Cemaatin ortağı kimdi?
Fotoğraf: Envato
Tarihi gerçek o ki her şeyi iktidar mücadelesi belirliyor ve her şey ona bağlanıyor. İdeolojik tutumlar. Politik tartışma ve argümanlar. İktisadi çıkarlar. Tümünün bağlandığı kararlaştırıcı unsur iktidarın kimin elinde olduğu ve olacağı. Ya da el değiştirmesi sorunu yok veya aşılmışsa, iktidarın zayıflatılması ya da pekiştirilmesi.
İktidarlar öncelikle tabii ki sınıf iktidarıdır. Şimdi burjuva egemenliği geçerlidir. İktidar, bugünkü kapitalizmde mali oligarkların, bizde de onların, büyük toprak sahiplerinin katılımıyla işbirlikçi tekelci burjuvazinin elinde yoğunlaşmıştır. Ancak bir de egemenlerin çeşitli ekipleri, aynı ortak zeminde, kendi aralarında “iktidar ipi”nin kimin inisiyatifinde olacağı konusunda yarışır, çekişirler. Bu çekişme kimi yerde kralcılarla cumhuriyetçiler arasında olur ki, bu sorun genellikle aşılmıştır. Parlamenter sistem kapsamında kimi yerde politik partiler arasındadır çekişme. Bu sistemin zayıf olduğu ve parlamento dışı güçlerin kolaylıkla etkili olabildiği ve rejim sorununun yaşandığı kimi yerlerde, asker örneğin, “vesayet”i ya da muhtıra ve darbeleriyle çekişmeye katılır. Suriye gibi kimi yerlerdeyse uluslararası katılımcılarıyla iç savaşlar çıkar.
Önce tabii ki burjuvazinin iktidar ipini sıkı sıkıya elinde tutup hatta örneğin Menderes’in boynuna dolayan askerlerdi ve hükümet olanların eline “kırmızı kitap”ı tutuştururlar, olmadı darbeler yaparlardı. 28 Şubat sonrası işler karıştı; darbeciler de Amerika’nın kündesine geldi ve önünü kesmeye giriştikleri siyasal İslamcılara, bu son darbenin çocuğu olarak, “Allah yürü ya kulum demiş” oldu. Sonra “iktidar ipi”nin kimin inisiyatifinde olacağını belirleyecek “askeri vesayet”le çekişmeye gelindi ve ABD’nin güçlü desteğiyle AKP, beraberinde Cemaat olmak üzere, “ipi” ele geçirdi. “Vesayet”çi askerler “kumpas”a getirildi. Siyasi alanı AKP yönetti, ancak olağan –her hükümetin ganimeti olan devlet olanaklarının yanında makamların da yeniden paylaşımı olarak atamalar– ve olağan dışı – “kumpaslar”– yollarla tüm bürokrasiye Cemaat doluştu. Tam bir ortaklıktı ki aradan su sızmıyor, ne isterlerse veriliyordu. Hem de parsel parsel, koltuk koltuk! 15 Temmuz’un darbeci generalleri de böyle peydahlandılar.
Ama iktidar “ipi”ydi –paylaşılmazdı! Paylaşılamadı. Atalar sözüdür: “Bir ipte iki cambaz oynamaz”dı! Fidan’ın tutuklanması girişimiydi, dersanelerdi, 17-25 Aralık’tı; çekişile çekişile 15 Temmuz’a gelindi.
Şimdi tüm Cemaatçiler, yeni adlarıyla “FETÖ”cüler işten atılıyor, malları-mülklerine el konuyor, gözaltına alınıp tutuklanıyorlar. Ama şu tartışılıyor: Kim “FETÖ”ye kol kanat gerip onunla işbirliği yaptı ve hemen eki geliyor: Başka Cemaatlerle mi yürünmeli yoksa, DİB M. Görmez’in dediği gibi Cemaatler ticarete, siyasete ve futbola karışmamalı mı?
Gerçek ise o ki, AKP hiç Cemaat’in ortağı olmamış gibi, ondan ne bir görevden alma ne tutuklama –yalnızca H. Şükür’le babası! CHP’dense iki PM üyesiyle bir Kılıçdaroğlu Danışmanı “FETÖ”cüymüş meğer! Kılıçdaroğlu dersanelerin kapatılmasına karşı çıkmış, Ş. Pavey “‘yatlari, katlari, jetleri çaldilar, ülkeyi basimiza yikiyorlar’ gibi FETÖ argümanlariyla kapatilan Bugün TV’ye siper olmus”! Demirtaş bile, “hırsızlık” ve “cadı avı”ndan söz edip Zaman’a kayyum atanmasına tepki göstermiş –yani oda “FETÖ”yü savunmuş! Daha başkalarını da sayıyor, örneğin Sabah’dan H. Kaplan.
Tez şu ve açıkça savunuluyor ki; “ortaklık”ın bozulmasının dönüm noktası 17 Aralık –neden 7 Şubat değil, ayrı mesele–, o zamana kadar kim aldatıldıysa aldatılmış, öncesi değil sonrası önemli deniyor, sadece bu tarihten sonra Cemaatle düşüp kalkanlar suçlu oluyor. “Düşüp kalkma” da, iktidar ve ihalelerle teşvikler gibi ganimetlerinin paylaşımları değil, ama Zaman ya da Bugün’ün kapatılmasına karşı çıkma gibi basın özgürlüğü sahiplenmeleriyle “kaçak saray” ve “sıfırlama” yolsuzlukları gibi gerçeklerden söz edilmesi! Bir de Gezi’nin benimsenmesi! O da “FETÖ” kumpasıymış ve ondan iki hafta önce HDP’liler Pensilvanya’da Gülen’le görüşmüşler. Ama Davutoğlu ve başka AKP’liler daha sonra bile görüşse suç olmuyor! “Düşmez kalkmaz bir tek Allah”!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02