Etkisiz hale getirilen barış umudu ve habercilik
Fotoğraf: Envato
Her gün çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerin haberlerini alıyoruz. Ekran bantları, etkisiz hale getirilen teröristleri yazıyor. On yıllardır süren bu savaşta kaç kişinin yaşamını yitirdiği sorusuna ne kadarımız cevap verebiliyoruz? Ne kadarımız “etkisiz hale getirilmek” tam olarak ne demek diye soruyoruz? Columbia Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Noah Arjomand yakın zamanda yayınlanan makalesinde1 çatışmalarda ölenlerin sayısı konusunda yaratılan muamma ve tutarsızlığın istisna değil kural haline geldiğini anlatıyor. Örneğin, 1987-2002 yılları arasında çatışmadan ölenlerin sayısı İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bölge valilikleri tarafından ayrı ayrı çok net olarak verilse de birbirini tutmuyor. Dahası, yetkili ağızlar karşılarındaki dinleyici kitlesi değiştikçe farklı sayılar söyleyebiliyor. Arjomand, dönemin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un 2008-2009 yıllarında Diyarbakır’da bir konuşmasında 30-35 bin toplam kayıptan bahsettiğini, 44 bin kişinin öldüğünden söz eden başka bir yazılı ifadesi olduğunu ve aynı yıl Harp Akademisi’nde yaptığı bir konuşmada 40 bin teröristin etkisiz hale getirildiğini söylediğini yazıyor. Bu tutarsızlık, salt askeri kaynaklardan yola çıkarak hazırlanan haberlerin diliyle birleşince sonu olmayan bir kara delikte yaşadığımız hissi perçinleniyor.
Pazartesi akşamı Kolombiya hükümeti ile FARC arasında barış anlaşması imzalandı. 50 yıl sürmüş, yüz binlerce insanın yaşamına, evine, huzuruna mal olmuş, kalanlara dipsiz bir kara delikte hissettirmiş olan savaşı nihayet noktalayan imzalar atıldı. Tartışmalı yanlar, itirazlar ve bu süreçte karşılıklı bir ileri bir geri atılan onlarca adım var, muhakkak. Türkiye içinse Kolombiya deneyimini anlamak, farklı yönleriyle tartışmak, incelemek ne büyük bir fırsat. Barış anlaşması töreninin ertesi günü, bu çok kritik fırsatın, başkalarının deneyiminden öğrenme olanağının Türkiye televizyon kanallarında haber dosyaları, tartışma programlarıyla değerlendirilmesini hayal ettiğimi fark ettim. Ne naiflik! Ertesi gün yapılan MGK toplantısından OHAL’in uzatılması tavsiyesi ile barış sorumluluğunu alan, habercilik iradesini ispat etmiş sayılı televizyon kanalının kapatılması kararı çıktı. Çarşamba akşamı herhangi bir tebligat olmaksızın Hayatın Sesi TV’nin TürkSat yayını kesildi. Bu yazı yazılırken Hayatı Sesi’nin internet sitesine erişim BTK tarafından engellendi. Hotbird’den yayına devam eden imc TV’nin akıbeti ise belirsizliğini koruyor. RTÜK bypass edilmiş ve kanala resmi bir tebligat yok ama Anadolu Ajansı imc’nin kapatılacağı fermanını duyurdu bile. Beş yıldır programcısı olduğum imc TV ve diğer kanalların OHAL fırsatında kapatılıyor olması hakkında yazılacak çok şey var. Savaşın dilinden kısaca tanımlamak gerekirse, elimizde kalan etkisiz hale getirilen barış umudu, etkisiz hale getirilen habercilik ve kara delikte büyük çaresizliğimiz...
- Her gün biraz daha karanlık 05 Kasım 2016 00:30
- Gazeteciliğin karşısındaki iktidar Kuzey Dakota'da da aynı 22 Ekim 2016 00:13
- Gazeteciler neden oturma eylemindeydi? 15 Ekim 2016 00:29
- Bundan sonrası anlatım bozukluğu 08 Ekim 2016 04:40
- Çıkışımız var mı? 24 Eylül 2016 00:51
- Zamanın ruhu dayanışmada saklı 17 Eylül 2016 00:06
- En büyük, en ezen ve suçu görülmeyen... 10 Eylül 2016 00:51
- Net, yürekli, çalışkan bir muhabir 20 Ağustos 2016 00:51
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Ne zaman, ne için gazetecilik? 06 Ağustos 2016 00:54
- Hangi kıstasla bir torbada? 30 Temmuz 2016 01:00