, devle birey için mi” darb-ı meselinde sözünü ettikleri gibi bireye ya da gerçeği halka karşı kullanılırdı. “Sopa”ydı özetle. Egemen olanlar egemen olmayıp yönetilenlerin kafasına vururlardı. Devlet böyleyken, onun olağan olmayan, yani zor ve sertlik isteyen koşullar ileri sürülerek, kimseye –parlamentoya bile– sormadan dar bir grup –ve özel hallerde tek bir kişi– tarafından yönetilmesi biçiminin “halka karşı olmayacağı” söylenmiş... MHP tartışmasız, “demokrasi” diyen CHP de eleştirerek “eh!” demiş, C.Bşk ve Bş.Bk. ile görüşmeler yoluyla “birlik ve beraberlik” içinde “amacı”na uygun işletilmesine çalışılmıştı.

Ancak “amaç”a dair rivayet muhtelifti! “Yenikapı ruhu” “devlete karşı” derken “ne darbe ne dikta” diyenler “hayır, OHAL halka karşıdır” diyorlardı. Şimdi rivayet farklılığı, egemenlerle egemenlik altında olup OHAL’in sorgu-sual tanımayan şiddetini başlangıçta ucundan kıyısından giderek bodoslamasına sırtlarında sınayan iki belli başlı “kamp”ın görüşü olmaya indirgenmiştir. Artık CHP de ciddiye alınması gereken sertlikle eleştirmektedir ve şimdiden binlerce OHAL mağdurunun şikayetlerini ilettikleri bir “merkez” kurmuştur.

Çünkü “FETÖ” ile yıllarca iktidarı paylaşmış ve “ne istedilerse vermiş”, hem de “parsel parsel vermiş” AKP değilmiş gibi, o cenahta –bir eski vekil ve H. Şükür filan istisnasıyla– ne görevden alma vardır ne gözaltı ne soruşturma! Ama Sözcü gazetesiyle CHP bile “FETÖ’cülük” ve “işbirliği” ile suçlanmaktadır: Kılıçdaroğlu’nun bir danışmanı ile iki Parti Meclisi üyesi akademisyen üniversitedeki görevlerinden alınmıştır.

O kadarla kalsa… Tam bir “cadı avı” başlatılmıştır ki, hemen herkes hemfikirdir. Hatta C.Bşk. bile “at iziyle it izi karıştı” demiştir.

“FETÖ” işinde neredeyse sona gelinmiştir, ama halka yönelik uygulamalar dizginsizdir! Kamuda 100 bine yakın kişi görevden alınmıştır –kaçı Cemaatçıdır? Cemaat’in onca kanalı mı vardı ki, 18 TV kapatılmıştır? Yüz civarında gazetesi için gözaltı ve yakalama kararı çıkarılmıştır –ama işte ikisi Evrensel, ikisi Hürriyet muhabiridir ve geri kalanların tümü “FETÖ’cü” müdür? Kaç tane sanatçı, 44’ü “barış imzacısı” yüzlerce akademisyen, en son açığa alınan 11 bin 301 öğretmenden 9 bin 843’ü Eğitim Sen’ci! Tümü halktandırlar! Ve  darbe fırsat bilinip hedefe halk konmuştur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa