03 Ekim 2016 00:57

Ateş böcekleri

Ateş böcekleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ateş böcekleri gelmiş bu yaz bahçemize, ben göremesem de… Sevgili komşum heyecanla paylaştı, aynı heyecanı paylaştık. Gecenin karanlığında yanıp sönen o minicik ışıklar çocukluğumdan beri en sevdiğim görüntülerden biridir. O çocukluk yıllarında nasıl ışık kaynağı oldukları merakından yakalayıp kavanoza hapsetmeye kadar varan kötülükler yapmış, o ışıltının her görünüşünde yüreğim yerinden zıplayıp peşinde epeyce koşmuş olsam da, Can Yücel’in “Yakın Tarih” şiirini okuyana dek anlam dağarcığımda tam yerini bulmadığını, bahçemizde arzı endam etme haberiyle duyduğum heyecanın umuda dair kıpırtıları içime düşünce anımsadım bir kez daha. Şiiri okumamış olanlar için yazayım buraya da: Gün gelir bu işe bu millet de şaşar/ Tam kurşun işlemez deminde karanlığın/ Bir ateş böceğidir başlar. 

Şiirin adı da, o kurşun işlemez karanlık da pek bir denk düşüyor değil mi, yaşadığımız şu günlere. Henüz bu günlerin ve o derin karanlığın içinden geçmekte olduğumuz için en korkunç zamanlardan birinden geçişimizin tanığı tarihin bizden uzak rahatlatıcılığına sığınmak mümkün olmasa da, geriye dönüp baktığımızda bu günlere dair anacaklarımız arasında aslolarak ateş böcekleri ve umutla ördüğümüz geleceğimiz olduğunu görmekte yarar var. Bütün o savaşların, faşizmin ve kötülüğün derin karanlığından çıkıp ışıldayan umut öyküleri gibi… 

Geçen haftayı bu suça ortak olmama iradesini birlikte gösterdiğimiz ve aramızdan kimilerinin hapse, kimilerinin ise şimdilik kaydıyla kendilerince üniversite dışına gönderilip bizi korkutacakları yanılsamasına inat dayanışma eylemleriyle geçirdik. Sevgili Esra, Meral, Kıvanç ve Muzaffer’in duruşma günü Çağlayan Adliyesini hadi gene Can Babanın deyimiyle söyleyelim, rengahenk boyarken, ardından Kocaeli’nde Kocaeli Dayanışma Akademisinin açılış dersindeydik. 

Son günleri sesimizi susturamayacaklarını, Hayatın Sesi’nin susmayacağını haykırarak geçirdik, susturduklarını sandıkları onlarca radyo, televizyon kanalına destek için. Özgürlük nöbetlerinde yan yana durduk, mektuplar aldık, mektuplar verdik dört duvar arasına kapattıklarını sandıkları yazarlar için. 

Dört yanımız bahar bahçe, dört yanımız ateş böceğine kesti kurşuni göğün altında. 

Kocaeli Dayanışma Akademisinin açılış dersinde dostlarımızla dayanışmaya gelen ve açılışın sunuculuğunu üstlenen tiyatrocu Erol Babaoğlu, İspanya’nın derin karanlığından bir ateş böceğinin öyküsünü anlattı derslerin sonunda hepimize. Düşünür ve yazar Miguel de Unamuno’nun öyküsünü… Dogmatik düşünceye, özellikle faşizme karşı savaşmış ve bu uğurda 1924 yılında diktatör Miguel Primo de Rivera tarafından Fransa’ya sürgüne gönderilmiş, 1930 yılında tekrar  Salamanca Üniversitesi’ndeki görevine döndüğünde, bu kez de üniversitesindeki bir toplantıda atılan savaş naralarına ve ölümün kutsanmasına dolayısıyla diktatör Franco’ya tek başına karşı çıkmış bu ateş böceği bugün hala içimizi aydınlatıyor, karşısında durduğu karanlık ise çoktan tarihin çöp sepetinde yerini aldı. 

Yıllardan sonra yeniden ateş böcekleri gelmiş bahçemize, bilesiniz istedim. Karanlığa inat! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa