16 Ekim 2016 00:50

İnsan çeşitliliği ve insan genetiği çalışmalarının yeni yönü

İnsan çeşitliliği ve insan genetiği çalışmalarının yeni yönü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünya çapında milyonlarca insan genetik hastalıklardan muzdarip. Gen dizileme tekniklerinin hızla geliştirilip fiyatlarının görece ucuzlaması ile birlikte, genetik hastalıklara neden olan mutasyonların belirlenmesi ve risk faktörlerinin bulunması konusunda bir hayli çalışma yapıldı ve yapılmakta (buraya şöyle bir not düşelim: gen dizileme ücretleri her ne kadar geçtiğimiz on-yirmi yıla göre ucuzlamış olsa da hala herkesin erişebileceği bir fiyat düzeyinde değildir.) Bu çalışmalar sonucunda pek çok genetik hastalıkla ilişkilendirilen, yani o hastalığa sebep olduğu düşünülen çeşitli mutasyonlar da açığa çıkarılmakta. Bu çalışmaların çoğunda belli bir genetik hastalığı olan bireylerle, olmayan bireylerin gen dizileri karşılaştırılarak farklı olan gen dizileri belirlenerek hastalığa sebep olan mutasyonlar tanımlamakta. Adına İngilizce’de kısaca GWAS denilen ve genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (Genome Wide Association Studies) ile de tüm genom (insanın bütün gen dizileri) incelenerek bazı mutasyonların çeşitli hastalıklarla sebep-sonuç ilişkileri açığa çıkarılmakta. İlk başarılı GWAS’ın yayınlandığı 2005 yılından günümüze GWAS üzerine binlerce çalışma bulunmakta. 

Bu yılın Ağustos ayında Nature dergisinde yayınlanan ve aynı derginin 12 Ekim tarihli sayısında çıkan editoryal yazı ve diğer yorum yazılarına, konu olan araştırma, mutasyon –hastalık ilişkilendirme çalışmalarında köklü değişikliklere gidilmesi gerektiğini gösterdi.  Araştırma “kötü” mutasyon olarak tanımlanan birçok mutasyonun aslında ilişkilendirildiği genetik hastalığa neden olmadığını ve yanlış sınıflandırıldığını gösterdi. Geniş bir bilim insanları topluluğu tarafından oluşturulan Eksom Agregasyon Konsorsiyumu’nun (Exome Aggregation Consortium (ExAC)) yürüttüğü çalışma ile yaklaşık 60 bin farklı insana ait ekson dizisi (genlerin protein kodlayan bölgeleri, bir insan genomunda yer alan bütün eksonlar eksomu oluşturmakta) dünyanın en geniş eksom veritabanında toplanarak analiz edildi. Araştırmacılar, bu 60 bin kişilik veritabanını temel alarak, her birimizin genomlarımızda hastalıkla ilişkilendirilen ortalama 54 mutasyonu taşıdığımızı ancak bunlardan yaklaşık 41 tanesine insan popülasyonunda sıklıkla rastlandığını ve aslında bunların yüksek ihtimalle daha önce ilişkilendirildikleri hastalığa sebep olmadıklarını açığa çıkardı. Peki nasıl olup da daha önce bu kadar yüksek sayıda mutasyon hastalık yapıcı olarak nitelendirilmişti? Son yıllarda yapılan çalışmalarda hastalıkla ilişkilendirilen mutasyonlar, hasta olmayan bireylerde bulunmamalarına bakılarak belirlenmektedir. Dolayısı ile araştırmaların analiz ettiği sağlıklı bireyler sağlıklı popülasyonun tamamını temsil etmeyebilir. Üstüne üstlük, sağlıklı olarak temel alınan genetik verilerin büyük çoğunluğu Avrupa kökenli bireylerden elde edilmekte. Örneğin, 2009 yılında gerçekleştirilen bir araştırma GWAS araştırmalarının katılımcılarının yalnızca yüzde 4’ünün Avrupa kökenli olmadığını gösterdi. 2016 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 20’lere çıksa da tüm dünyadaki insan çeşitliliğini temsil etmesi bakımından gerçek yaşamdan hala oldukça uzakii. 

Aslında çalışmanın sonuçları çok da şaşırtıcı değil. Bilimsel indirgemeciliğin türlü formlarının bilim dünyasına egemen olduğu, ana akım olduğu bir çağda yaşıyoruz. Küçük örneklemelerden yola çıkılarak yapılan çalışmaların heyecan verici bulgularının, daha derinlemesine çalışmalar fazlaca yapılmadan bir anda genelleştiriliverdiği, popülerleştirildiği, yaygınlaştırıldığı bir PR dönemi bu. Aynı şey yeni bilimsel metodlar için de geçerli. Ne yazık ki bilimsel araştırmaların içeriğinden çok, kullanılan bilimsel metodların trend olup olmaması o çalışmanın yayınlanıp yayınlanmamasını belirleyebiliyor kimi durumlarda. Bu tür çalışmaların sonuçları tüm insanlığı ilgilendirmekte ve insan genetiği çalışmalarının bundan sonraki gidişatını da yönlendirmekte. Ancak kuşkusuz bu çalışmanın birebir etkilediği, ailelerinde genetik hastalıklar bulunan ve taşıdıkları mutasyonlar nedeniyle risk altında olan kişiler.  Daha önce “kötü” olarak tanımlanan hastalığa sebep olduğu düşünülen mutasyonlar tekrar mercek altına alınmalı ve daha geniş, popülasyonları daha doğru temsil eden temel veriler kullanılarak bu mutasyonların niteliği tekrar belirlenmeli.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa