Masa başındaki planların ‘saha’da karşılığı yoksa...
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı önceki gün, Musul harekatının dışında bırakılmasına çok öfkeli bir ses tonuyla karşı çıkarken, özeti “Operasyonda da olacağız masada da” biçimindeki konuşması dün, yandaş basının bütün gazetelerinin manşeteydi. Yandaş basının en “öz” gazeteler grubunda yer alanların tümü, “Operasyonda da olacağız masada da” manşetiyle çıktı. Aralarındaki tek fark, bazıları operasyon yerine “sahada” sözcüğünü kullanmaktan ibaretti!
Ama ne var ki; ne Cumhurbaşkanı ne de gazeteciliğin bütün başlıca ilkelerini geminin bordasından atarak, görevini Cumhurbaşkanının söylediklerine “inandırıcılık” kazandırmakla sınırlamış olan yandaş medya, onca laf kalabalığına karşın, nasıl “operasyonda ve masada olunacağı”na dair somut bir şey söylemiyorlar. Hele de operasyonun yönetimi ve sözcülüğünün Irak hükümetine bırakılmış ve Irak Hükümeti Türkiye’yi bırakalım operasyona katmayı, TSK güçlerinin Başika’da kalmasını bile istemediği koşullarda “Türkiye’nin operasyona nasıl katılacağı” sorusu karşılıksız kalmaktadır. Nitekim, Kürt Federe Devleti Başkanı Barzani de Irak hükümetiyle koordine içinde askeri operasyona katılırken, “Bağdat’la Ankara arasında anlaşmalıdır” diyerek, bu konuda ABD ile aynı görüşte oluğunu göstermiş, pratikte de Irak hükümetinin yanında yer almıştır.
Böylece daha harekatın ilk günü, Hükümetin Hürriyet’teki Sözcüsü Abdulkadir Selvi’nin “Hükümetin B planı” dediği seçenek çökmüştür. Çünkü Selvi, Cumhurbaşkanının öne sürdüğü “A, B ve C planları”nı önceki gün köşesinde açıklamıştı! Bu planlara göre, A Planı, Irak hükümetinin operasyona katılmasını kabul etmesi durumda işleyecek bir plandır. Bu olmazsa B planı dereye girecekti ki, bu plana göre Barzani yönetimi, Irak hükümetine rağmen Türkiye’yi yardıma çağıracaktı. Bu da olmazsa “C Planı” devreye girecekti. Yani bu sefer de Sünni Arap aşiretler Türkiye’yi yardıma çağıracaktı!
Askeri harekatın üstünden iki gün geçmeden bu “üç seçenekli” planın A ve B seçenekleri çökmüştür. “C planı”nın ise gündeme gelebileceğini gösteren hiçbir belirti yoktur.
Hükümetin bu “normal”, belli bir mantıkla düşünen insanların “masa başında” bir mantığı var gibi görünse de “sahada” bir karşılığını göremediği, “Musul politikası” etrafında oluşturduğu “planları”, bir MHP Genel Başkanı Bahçeli “anlamış” görüyor!
Onun için Bahçeli, dün partisinin Meclis gurubunda, “Telafer Türk’tür. Kerkük, Musul Türklerin öz yurdudur... Halep’in sinesi ‘Türk’ diye inlemektedir” diyerek bütün malum şoven-milliyetçi tezleri haykırdıktan sonra, “Irak toprağında gözümüz yok”, “Elbette hemen savaşalım demiyoruz...” rezervleriyle birlikte, Hükümetin “Musul ve Suriye politikalarına tam destek” verdiklerini de sözlerine eklemiştir.
Cumhurbaşkanı ise Irak yönetimine karşı sürdürdüğü sert söylemi dün Saray’da yaptırdığı “Akademik yıl açılışı” toplantısında da yineledi. Ama Dışişleri Bakanı, ABD’nin “öğüdüne” uygun olarak, iki gün önce Irak hükümetiyle görüşmek üzere Bağdat’a gönderdiği üst düzey heyetten sonra da diplomatik görüşmeleri sürdürmek üzere Bağdat’a yeni heyetler gidip geleceğini açıkladı.
Bakanlık bu girişimleri, Cumhurbaşkanının açıkladığı “A, B, C planları”nın çökmüş olduğunu görerek mi girdi yoksa A, B, C planları zaten “yok hükmünde” miydi, ya da bu görüşmeler günlerdir ABD’de olan Genelkurmay Başkanı Akar’la (ABD yetkilileriyle de koordineli) bağlantılı olarak mı yürütülüyordu, bunu da yakında göreceğiz. Ki, olup bitenlere bakınca bu son ihtimal çok güçlüdür.
Hükümetlerin çöken politikalarının, yenilenen manevralarını hep ülkelere ekonomik, siyasi, askeri, diplomatik... maliyetleri olmuştur.
Dolayısıyla Musul’da, “Operasyon da da masada da olacağız” diye formüle edilen politikanın “çöküşü”nün de bir faturası olacaktır. Hele böyle “sıcak” ortamda olunca, barış politikasını reddedip savaş politikalarına bağlanmanın faturasının hayli kabarık olmasının da kaçınılmaz olacağı apaçıktır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47