05 Ekim 2016 01:00

Abdülhamit geri döndü

Abdülhamit geri döndü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün güne Çağlayan Adliyesi’nde başladım. Özgür Gündem ile dayanışmak amacıyla 1 günlük nöbetçi genel yayın yönetmenliği yaptığı için hakkında dava açılan Celal Başlangıç’ın duruşmasında yanında olmak için. 
Duruşma öncesi diğer nöbetçi yayın yönetmenlerinin davaları öncesinde yaptığımız gibi adliye binasının önündeki bahçede bir basın açıklaması yaptık. Celal Başlangıç orada, yaptığı konuşmada önemli bir vurgu yaptı; “15 Temmuz darbe girişimi, AKP tarafından tamamına erdirildi.”
Duruşmanın başlaması 11:40’a sarkınca ben Hayatın Sesi’nin mühürlenmesi konusunda kritik bir günde olduğumuz için binaya dönmek üzere yola çıktım. Ve henüz taksideyken, binadan arayan arkadaşlarımız mühürlemek üzere RTÜK heyetinin polislerle birlikte geldiğini haber verdiler. 
Binaya geldiğimde reji yeni mühürlenmişti ve RTÜK yetkilileri, Hayatın Sesi Televizyonu’nun yöneticisi olan arkadaşlarımızla bir masanın etrafındaydı, tutanak tutuyorlardı. 
Aslında sabah adliyede başladığımız hikaye Hayatın Sesi Televizyonu’nda devam ediyordu. Celal Başlangıç’ın da yerinde ifadesiyle “15 Temmuz darbe girişimi, artık bir girişim değildi, tamamına erdilmişti.” 
Binlerce eğitim emekçisinin, bilim insanının ihraç edilmesi ve açığa alınmasının ardından son olarak 28 Eylül’de 12 televizyon kanalı ve 11 radyonun yayını Başbakanlık talimatı ile OHAL sürecinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameye dayanarak durduruldu. 
Başbakanlık kararının RTÜK aracılığıyla Türksat’a bildirilmesi üzerine yayınına son verilen televizyon kanalları aşama aşama mühürlendi. 
Önceki akşam Azadi Tv, Jiyan ve Zarok Tv’ye baskın yapılarak binaları mühürlendi. Yine aynı akşam, 30 Ağustos gecesi ulusal yayını durdurulan Özgür Gün Tv’ye de baskın yapılarak mühür vuruldu. 
Dün de Hayatın Sesi televizyon mühürlendi, ardından da İMC Tv’nin yayını kesildi. 
Evrensel gazetesi olarak Hayatın Sesi ile aynı binada çalışıyoruz. İki ayrı kurum, iki ayrı şirket bünyesinde faaliyet gösterse de, birbirimizi destekleyen, yan yana bir çalışmayı sürdürüyoruz. Öyle olunca Hayatın Sesi’nin rejisine vurulan o mühür, bizim de içimize, yüreğimize işledi. 
Hayatın Sesi’nin mühürlenmesini Hayatın Sesi ve Evrensel çalışanları olarak alkış ve sloganlarla protesto ettik. Belki bugün sadece bunu yapabildik. Ama asla susmayız! Hayata mühür vurulamaz! 
İMC Televizyonu’nun Hayatın Sesi’nin mühürlenmesi sürecinde buradan yayın yapması, telefon bağlantılarıyla süreci sıcağı sıcağına aktarması, hakkında kapatılma kararı olan komşu televizyonumuzun anlamlı dayanışmasıydı. Ardından da İMC’ye gittiler. Ben bu yazıyı yazarken, bir yandan da İMC Televziyonu’nun yöneticilerini arayarak durumlarını soruyorum. Kalbim onlarla birlikte.
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından, “Darbe girişimi Allah’ın bir lütfudur” sözünün aslında ne anlama geldiği, 15 Temmuz’dan sonraki OHAL uygulamalarıyla görüldü. Kanallarımızın mühürlenmesiyle bizlerin yaşadıkları da bunun bir örneğidir.
Bir darbe döneminin tipik uygulamalarını bir bir yaşıyoruz ve bazıları onu da aşıyor. Bu kadar kurumun kapısına padişah fermanı gibi mühür vurulması, yüzyıl öncesine döndüğümüzü de gösteriyor. Evet Abdülhamit geri döndü!
Öyle de olsa, Hayatın Sesi’ni ellerinde kumbaralarla fabrikalardaki işçilerden, mahallesindeki komşusundan aldığı 1 liralarla kuranlar, onu yaşatmasını, yeniden var etmesini de bilecektir.
Kapatılan bütün kanallarımızı, radyolarımızı yeniden açacağız. Bu ağır dönemi de aşacağız. Gerçekler, dayanışma ve mücadele kazanacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa