Demokrasi çıtası
Fotoğraf: Envato
Burjuvazinin, piyasa merkezli tek bir yaklaşımı genelleştirme çabalarına karşılık demokrasi; kapsamı, içeriği ve işleyişi bakımından sınıfsal bir kavramdır. Temsil, katılım ve ifade özgürlüğü biçiminde özetlenebilecek en genel ilkelerin kimler için kapsayıcı nitelikte olup, kimler için biçimsel düzeyde kalacağını sınıfsal güç dengeleri belirler. Dolayısıyla da mevcut güç dengelerini etkileme, bunları yeniden şekillendirme gücünden yoksun bir işleyiş, şeklen katılım ve temsil esasına göre sürdürülse de eksiktir.
Buradan hareketle, demokrasinin gerçekte nasıl tanımlanması ve işletilmesi gerektiği konusunda birçok farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımların özellikle eşitlik ve özgürlük konusunda ortaya koyduğu çelişkiler ise sınıfsal nitelikleri gereğidir.
Sınıflı toplum yapısı, standart bir ‘gerçek demokrasi’ tanımı yapmaya engel olsa da, biçimsel kuralların bile ihlal edildiği bir ortamda demokrasinin ne ‘olmadığını’ standartlaştırmak ise daha kolaydır.
Örneğin örgütlenme hakkı, ifade özgürlüğü ya da siyasal hakların kapsamı ve içeriği konusundaki tartışmalar demokrasinin niteliğine ilişkindir. Ancak bu tartışmalar yerine kazanılmış hakların sınırlarına odaklanmak ve bu sınırları da siyasal iktidarın her türlü denetimden muaf kalacağı biçimde belirlemek ise demokrasinin varlığına ilişkindir.
Laiklik ilkesinin kapsamı demokrasinin niteliğine ilişkindir. Ancak laiklik talebini dile getiren bir siyasi parti genel başkanının darp edilerek gözaltına alınması ise nitelik tartışması bir yana, demokrasinin şekil şartlarının bile oldukça gerisinde bir varlık-yokluk meselesidir.
Demokrasi çıtasının bu kadar düştüğü bir siyasi atmosferde, yapılan hak ihlallerinin gerçek boyutlarını kestirmek zor ama gereklidir. Bu bağlamda içlerinde Hayatın Sesi televizyonun da olduğu 10’dan fazla televizyon kanalı ve radyonun kapatılmış olmasının sadece basın özgürlüğünün ihlali çerçevesinde ele alınamayacağını görmek gerekir. Engellenen; gazetecinin haber yapma hakkı kadar toplumun haber alma hakkıdır.
Susturulmak istenenin işçi basını olması ise hak mücadelesinin sınıf mücadelesinden kopuk değerlendirilemeyeceğini bir kez daha göstermektedir.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50