İkinci 'Haşimi vakası': Kılavuzu Türkiye olanın...

Irak’ta bugünlerde ikinci Tarık el-Haşimi vakası yaşanıyor. Irak Federal Mahkemesi, 3 milletvekilinin şikâyeti sonucu başlattığı soruşturma kapsamında Eski Musul Valisi Esil Nuceyfi hakkında “yabancı bir ülke ile iletişime geçtiği” gerekçesiyle tutuklama kararı çıkarttı. “Yabancı ülke” herkesin malumu, Türkiye! “Yabancı bir ülke ile iletişime geçme”nin açılımında ise, “işgalci” olarak nitelenen “Türk askerinin Irak’a girişini kolaylaştırmak ve kamp kurmasına yardım etmek” ifadeleri yer alıyor. Açıktır ki, Türkiye’nin Başika kampında eğittiği Sünni Haşdi Vatani (adını Ninova Muhafızları olarak değiştirdi) milislerinin komutanı olan Nuceyfi hakkında verilen karar, aslında Türkiye’nin Irak’a müdahale girişimlerine karşı verilmiş bir yanıt olarak değerlendirilmelidir.
Nuceyfi ile ilgili karara ikinci Haşimi vakası diyoruz, çünkü Türkiye’nin müdahale politikasının evveliyatı da var. Ve Haşimi’nin hikâyesi, bugünlerde meydanlarda mezhepçiliğe savaş açtığını söyleyen AKP-Erdoğan iktidarının Bölge’ye müdahale politikasını hangi temeller-ilişkiler üzerine inşa ettiğinin de hikâyesi.
Tarık el-Haşimi’nin lideri olduğu Irak İslam Partisi, Saddam’ın devrilmesinden sonra Irak’ta 2005’te yapılan seçimlerde parlamentodaki en büyük Sünni grup oldu ve Haşimi cumhurbaşkanı yardımcısı görevine getirildi. Ancak çoğunluğu sağlayan Şiilerin devlette etkin hale gelmesi, iktidarı kaybeden Saddam döneminin Sünni egemenlerini rahatsız etmişti. Sadece onları değil tabi, aynı zamanda Bölge’de Şiilerin etkinliğinin artmasından kaygı duyan kimi Bölge ülkelerini de. Bu ülkeler de bilinmez değil; daha sonra Suriye müdahalesi sürecinde de yan yana gördüğümüz ve mezhepçi söylem ve tutumlarıyla IŞİD başta olmak üzere radikal İslamcı çeteleri böylesine büyük bir sorun haline getiren politikaların altında imzası olan Türkiye, Katar ve S. Arabistan!
İşte bu dönemde Irak’ta Şiiler ve Sünniler arasında gerilimi tırmandırmak ve istikrarsızlığı derinleştirerek iktidarı yıpratmak için ardı sıra terör saldırıları gerçekleştirildi. Saddam’ın eski istihbaratçılarını “koruma” olarak kullanan Haşimi’nin “ölüm timleri”nin bu saldırılarda parmağı olduğu ortaya çıkınca Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Haşimi, hakkında tutuklama kararının çıkartılmasından sonra önce Kürdistan Bölgesi’nde Barzani’ye sığınmış, ardından Suudi Arabistan ve Katar’a geçtikten sonra Nisan 2012’de Türkiye’ye gelmişti. En yakın destekçileri Katar ve S. Arabistan’ın bile himaye etmeye korktukları Haşimi’ye AKP-Erdoğan iktidarı kol kanat germiş; Haşimi’nin yakalanması için İnterpol tarafından kırmızı bülten yayımlanmasının ardından dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “Türkiye olarak başından beri desteğimizi verdiğimiz birini iade etmeyiz” açıklamasını yapmıştı. Bu açıklama hem Türkiye’nin mezhepçi temellere dayanan müdahale politikasının ve hem de bu politikanın başarısı için terör dâhil hiçbir aracın kullanılmasından geri durulmadığının itirafı niteliğindeydi.
Özetle Esil Nuceyfi ile sürdürülen ilişkiler, Haşimi dönemindeki politikanın devamından başka bir şey değil. Zaten Esil’in abisi eski meclis başkanı Usame Nuceyfi de Irak’ta Sünniler içinde federe bölge talebiyle bilinen ve Türkiye tarafından desteklenen bir siyasetçi. Esil Nuceyfi ise, Musul’u savaşmadan IŞİD’e terk eden vali olarak biliniyor-ki IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinde Saddam’ın eski komutanlarının önemli bir rolü olduğu biliniyor. Ve bir hatırlatma daha: IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi için Haşimi ne demişti biliyor musunuz? “Ezilenlerin devrimi!”
Şimdi parçaları birleştirelim: “Türkiye’nin başından beri desteklediği” ve IŞİD’e “devrimci” diyen Haşimi, Musul’u IŞİD’e terk eden vali Nuceyfi ve Musul IŞİD tarafından alınırken başkonsolosluğunu bile boşaltmayan Türkiye.
Bunlar bugün hep bir ağızdan ne diyorlar? “Musul operasyonu bizsiz olmaz!”
Türkiye, Suriye’de el Kaide artığı ÖSO çeteleriyle, Irak’ta Musul’u IŞİD’e terk eden eski vali Nuceyfi ile müdahale politikası peşinde koşmaya devam ediyor. Ancak Suriye ve Irak hükümetlerinden yapılan ardı sıra açıklamalarda Türkiye “işgalci” olarak niteleniyor. İşte başkanlığa koşan “büyük lider” ve onun “büyük Türkiye”sinin vizyonu!
Esil Nuceyfi’ye gelince, o da Haşimi gibi bugünlerde Erbil’de Barzani’ye sığınmış durumda.
Ee Kılavuzu Erdoğan Türkiye’si olanın akıbeti de böyle oluyormuş!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et