21 Eylül 2016 00:52

SSCB’de spor anlayışı ve temelleri -1

SSCB’de spor anlayışı ve temelleri -1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir ülkenin spor politikası kazanılan madalyalarla, kupalarla değil “Herkes için spor” ilkesini ne kadar hayata geçirebildiğiyle ölçülür. Ancak bu, saha içi başarıları, bir “spora verilen önem göstergesi” olarak önemsiz de kılmaz. Eski sosyalist ülkelerin sporda halen devam eden başarılı performanslarının, uluslararası arenadaki sportif başarıya atfedilen ideolojik rekabetçi anlayışla olduğu kadar yaygın spor olanakları, kadının spor hayatına katılabilme oranının nispeten yüksekliğiyle de ilgisi vardır. 

SSCB’de spora bakış 1952 Helsinki Olimpiyatları’na katılma kararının alınmasıyla, kapitalist kampla ideolojik bir yarışın vesilesi haline gelmiştir ancak sportif başarının üzerinde yükseldiği temel, devrimin ilk yıllarında oturtulan anlayışın sonucudur.

Ekim 1920’de toplanan, Lenin’in de konuşma yaptığı 3. Genel Rus Genç Komünist Birliğinde şu karar alınmıştır: “Genç jenerasyonun bedensel eğitimi, komünist toplumun uyumlu, yaratıcı yurttaşlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan komünist yetiştirme tarzının esas unsurunu oluşturur. Bugün için bedensel eğitimin ayrıca direkt pratik amaçları vardır. 1-Genç insanları çalışmaya hazırlama. 2-Onları Sovyet iktidarının askeri olarak savunulmasına hazırlama.”

Devrim sonrasının iç savaş ortamında, spora çok daha pratik işlevler yükleyen bu karar, aynı zamanda James Riordan’ın* vurguladığı gibi “Sosyalist düzen kendi ayakları üzerinde durmaya başlayabildiğinde sporun bireylerin kendini gerçekleştirme amacına hizmet edeceğinin” ipuçlarını da vermektedir.

Bu ipuçları elbette, ideolojik açıdan taraflı bir okumaya değil (Ki Riordan’ın bunu yapmayacağını biliyoruz) Lenin’in konu üzerine önceden yazdıklarına ve Sovyetlerin spor sistemini düşünceleri üzerine bina ettiği Peter Lesgaft’a dayanıyor.

Riordan’ın ‘Marx, Lenin ve Beden Kültürü’ makalesinde, bir gözlemciden alıntıyla “Önde gelen Rus devrimcileri içerisinde en hevesli sporcu” olarak anılan Lenin’in, atıcılık, buz pateni, yürüyüş, dağcılık, bisiklet gibi sporlar yaptığı belirtiliyor. Tutukluluk ve sürgün yıllarında ise sporu zihni açık tutmanın önemli bir aracı olarak tanımladığı ifade ediliyor. St. Petersburg cezaevinde çok önemsediği jimnastiği büyük zevk duyarak yaptığı, kız kardeşine yazdığı mektupta da jimnastik yapması yönünde telkinde bulunduğu aktarılıyor. Lenin’in sürgün yıllarında bir satranç tutkunu olduğu ancak Rusya’ya dönüşü sonrası “Çok zamanını aldığı için” satrancı bıraktığı anlatılıyor.

Bireysel olarak sporla ilişkisinin ötesinde Lenin, kapitalizmin baskısı altında yeteneklerini ortaya çıkaramayan ya da geliştiremeyen insanların fiziksel ve zihinsel açıdan tam gelişiminin sağlanmasında sporun önemine vurgu yapıyor: 

“Kapitalizmin baskıladığı, ezdiği, boğduğu milyonlar içerisinde, insanların kabiliyetlerini geliştirmek, yeteneklerini ortaya çıkarmak,  yararlanılamayan bir kaynak olarak elzemdir.” 

“Ancak sosyalizmde ve komünizmde herkesin istediği bedensel aktiviteyi seçme ve kendini tam olarak gerçekleştirme hedefine erişme şansı olacaktır. Bu sadece toplumun üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamayacak aynı zamanda tam refahı ve toplumun tüm üyelerinin her alanda özgür gelişimini sağlayacaktır.” 

“Özellikle genç insanların yaşama coşkusuna sahip olmaları, keyifli olmaları gerekiyor. Jimnastik, yüzme, yürüyüş yapma, her türden bedensel egzersiz, entelektüel merak, çalışma, analiz ve araştırmayla birlikte yürütülmelidir.”

Bedensel ve zihinsel uğraşıyı birbirini tamamlayan unsurlar olarak görmek bir Lenin ve Sovyetler icadı değildi. Üzerinde yükseldiği “devrim öncesi” bir temel vardı. Ve bu temel, bir devrimci olmayan ancak çalışmaları Çarlığın her zaman hedefinde olan Peter Lesgaft’a dayanıyordu.

Yazının haftaya yayımlanacak devamında Lesgaft’ı anlatacağız. 3. bölümde ise Lesgaft ve onun spor alanındaki takipçisi olan Sovyet sisteminin kadının spora katılımı yolunda oynadığı role değineceğiz.

* Sovyet toplumu ve spor üzerine çalışmalarıyla tanınan İngiliz yazar, futbolcu ve spor tarihçisi. 2012 yılında hayatını kaybetti.

Not: 3 yazıdan oluşmasını planladığım bu seride James Riordan’ın ‘Rusya ve SSCB’de sporcu kadının yükselişi, düşüşü ve yeniden doğuşu’, ‘Marx, Lenin ve Beden Kültürü’, ‘Rus Beden Eğitiminin Kurucusu Pyotr Franzevich Lesgaft’ makalelerinden faydalanacağım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa