29 Eylül 2016 00:53

‘Terör torbası’

‘Terör torbası’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki buçuk ay geçti. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından ‘darbecilerle mücadele ‘edilecek iddiasıyla OHAL ilan edildi. Hükümet temsilcileri OHAL’i ‘devletin vatandaşa değil, kendisine karşı ilan ettiğini’ açıklamıştı. Ancak OHAL dayanak yapılarak çıkarılan ve konu bakımından darbe girişimi ile sınırlı olması gereken KHK’lerle atılan hukuksuz adımların, özellikle kamuda kitlesel tasfiyeleri beraberinde getirmesi asıl amacın darbecilerle mücadele olmadığını gösterdi. 

Hükümet, kısa süre içinde hedefini genişleterek, ancak darbecilerin cesaret edebilecekleri tehlikeli adımlar atmaya, üstelik bunu darbecilerle mücadele bahanesiyle yapmaya başladı. Her başları sıkıştığında toplumun desteğini almak için başvurdukları ‘terör söylemi’ni yeniden piyasaya sürdüler. Öyle ki, hükümetin ve kamu yöneticilerinin kendilerini mahkemelerin yerine koyarak ‘şüphe üzerine’ hüküm vermeleri sonucunda ihraç edilen ve açığa alınanlarla birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak mağdur olanların sayısının 1 milyonu aştığı tahmin ediliyor. 

Ülkede yaşanan olaylara ‘at gözlüğü’ ile bakmaya alıştırılmış olan toplumun bir kesimi hükümetin yaptığı her şeyi koşulsuz desteklemesinden kaynaklı olarak kendini, en azından şimdilik, güvende hissederken, şu ya da bu şekilde muhalif olan, hükümetin hukuksuz uygulamalarını eleştiren, itiraz eden herkes hedef alınmaya başlandı. 

Hükümet, pek çok noktada içine düştüğü çıkmazlara, kamuda gerçekleştirdiği kitlesel ihraçlar, açığa almalar ve belediyelere kayyım atamak gibi hukuksuz, yasa dışı adımlar atarak, otoriter ve dayatmacı bir yaklaşımla elinin yetişmediği, gücünün yetmediği tek bir alan bırakmamak istiyor. 

AKP, geçmişten bu yana kendisi için tehdit olarak gördüğü, en basit eleştirilerinden bile rahatsız olduğu kişiler (gazeteci, yazar, akademisyen vb.) ve kurumlar (parti, sendika, dernek vb.) iktidar uzantılarının iftira ve yalan propagandasıyla yoğrulmuş, doğrudan muhalif kesimleri ‘terör torbası’ içine doldurarak yıldırmaya ve sindirmeye çalışıyor. 

Son dönemde ekonomi başta olmak üzere, özellikle eğitim alanında yaşanan olumsuz gelişmeler, halkın günlük yaşamını doğrudan etkileyen, yaşanan olumsuzlukları daha da arttıran bir içeriğe dönüşmeye başladı. Hükümet güçlü görünmek adına ‘Herkes bir gün terör torbasına girebilir’ anlayışıyla hareket ettikçe peş peşe yanlış adımlar atarken, bugün kimilerine göre korkunun kimilerine göre öz güvenin göstergesi olarak atılan bu adımların yakın gelecekte ayaklarına dolanması kaçınılmaz görünüyor. 

Ülkede sadece son birkaç ay içinde yaşanan olağanüstü gelişmeler gerekçe gösterilerek atılan adımların ekonomik ve toplumsal yönden yıkıcı etkileri belirgin hale gelmeye başladı. Toplumda biriken öfkenin örgütlü bir tepkiye dönüşmemesi için en temel demokratik talepler doğrultusunda yapılan sendikal eylemler bile ‘terör’ kapsamında değerlendirilerek toplumun mücadeleci kesimlerini hizaya getirmek için tehditle karışık gözdağı veriliyor. 

Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullar, toplumda en temel insani değerlerde yaşanan çürümenin daha da arttığını gösteriyor. Böylesine olumsuz bir atmosferde insanları korkutarak, kafasını karıştırarak onları yalnızlaştırmak, birbirine karşı güvensiz hale getirmek ve karamsarlık içine düşerek kendi kabuğuna çekilmesini engellemek hiç de kolay değil. 

Türkiye, iç ve dış politikada attığı adımların yaratacağı yıkıcı sonuçları düşünmeden hareket eden bir hükümet tarafından ekonomik koşullar ve toplumsal çelişkiler açısından hızla uçuruma doğru sürükleniyor. Hükümet ve destekçilerinin yaşamın gerçeklerine gözlerini kapatarak hareket etmesi, masa başında üretilen haberler, iftiralar, tehditler ve hamasi nutuklarla ne kadar gidebileceğini zaman gösterecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa