Eğitimde reform… Kim için ve ne için?

Reform sözcüğü kökeni Türkçe olmayan bir sözcüktür. İngilizce “reform” sözcüğünün Türkçe karşılığı yeniden biçimlendirmek, yeniden düzenlemek, iyileştirmek, ıslah etmektir. Merriam Webster sözlüğüne göre İngilizce sözcük, hataları ve eksikleri gidererek birisini veya bir şeyi geliştirmek, düzeltmek; kendi davranışını ya da alışkanlıklarını geliştirmek veya düzeltmek anlamına gelir. Bu anlamda bakıldığında eğitim sisteminde reform yapıldığı zaman sistemde eksik, hatalı, yolunda gitmeyen birtakım şeylerin düzeltilmesi, yeniden düzenlenmesi, yeniden biçimlendirilmesi akla gelebilir. Bütün siyasi iktidarlar başa geldiğinde kendi reformlarını yaparlar. Ama tanımlara bakıldığında bu reform denilen şeyin aslında bilimsel verilere göre yapılması gerektiği de anlaşılır. Çünkü hataları, yanlışları, eksikleri tespit etmek derinlemesine bilimsel araştırmayı ve bunları gidermek için uygulanmasına karar verilen yöntem ve stratejilerin tam deneysel olmasa bile ayrıntılı gözleme dayalı olarak saptanması gerekir.
Bir varlık olarak insanın gelişim ve öğrenme sürecine ilişkin özellikleri, gereksinimleri çok fazla bilimsel araştırmaya konu olduğuna göre ve yapılması gerekenler 5-10 yılda bir zırt pırt değişkenlik göstermediğine göre her siyasi iktidarın kendi reform paketini uygulaması, sorgulanması gereken bir durumdur: Bu tür reform niteliğindeki değişiklikler neden yapılır? Siyasi iktidarlar, özellikle de kapitalist gelişim modelini benimsemiş toplumlar ve onların siyasi iktidarları, bu tür sözde reformları o gelişim modelinin ihtiyaçları ve kendi hırsları için yaparlar. Neredeyse yapılan hiçbir değişikliğin bir varlık olarak insanın gelişim ve öğrenme özellikleriyle ilişkisi yoktur. Bu yüzden de insanlar eğitim sistemi içinde hep mutsuz olurlar ve yaşam sürecinde de mutsuzlukları devam eder. Çünkü hâkim ekonomik gelişim modeli için yaşarlar. Sadece bu gelişim modelinin yararına bir yaşam sürüyorlarsa gerekli gibi görünürler. Aksi takdirde gereksizdirler. Bunu fark ettikleri için mutsuzdurlar zaten.
Bu durum, siyasetçilerin ve onların iktidar olmasına imkân veren kapitalist çıkar ilişkileri ağının üst düzey temsilcilerinin söylemlerine de yansır. Hem de süslü kelimelerle ve haklı gibi görünen gerekçeler şeklinde. Bu reformun ilan edildiği toplantıda Başbakanın bir sözü (kaynak: http://www.haber10.com): “Öğrencilere kötü haber. Yarım gün okuyacaklardı tam gün okuyacaklar. 2019’un sonuna kadar bunu yapacağız”. Bir gazetecinin sorusu üzerine de şunu söylemiş: “Tek tip değil, başka şey anlaşılabilir. Tam zamanlı eğitim. Yani öğlenciler, sabahçılar diye bir şey vardı ya. Hem sabahçıyım hem öğlenciyim. Öğlenleyin okulda olacaklar, yemeklerini yiyip aynen çalışanlar gibi. Nasıl işe gidiyorsun, sabah gidip akşam geliyorsun. Okula da sabah gidip akşam geliyorsun.” Tam piyasanın ihtiyaçlarına göre hazırlık süreci yani… Hatta okul öncesi eğitim de zorunlu oluyor. Okula hazırlık, okul sürecinde daha az zorluk çeksin diye okul öncesinde çocuğun kontrol altına alınması… Yani sistem etki alanını hem gelişim dönemleri boylamında hem de gün içi kullanılan süre anlamında genişletiyor. Üstelik bunun öğrenciler için kötü bir haber olduğunun farkında başbakan. Yani bugüne kadarki etki alanı kapsamında benim ve başka insanların söz ettiği sorunlar çözülmüş ve kötülükler sona ermiş de bir bu kötü olacakmış gibi…
Bir deiş insanlarımızdan Hanzade Doğan Boyner’in Startup İstanbul Konferansındaki (kaynak: Doğan Haber Ajansı) konuşmasında kullandığı bir kavram var:“Girişimcilik ekosisteminin gelişmesi…) Yani başka bir deyişle iş kurmak, yatırım yapmak için uygun piyasa şartlarının bütün boyutlarıyla ve herkesi etkileyecek şekilde sermaye sahibinin yararına düzenlenmesi… Bir de Boyner’in “Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı”nda söyledikleri var. Bu konferansın teması “Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar: Kapsayıcı ve Kaliteli Eğitim ile Çocuk Yaşta Evliliğe Son”… Kız çocuklarının yaşadığı eğitim sorunları, çocuk yaşta evlendirilme, maruz kaldıkları şiddet konularında gayet yerinde ve doğru olan sözlerinden sonra kız çocuklarımıza sahip çıkmamız gerektiğine vurgu yapmış. Doğru demiş… Ama onun da sözlerine farkında olmadan kapitalizmin ruhu sinmiş. Herkesin çok rahatlıkla ve sorun yokmuş gibi kullandığı bir söylemi kullanmış: “Kız çocuklarına yapılan yatırım çarpan etkisi yapar.” Öncesinde ifade ettiği çok güzel sözler var ama sonunda bir yatırımcı olarak kız çocuklarının da eğitilmesi durumunun kapitalizmin işine ne kadar yarayacağını ağzından kaçırmış. İnsanın eğitiminin bir yatırım gibi görülmesi sadece Hanzade Hanım’ın düştüğü bir hata değil. Birçok siyasetçi, sermaye sahibi kişi, çeşitli bürokratlar ve aileler de eğitimi insana yapılan yatırım gibi görürler. Ama bu dil sürçmesinin başka bir anlamı da vardır. İnsan mevcut ekonomik ilişkiler ağının ihtiyaçları doğrultusunda eğitilirse, yani ona yatırım yapılırsa, ondan maksimum düzeyde faydalanılabilir ve ekonomi de büyür. Kar etmek ve başka yatırımları yapmak mümkün olur. Kar çarpan etkisiyle artar ve yatırımlar da artar. Piyasanın yeni adı olur Ekosistem. Ekosistem deyince de havası var ne de olsa. Daha bir ekolojik, daha bir çevreci… Daha bir anlaşılmaz ama sorgusuz sualsiz kabul edilir.
Dolayısıyla, Başbakanın okul öncesi dönemi de zorunlu tam mesaili eğitim sisteminde ağır işçilik, pardon öğrencilik yapacak olan çocuklarımızı bu ekosisteme daha bir hazırlıklı hale getirmek mümkün olacak artık. Hem de eskiden olduğu gibi kadrolu öğretmenlerin değil geçicilik hissiyatıyla bıçak sırtı koşullarda çalışmak durumunda kalan sözleşmeli öğretmenlerin rehberliğinde…Zaten mesleki eğitim tam da sermaye sahiplerinin istediği gibi yürüyor. Daha ne?

Evrensel'i Takip Et