02 Kasım 2016 00:17

Tek tek avlanıyoruz...

Tek tek avlanıyoruz...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Saldırılar giderek sertleşiyor. 15 Temmuz gerekçe edilerek devleti darbecilerden temizlemek için yürürlüğe konulduğu iddia edilen OHAL’in asıl hedefinin tüm AKP ve Erdoğan karşıtları olduğu, son saldırılarla bir kez daha tescil edildi. AKP zihniyetini kalıcılaştırmak, Erdoğan’ı da ebedi lider yapmak için yürürlüğe konulan OHAL’in öncelikli hedefinin ülkeyi muhalefetsizleştirmek olduğu artık çok açık. Yaşananların devamı da sistemin tamamen Erdoğan’a göre dizayn edildiği yeni siyasal hamlelerle gelecek. MHP’nin faşizan saldırıların bedeli olarak Erdoğan’ın başkanlığına gidecek yolda AKP’ye her türlü desteği vereceği de artık bir sır değil.

Başından beri saldırılarda öncelikli hedef basındı. 15 Temmuz’un hemen akabinde Cemaat yanlısı basın-yayın organları kapatıldı. Bu kurumlarda çalışanlar, kapatılan gazetelere yazanlar, televizyonlara konuşanlar tutuklandı. Çokça da yurt dışına kaçan oldu. Önceden cezaevine konulan 40’a yakın Kürt gazeteci ile birlikte bu sürede cezaevine konulan gazeteci ve yazar sayısı 100’ü aştı. Bu ilk dalgayı aralarında Zarok TV’nin de olduğu birçok gazete, dergi ve televizyonun kapatılması takip etti. Yüzlerce internet sitesi yasaklandı. Tüm bu kapatılan, sesi kesilen basın yayın organlarının kapısına mühür vurularak mal varlıkları da Hazineye devredildi. Bu yetmez, bir Fransız şirketi olan Eutelsat’a ekonomik baskı kurularak yurt dışından yayın yapan Med Nuçe ve Newroz televizyonlarının da uydudan çıkarılması sağlandı. Bununla da kalmadı, Kürtçe yayımlanan günlük Azadiya Welat gazetesinden ilk ve tek kadın ajansı JINHA’ya, bölgenin haber kaynağı DİHA’dan yerelin etkin sesi olan Yüksekova Haber’e kadar onlarca kurum da KHK ile kapatılarak mal varlıklarına el konuldu. Basına yönelik hamlelerin son ayağı ise –şimdilik- Cumhuriyet gazetesi oldu. Cumhuriyet henüz kapatılmış değil. Cumhuriyet’i hükümet yanlısı yayınlar yapacak, en azından Erdoğan ile ittifak içindeki Ergenekonculara devredecek formüllerin arandığına, hukukun da buna alet edildiğine şüphe yok. Eğer böyle değilse 1924’ten beri yayınını sürdüren, çizgisi en çok bilinen Cumhuriyet’e, neden Cemaat ve PKK yanlısı yayın yaptığı suçlaması ile yönelinsin. Dert, eldeki havuzu da kullanarak toplum nezdinde bir algı oluşturmak ve bu algı ile Cumhuriyet’i Erdoğan’ın oluşturmak istediği sistemin içine çekecek bir yönetime devretmek.

Cumhuriyet’e gelinceye kadar da, bundan sonraki hamleler de bilinmiyor, tahmin edilmiyor değil. Daha ilk günden basına ve toplumun diğer kesimlerine yönelik giderek artan saldırılara dikkat çeken herkes ülkeyi dikensiz gül bahçesine çevirmek isteyen Erdoğan’ın kendi sistemini kalıcılaştırmak için baskıları artıracağını, öncelikle basına yöneleceğini söylüyordu. Bugün yaşanan da bu. Basın yok edilmeden, haber alma kaynakları kurutulmadan toplumu sessizliğe gömmek mümkün değil. Doğru, tüm sesleri kesmek geçmişe göre çok kolay değil. Her halükarda teknolojik olanaklar kullanılarak alternatif mecralar oluşturulacak, geliştirilecek. Ancak şu da çok açık ki uzun sürmeyeceği, süremeyeceği bariz olan bu saldırılar karşısında alternatif mecralar oluşturuncaya ya da bu saldırıların sonu gelinceye kadar da atı alan Üsküdar’ı geçecek. Daha açık deyimle, Erdoğan kendi sistemini kalıcılaştırma, kendini ebedi lidere dönüştürme konusunda son virajı da dönmüş olacak.

Artık şunu görmenin tam zamanı; toplumun tüm muhalif kesimlerini, barış ve demokrasi yanlılarını hedef alan faşizan bir anlayış ile bu anlayış karşısında direnenler var. Bu saldırılar karşısında da aslolan, demokrasi, barış ve özgürlüklerden yana olanların ortak cephelerini örmektir.

“Sarı öküzü vermeyecektik” meselesi çok doğru. Herkesin sarı öküzünün farklı olduğu da bir gerçek. Verilen ilk tavizin ne olduğunu deştiğimizde işin başlangıcını Ermeni’ye atılan ilk tokada da, hatta ondan öncesine de götürmek mümkün. Ancak her ne olursa olsun artık cepheyi en geniş biçimde örecek, CHP’yi de ikircikli tutumundan kurtarıp demokrasi cephesinin içine çekecek bir aciliyete ihtiyaç var. Doğrusu bunun için Demokrasi İçin Birlik girişimi iyi bir şans. Yoksa her birimizin tek tek avlanıp çakallara yem edileceğine şüphe yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa