Türkiye Yazarlar Sendikası
Fotoğraf: Envato
Türkiye Yazarlar Sendikası bir avuç yazardan oluşuyor.
Yazarlar için bir avuç dememe şaşırmış olabilirsiniz.
Türkiye’nin, 80 milyonluk vatandaş sayısına oranla sayımız gerçekten az.
Böyle bir şey söylediğimizde Aziz Nesin,
‘Okuyucularımızın sayısına bakarsak aslında milyonlarız.’
BU YAZIMLA OKUYUCULARA SESLENİYORUM, YAZARLARIYLA BİRLİKTE…
Ünlü, nitelikli yazarlardır TYS’nin 42 yıl önceki bütün kurucuları…
En çok Aziz Nesin’in parasal katkısı ile küçücük kiralık bir yerimiz olmuştu. Utanırdık orada başka ülkeden gelen yazar dostlarımızı ağırlamaktan. Yönetim kurulu üyelerinden sonra ancak 2-3 kişi sığabilirdi bu oyluma.
Yüksek kaldırımın üst ucuna yakın bir yer bulmuştum. Aylığı 450 liraydı da sevgili Demirtaş (Ceyhun) ‘ödeyemeyiz’ diye karşı koymuştu.
Orayı, işliğimde çalışan genç mimarlarla temizlerken bitlendiğimizi unutabilir miyim? Döşemeler çerden çöpten, pislikten görünmüyordu.
Daha sonra ‘Milli Saraylar’ dan bir yer istedik. Ihlamur’daki saray yavrusundan…
Bir yer istedik diye yazıyorum ya, istediğimiz haftada bir gün oranın bir odasında toplanabilmekti yalnızca… Buna karşılık orayı yapıtlarımızla donatacaktık. Milli Saraylardaki bu konuların yetkilileri nedense bu isteğimizi olumlamadılar.
Bir gün dayanamayıp günün Kültür Bakanı İstemihan Talay’a bir betik yazdım. Durumu anlatıp Sendikamız için bir yer isteğimizi bildirdim.
Yıldız Sarayından ‘Rutubet’ nedeniyle kimselerin istemediği, boş duran bir yeri ‘Silahhane’ yi bize özgüledi sözleşmeyle Sayın İstemihan Talay…
Onarım tasarımını yaptım.
Onaylandı…
300.000 lira içinde bitsin dediler Bakanlığın ilgilileri. Bitirdim. Yüz akı bir yayın betikliği, belgeliği oldu.
Hani hep öyle derler ya, Balkanların en iyisi oldu.
Şükran (Kurdakul) mutluluktan uçtu. Belgelik kısa sürede değerli belgelerle doldu.
Öğrencilerin başvuru özeklerinden biri oldu, çıktı.
Sonra bir gün, söyleşmemiz bile bitmeden,
‘boşaltın burayı’
dediler. 1995 de başladık yer aramaya.
Cumhuriyet Halk Partili belediyelere başvurduk. Kimseleri ırgalamıyordu, Sendikamızın yerinin olmaması. Şimdi de belgelerimizi kitaplarımızı bile kurtaramıyoruz.
T.Y.S. Yönetim Kurulu kamuoyuna açık duyuru yayınladı.
Şöyle bitiyor sonu:
“1995’te Kültür Bakanlığı’dan sözleşmeyle odayı kullanım hakkını alan TYS, yine Kültür Bakanlığı’nın sözleşmeyi tek taraflı kaldırdığını bildiren yazısıyla odaya kilit vurmak zorunda kalmıştır. Daha doğrusu, binada onarım gerekçesiyle TYS Merkez Odası’nın kapısı sökülüp yerine duvar örülmüştür. Deyim yerindeyse ‘kapı duvar!’ olmuştur.
Betik, ”TYS’nin kamuoyuna yaptığı şu çağrıyla sonlanıyor:
“TYS’nin dilini, birikimini tutsaklaştırmak, ülkenin yazı geleneğini silmektir. Bu yaralayıcı, aşağılayıcı tutumun yalnızca yazarlara değil, halkımıza da yönelik olduğunu düşünüyoruz. Bunun için halkımızı ve kamuoyunu TYS’nin yanında olmaya çağırıyoruz.
BU ÇAĞRIYA BÜTÜN SOLUĞUMLA KATILIYORUM. BEN DE, SENDİKANIN ÜYESİ YA DA DEĞİL, TÜM YAZARLARI, ONLARIN MİLYONLARCA OKUYUCULARINI TYS’ YE OMUZ VERMEKTE GEÇ KALMAMAYA ÇAĞIRIYORUM.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08