Lozan...

Önce OHAL ve 668 Nolu Kanun Hükmünde Kararnamesi…

Bir komisyon kurulmuş.. Başında Bşbk. Yrd. Numan Kurtulmuş varmış. Hayatın Sesi TV’nin “terör destekçisi” olduğunu kararlaştırmış. Başbakan da emir vermiş. Kapatılmış –ne sorgu ne sual! Anasının adı-babasının adı bile sorulmamış! Hukuk mu? Kaf Dağı’nın ardındaymış! OHAL varken KHK yetermiş –“ne mahkemesi ya”mış!

Hangi “terör” –belirsiz! IŞİD olamaz; Hayatın Sesi TV bu kelle alıcılara karşı mücadele çağrıları yaparken, onu zamanında AKP desteklemişti! Suriye’ye silahla girilmesine rağmen hâlâ destekleyip desteklemediği tartışılır. Şimdilerde adı “FETÖ”ye çıkarılan Cemaat de olamaz; AKP onunla ortakken ve Balyozlar sallar, liderleri Ergenekon’un savcılığını üstlenecek kadar ileriye gider, her istediğini verir, vekilleriyle bakanları Gülen’in huzurunda el pençe divan dururken, Hayatın Sesi TV Cemaatle mücadele ediyordu! Peki, “terör” denen PKK mı ve “yandaşlar”ın iddia ettikleri gibi Hayatın Sesi TV “PKK’nin sesi” mi ya da bir başka “terör” mü? Hayatın Sesi TV Kürt halkına yönelik haksızlıkları gündeme getirmiştir –sorun buysa ve bu bir kanalı “terör destekçisi” yapıyorsa, her insan olan “terör destekçisi” demektir. Kim ki kendisinden başkalarının uğradığı zulme karşı çıkmaz, C.Bşk.’nın deyişiyle “dilsiz şeytanlık” yaparsa zulme ortak oluyordur. Zulüm zulümdür ve zulme uğrayan Filistinliymiş, Kürtmüş, Suriyeliymiş –fark etmez! Zulme uğrayanı savunmak gerektir. Bu zulme başka kim karşı çıkıyorsa yine fark etmez. Şimdi örneğin IŞİD’in Suriyelilere yönelttiği zulme Amerika da karşı çıkıyor Rusya da. Biz karşı çıktığımızda ne Amerikalı ne Rus oluruz ne de onların destekçisi.

Sorun Kürt meselesiyse, Hayatın Sesi fazla bir şey istememektedir, insani bir çözüm yanlısıdır. İnsan olan herkesin isteyeceği gibi, kimse kimseyi boğazlamasın, kan akmasın, Kürtle Türk ve herkes eşit olsun istemektedir. Örneğin, bir dönem AKP’nin de yaptığı ama sırtındaki yükler nedeniyle beceremediği gibi, oturulup konuşulsun ve silahla değil barışçı bir çözüm sağlansın yanlısıdır.

Kim midir Hayatın Sesi, kimin sesi midir –bellidir ve dünya alem bilmektedir: İşçi ve emekçiler kıt imkanlarını bir araya getirerek kurmuşlardır kanalı ve işçilerin sesidir, en başta emeğin haklarını savunur. Üç programını izleyip bunu teslim etmeyen ya yalancıdır ya kötü niyetli!

Sadece Hayatın Sesi’nin –hem de darbeye karşı çıkmışken ve terörü desteklediğine dair tek bir örnek gösterilemeyecekken– sualsiz kapatılarak basın ve haber alma özgürlüğünün hiçe sayılması, yasama ve yargıyı yürütmeye bağlayan KHK’larıyla OHAL’in halkı ve özgürlüklerini, demokrasiyi hedef aldığının ve kaldırılması gerektiğinin yeterli kanıtıdır! OHAL, halka ve demokrasiye karşıdır kaldırılmalı ve KHK’ları tümüyle iptal edilmelidir!
*
Bşbk. Binali Bey, “Lozan üzerinden siyaset yapmak Kılıçdaroğlu’ya kazandırmaz” dediler demesine, ama herhalde kazanmayı umarak Lozan’ı siyaset konusu yapan C.Bşk.’dır. “Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Bağırsan sesimizin duyulacağı adaları verdik. Bu zafer mi? O Masaya oturanlar Lozan’ın hakkını veremediler” diyen ne benim ne de Kılıçdaroğlu. Ama R. Tayyip Bey.

Sonra da “Yenikapı ruhu” diyor! “Ruh” her dediğine “eyvallah” denmesi olmalı ki, CHP Gn. Bşk. iki eleştiri yapınca önce “benim için kıymeti harbiyesi yok” deyip silip attı, ardından da “milleti” birleştirmek yerine Lozan’la bölmeye yöneldi: Lozan’ı benimseyenlerle benimsemeyenler.

Hem de AKP döneminde 17 ada terkedilmişken, adaları vermeyip M. Kemal’le İnönü zafer için ne yapacaklardı? Zamanında bir Troçki vardı ve 1917 Ekim Devrimi’nin hemen ardından Lenin “yokluktan” Almanya ile çok şeyden vazgeçtiği Brest-Litovsk anlaşmasına razı olurken esip yağıp gürlemiş, ama sonu hiç iyi olmamış, tarih Lenin’i haklı çıkarmıştı!