26 Eylül 2016 01:00

Tasarlamak / Kimin için -2

Tasarlamak / Kimin için -2

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sinop’u anlatıyordum size…
Çok sevdiğim Sinop’u…
Ama önce Gerze’ ye götürmüşlerdi beni. Orada da bir konuşma yapacaktım.
Gerzeliler böyle olsun istemişlerdi.

Dinleyiciler ilgiyle izlediler.
Ben bu konuşmayı birçok yerde, birçok kez yapmıştım. Dinleyicilerimden kimileri, söyleyeceklerimi daha önce duymuş, ya da okumuş olabilirlerdi.
Oysa ilk kez duyuyor gibi gibiydiler.

Konuşmamdan önce iki Gerze evini gezdirmişlerdi. Bilemediniz iki kuşak önce yapılmışlardı. Biri onarılmamıştı. Onarılacaktı, ama nasıl onarılacaktı? Gerçekten onarılmamı ya da yenilemememi olacaktı? Onarılabilecek durumdaydı ya, ya yenileme yapıp da birçok izi silerlerse…
Öteki ise bir kuşak önce bu evlerin değerini öğrenmiş olan Amasyalı mimar Kamil’ce onarıldığını söylediler. O günler herkesin bir şeyleri yeni öğrendiği günlerdi.
Dedim ya onarımda iz silinmemeliydi. Ama kötü bir eklemeyi ne yapacaktık?

Örneğin Gerze’de onarılmış bu evi yaptıran kişi tecim eri imiş. Rusya ile de çalışıyormuş sanırım. Oradan getirdiği ressamlara (?) süslemeler yaptırmıştı. Böyle kötü süslemeleri Kırım sarayında da görmüştüm. Bu kötü süslemelerle boyanmış duvarlar bir de delik deşik olmamışlar mı? Haydi diyelim ki bir bölümü, iz silmemek adına korunsun. Ama bütün bir ev bu durumda bırakılırsa, beni bağlasalar durmam o evde.
Bu çiçek bozuğu odalarda kim durur ki?

Ne yapalım şimdi?

Kısacası, daha tartışılacak çok şey var… Günü geldiğinde yeterince tartışmadığımız için bütün bunlar.

Bunları bir yana bırakalım… Ne için, kimin için onarılacaktı bu ev?
Bir müze olarak mı? Neden olmasın?
Ama bugün bir ailenin bakıp çevirebileceği bir ev değildi bu. Her şeyden önce, bunun için çok büyüktü…

Tasarlama bu günün insanını mutlu etmek amacında olmalı değil mi?

İşte burada daha büyük bir tartışma başlıyor.

Konuşmamdan sonra Sinop’a döndük.

Ertesi gün Sinop’taki konuşmam Mimarlar Odasının bahçesindeydi.

Onlara nasıl bir ülkenin  insanları olduğumuzu özetlemeğe çalıştım. Başta da söylediğim gibi…
Çünkü içim yanıyordu.
Neden mi?
Genç kuşak kapağı yurt dışına atmanın düşlerinde…
Kime bırakılacak bu cennet ülke?
Günlük olanaklara, “konfor” a değiş tokuş edilecek bir ülke miydi bu?
Böylesine bencil düşüncelere kimler getiriyordu bizi? Kimlerdi bu beceriksizler? Neden yapıyorlardı bunu? Ne, kimin için tasarlıyorlardı bu durumu?
Bizim insanımızın mutluluğunu kim düşünecekti?
(sürecek)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa