Savaşa karşı barış kültürü ve şiir -2
Nuh söylencesinde, tufan sonrası gagasında bir dal zeytinle dönen güvercin miydi? Ne o barış güvercini kaldı ne de zeytin ağaçlarıyla örülü Parnassos Dağı’nın eteğindeki o kutsal ova...
Apollon Tapınağı’nın alınlığındaki üç buyruk da yeryüzünü savaşlardan alıkoyamadı: “Kendini tanı.”, “Aşırı bir şey yapma.”, “Bir davaya bağlanmak mutsuzluk getirir.”Barış için üç öğüt.
Kutsal kitapların ilk sayfası da insanlık için bir öğütle açılır: ”Öldürmeyeceksin” Oysa insanlığın ürettiklerini paylaşamaz duruma geldikleri günden bugüne, insan insanın kurdu.
İnsanlık tarihi din adına yapılan savaşlarla, işkencelerle de doludur. Orta Çağ’da öldürücü güdü (thanatos) öylesine güçlenmişti ki; öldürme hastalığına (mommani homicide) tutulan kutsal iktidarlar için kıyıcılık, soluk almak kadar doğaldı. Bu hastalığa kayıtsız kalan avare halk için ise diri diri yakılan insanları izlemekten daha eğlenceli bir şey yoktu. İşkenceden zevk alma duygusu o denli gemi azıya almıştı ki hekimlikte acıyı dindiren ilaçların çıkması bile “Tanrı’nın işine karışmak” diye görülerek lanetleniyordu.
Bugün de böyle değil mi? Saldırganlık, kitlesel bir telafi olarak Tanrı’yı da yanında görür ve onu da suçuna ortak eder. İktidarlar ise sonrasındaki paylaşımların derdindedir ve bu yüzden çıkar savaşları hiç eksik olmadı yeryüzünde.
Napolyon’un komutanlarından Clausewitz’e göre “Savaş, siyasetin başka araçlarla yürütülmesidir.” Yeni pazarlar bulmak, denizaşırı ülkeleri sömürgeleştirmek için savaş, tapınakları ve Tanrı’yı yanına alarak siyasetin en önemli silahı oldu çağlar boyu.
Komutanının bıraktığı yerden sürdürüyor sözünü bu kez de Napolyon:”Vendee Savaşı’nı kendimi katolik yaparak kazandım. Kendimi Müslüman gösterdikten sonra Mısır’da yerleştim. Papa’nın nüfuzunu yaymaya yanlı olarak İtalya’da papazlar elde ettim. Yahudi bir kavme hükmetmek isteseydim Hazreti Süleyman’ın tapınağını yeniden yapardım.”
İngiliz Felsefeci Hobbes de şunları diyor: ”Bir üçgenin açılarının toplamı iki dik açıya eşittir, cümlesi ticaret erbabının çıkarlarına ters düşseydi tüm geometri kitaplarını o anda yaktırırlardı.” Geometri kitapları yaktırılmadı ama Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’ın buyruğuyla binlerce bilim, hukuk, felsefe ve edebiyat yapıtı alanlara yığılarak ateşe verildi Berlin’de.
Hitler’in orduları kara Avrupası’nı Cermenleştirmeye, çöken Alman ekonomisine faşizmle yeni urbalar dikmeye çalışırken yurttaşı Brecht, savaşın yıkımlarını şair sezgisiyle çoktan görmüştü oysa. Şöyle sesleniyordu ”Kardeşim Bir Pilottu”şiirinde:
Bir pilottu kardeşim,
Güzel bir günde emir geldi.
Hazır etti çantasını,
Güneye doğru koyuldu yola.
Bir fatihti kardeşim.
Yerimiz yoktu yaşamaya.
Topraklar ele geçirmekti
Öteden beri hayalimiz.
Kardeşimin fethettiği yer şimdi
Guadarrama dağlarında.
Boyu tam bir seksen,
Derinliği bir elli.
Yine Brecht:
Geçti içimizden biri koca denizi
Gide gide buldu bir yeni kara
Bir sürü insan koştu ardından
Orda büyük şehirler kurdular
Alın teri ve akılla
Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza.” derken de barışa dönmüş bir yeryüzünde sınıfsal ve yaşamsal yöne çeviriyor yüzümüzü. Ancak akılla, alın teriyle kurulacak bu barış onların barışı gibi değildir. Özgürlükçüdür, üreticidir, evrenseldir. Oysa ” ...rüzgârla fırtına gibidir / onların barışı ve savaşı./ Savaş doğar onların barışından / anasından doğan oğlan gibi, / taşır oğlan anasının / o korkunç yüz çizgilerini / Öldürür onların savaşları / ne varsa barışlarından / arda kalan.”
Kapitalist saldırganlığın sözcülerinden Dale Carnegie de insan ilişkisine diğer suç ortaklarından farklı bakmıyordu, barış ancak kendilerinin kölesiyse değerliydi onun için de şu ikiyüzlülükle yaklaşıyordu insanlığa: ”Birbirinizi seviniz. Çünkü bir çıkar size bir başkasından gelecektir.” Sevgiyi bile “çıkar” için pazara sunan bir düşüncenin yeryüzünü boğduğu kanı düşününüz. Buna karşı Josquim Namorado şöyle direniyor şiiriyle “yeni insanlık” için:
“Ağzımı tıkayın, çığlıklarımı boğun
Canım daha çok bağırmak isteyecek
Vurun yumruklarımı zincire,
Canım zinciri daha çok kırmak isteyecek
Etimi parçalayın
Kemiklerimi dağıtın.
Bayrağım olacak kanım
Kemiklerim üstünde
Bir başka insanlık yükselecek.”
Zorbalara karşı insanlık kazanacak.
Evrensel'i Takip Et