Ekmek biter, gül kurur mu?
Fotoğraf: Envato
Zonguldak’ta kadın öğrencilere aydınlatması yok, tehlikesi çok yurt ortamında korku dolu günler geçirten zihniyet, iki kadın öğrencinin yurttan kaçırılmasına kadınlar tepki gösterince “Kuyruk sallamasaydınız” diyebiliyor.
Büyük otellerin şaşaalı salonlarında gerçekleştirilen 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü “kutlamaları”na onur konuğu olarak davet edilen Fatma Şahin’in Antepi’nde ekmek parası için günü birlik çalışan ve 9 aylık bebeği yalnız başına çadırda bırakmak zorunda kalan ailenin bebeğine tecavüz edilebiliyor. AFAD’a bağlı Nizip Mülteci Kampında 30 çocuk, Islahiye Mülteci Kampında yaşları 4 ila 8 arasında değişen Suriyeli 5 çocuk yol kenarında herkesin gözü önünde defalarca cinsel istismara uğrayabiliyor. Yoksulluk yüzünden okula gitmeyen kız çocukları evde anneleriyle elleri parçalanıncaya kadar fıstık kırarken, kız çocukları bir yıllık ev kirasına 70 yaşındaki adamlara satılırken konuşmalar devam edebiliyor.
Bu yılın ilk sekiz ayında en az 70, eylül ayında ise en az 10 kadın işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken, olağanüstü hal gerekçesiyle işçilerin güvenliğini ve sağlığını korumak için atılacak adımları içeren yasa tasarısı rafa kaldırılıp, kadınları ömürleri boyunca geçici, güvencesiz iş ilişkisine mahkum edecek kiralık işçilik yönetmeliği yürürlüğe sokulabiliyor.
İstanbul’da 3 yıl önce boşanmak istediği adamın silahlı saldırısında annesini kaybeden, kendisi de ağır yaralı kurtulan kadın, kendisi yerine “yanlışlıkla” katili koruma altına alan devletten 185 bin lira tazminat kazanıyor ama devlet, “Bütçemiz yok, icra takibi başlatın” diyebiliyor. Bu sırada Pendik’te 35 yaşında bir kadın sokak ortasında 10 yıl önce boşandığı adam tarafından herkesin gözü önünde defalarca bıçaklanarak öldürülebiliyor.
Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği facia ile ilgili davada Patron Can Gürkan’ın avukatı, Müge Anlı’dan katliamda patronun bir “suçunun olmadığı”nı kanıtlamak için yardım isteyebiliyor.
Her gün onlarca benzer haberle karşı karşıya kalıyor, kimi zaman kadın hikayelerinin gündeme bile giremeden yaşanıp bittiğini görüyoruz. Oysa önünü arkasını, nedenini çözümünü konuşmadan, tartışmadan, sadece seyirci kalmamız beklenerek yaşadığımız bizim hayatımızın ta kendisi.
Hayatın Sesi’nin kapatılmasıyla gasbedilenin biraz da kadınların hayatının gasbedilmesi anlamına geldiğini söylememiz bundan... Çünkü;
Zonguldak’ta yaşanan olayların çok benzerini her gün yaşamak zorunda olan Denizlili, Bursalı, Bolulu kadın öğrencilerin bir arada konuşmasının, tartışabilmesinin kürsüsü kapatıldı.
Devletlilerin kız çocuklarını ne kadar da çok “önemsediklerini” anlatıp göz boyadıkları saatlerde bu ülkede kız çocuğu olmanın yükünü ağırlaştıranın o “büyüklerin” altına imza attıkları yasalar, düzenlemeler, uygulamalar olduğunu konuştuğumuz mecra kapatıldı.
Bütün gazeteler, televizyonlar “kadınlara müjde” diye duyururken kiralık işçilik yasasını, bu yasanın getirdiklerini yıllardır deneyimleyen kadın işçilerin konuştuğu, “Müjde değil kölelik fermanı” dedikleri, o atölyeden o fabrikaya, yarının ne getireceğini bilmeden ve hiç bir güvenceye sahip olamadan çalışmanın ne demek olduğunu anlattıkları mikrofona el kondu.
Bir kadın sokak ortasında öldürülürken kimsenin müdahale etmediğini izlemek yerine, Pendik’te sokak ortasında eski kocası tarafından yakılan Gönül Çalışkan’ın davasına sahip çıkan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin tüm mahalleliyi içine katarak yürüttüğü, “Şiddete seyirci kalma, suça ortak olma” kampanyasının kadınların hayatını nasıl değiştirdiğini konuştuğumuz ekran karartıldı.
Soma patronunun değil, Soma’da katledilen işçilerin eşlerinin, kızlarının, annelerinin “Sesimizi duyuran bir siz varsınız, bu katliamın peşini bırakmayın” diye aradığı yayınımız durduruldu.
Bu ekranı kararttılar diye kadınlar bu sözleri söylemekten vazgeçmeyecekler. Ekmek ve Gül devam edecek. Kadınların kendi haberlerini yaptığı, sözlerini söylediği, yaşamlarına değdiği konuları tartıştığı bir platform yaratmak için Ekmek ve Gül’ün biriktirdiği her şeyi katık ederek çıkacağımız yeni bir yolumuz olacak. Nasıl her bir ilde, mahallede, iş yerinde, okulda gruplarımız, muhabirlerimiz, editörlerimiz varsa, yine onların gücüne ve deneyimlerine dayanarak ilerleyeceğiz.
Yakın zamanda il il buluşmalar, atacağımız yeni adımlar için fikir alışverişi yapacağımız toplantılar için yollara düşeceğiz.
Önerileriniz şimdiden hazır olsun.
Geliyoruz!
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52