Cinler, iblisler ve zavallı bilim!
Fotoğraf: Envato
Son zamanların Türkiye’sinden manzaralar: laiklik isteyenlerin yerlerde sürüklenmesi ve diğer yapılan kötü muameleler, kadınların giyimleri yüzünden şiddet görmesi, okulların çoğunun imam hatip lisesine dönüşmesi vesaire vesaire... Tüm bunların insanlarda yarattığı kaygıdan olsa gerek 2014 yılında uluslararası bir bilimsel dergide yayınlanan yazı, son günlerde kamuoyuna yeni yansıdı.
Yazı şizofreni hastalığı ile ilgili, yayınladığı dergi ise Journal of Religion and Health, Türkçe olarak Din ve Sağlık Dergisi. Makalenin yazarı M. Kemal Irmak, yazının yayınladığı 2014 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’nde profesör olarak görev yapıyor.
Şizofreni hastalığı uzmanlarca “kişinin düşüncesini, hareketlerini, duygularını ifade şeklini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin diğerleriyle ilişkilerini bozan ciddi bir beyinsel rahatsızlık” olarak tanımlanıyor. Ağır bir psikiyatrik hastalık olan şizofreni, kronik bir hastalıktır. Bu nedenle şizofreni hastaları yaşamları boyunca tedavi olmak durumdadır. Şizofrenin çeşitli türlerinde farklı belirtiler olmakla birlikte kişinin gerçeklik algısının kaybı, halüsinasyonlar (var olmayan sesler, görüntüler) genel belirtileridir.
İşte bu makale de tam olarak bunu yani halüsinasyonları konu edinmiş. Makale, araştırma terminolojisinde “özgün çalışma” diye nitelendirdiğimiz bir makale türü değil, “derleme” olarak yazılmış. Yani veri toplanarak değil, yayınlanan bazı diğer makalelere dayalı olarak yazarın görüşlerini içeriyor. Makalenin başlangıç kısmında şizofreni ile ilgili bilgiler, bilimsel literatüre dayalı olarak verilmiş.
Sonraki bölüm ise “cinler dünyası” başlığını taşıyor. Bu bölümde “dinimizde, bu dünyanın paralelinde bulunan, zeki ve görünmeyen yaratıklar olarak cinlere inanılır.” dedikten sonra “çoğu akademisyen cinlerin insanı ele geçirebildiğini, insanın bedeni içinde fiziksel yer tutabileceğini kabul eder” denmiş. Ve burada 1985 yılından tek yazarlı bir makale gösterilmiş. Demek ki pek çok yazar değil bir yazar böyle kabul etmiş. Referans verilen bu makaleye baktığımızda ise, insanların inançlarının ve kültürel özelliklerinin psikanalistler tarafından göz önüne alınması ile ilgili bir yazı olduğu, yani bu cümleye yanlış bir referans verildiği görülüyor. Dolayısıyla “pek çok akademisyen” olarak bahsedilen o “bir akademisyen” de zaten başka bir şey söylüyor.
Yazının bu bölümünde verilen kaynakların bir kısmı Arabistan, Pakistan gibi Müslüman ülkelerden yazılmış yazılardan oluşuyor, bir kısmı tıp makalesi bir kısmı da dinle ilgile kitaplar. Ayrıca bir bilimsel makale için eski sayılabilecek tarihlere sahipler.
Makale basında da yer bulduğu gibi “cin çıkarma” işlemi yapan hacı-hocalara dokunuyor. İngiltere’de psikiyatrik hastalar için imanla tedavi edenlere başvurulduğu söylenmiş. Halen kiliselerde imanla tedavi hizmeti verildiği, cin çıkartma işlemi yapıldığı örnek olarak gösterilmiş. Ardından da Ankara’da bir cinci hocanın psikiyatrik hastalarda cin çıkardığı yazılmış. Hocanın ismi de var bu “bilimsel makale”de. B. Erdem adlı yerel cinci hoca, “cinlere bağlı olabilecek psikiyatri hastalarıyla uğraşıyor” denmiş. Cinin en önemli belirleyicisi ise işitsel halüsinasyonlar yani gaipten sesler olarak belirtilmiş. Bu hocanın yöntemi ile hastalar 3 ayda tedavi oluyorlarmış. Makale, “tıp uzmanlarının imanla tedavi edenlerle birlikte çalışmaları şizofreni hastaları için yararlı olabilir” sonuç ve öneri cümlesi ile bitiyor.
Aslında makale hak ettiği yanıtı, ODTÜ’den bir akademisyenden almış. Yazının bilimsel olmadığı konusunda Prof. Dr. Nuray Karancı, söylenmesi gereken her şeyi söylemiş. Bilim bu değil! Bu olsa olsa dogmaların bilimsel bilgi içine monte edilme çabası olabilir. Şizofreni konusunda, genetik yapıdan beyindeki kimyasal moleküllere kadar bir dünya bilimsel araştırma varken, cinler iblisler üzerinden tartışma gerçekten şaka gibi!
Makaleyi okurken acaba yaşadığımız OHAL kabusu da cinlerin mi işi diye geçti aklımdan!
****
Siyasi iktidarın ülkeyi Sünni Müslümanlık kurallarıyla yeniden şekillendirdiğini bir yerde, bu yazıyı yazan “akademisyen”, siyasi iktidarın üniversitelerde arzu ettiği akademisyenin prototipidir. Kupa çekme sempozyumundan sonra cin çıkarma sempozyumu da yakışır bu iktidara. Sonra cincilik anabilim dalı, cincilik yüksek lisansı, doçentlik derecesi falan...
Bu zihniyet Türkiye’yi giderek karanlığa götürüyor. Din, insanların vicdanlarına bırakılmayıp siyaset malzemesi yapıldığında böyle ucubelikler bilimsel yayın diye teşvik ödülleri alır, vatandaş uyur, cinci hocanın hastaları kuyruklar olup sokağa taşar. Ve körler sağırlar birbirini ağırlar!
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13
- Şu akademisyenler! 04 Eylül 2016 01:00