Gerilim gezdiriliyor!
Fotoğraf: Envato
“Bu kadar da olmaz”, “Bu da oldu”, “Bunu da yaptılar”... demek de artık olup biteni, yaşananları tarif etmiyor.
Bu “tarifsiz” girişimlerden birisi de dün sabaha karşı, HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ başta olmak üzere, dokunulmazlıkları kaldırılan 12 HDP’li milletvekilinin evlerinde gözaltına alınarak mahkemeye çıkarılması olarak gerçekleştirildi.(*)
İçeride ve dışarıda gerilimi artırma, siyasi ortamı her tür provokasyona açık hale getirerek halkın, olup biteni sağlıklı bir biçiminde değerlendirilmesini önleyerek, oldu bittilerle, operasyonlarla siyasete yön verme Hükümetin başlıca iç ve dış politika taktiği olarak işliyor. Bu yüzden de hiçbir şey “olağan olabileceği” gibi yapılmıyor.
Bu bilinçli bir biçimde, yaygın ve etkin bir kara propagandanın eşliğinde yapılıyor.
Sınıra tank, top, askeri birlik yığınağı davul zurnayla ilan edilerek, askeri amaçlarını da aşan bir propaganda eşliğinde yapılıyor. TSK birlikleri Musul’a, Rakka’ya girecekmiş gibi bir “havanın” toplumu sarması için her imkan kullanılıyor.
Gerilim tırmandırıcılığı, dokunulmazlığı kaldırılan HDP’li vekillerini gece yarısından sonra toplu olarak evlerinin basılması ve”tutuklanma” isteği ile mahkemeye sevk edilmeleri biçiminde hayata geçirildi.
İdris Baluken’in 1994’de HEP milletvekillerini gözaltına alınmasına benzer bir biçimde gözaltına alınmaya çalışılması da bu siyasetin arkasındaki zihniyeti bir kez daha gösterdi.
Dün sabahın erken saatlerinde kameralar karşısına çıkan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye’nin 10 terör örgütü ve bütün dünyaya karşı mücadele ettiğine dair bir “konferans” verdikten sonra HDP vekillerine yönelik operasyona değindi. Bu ağır siyasi “Herkese uygulanan hukuk, dokunulmazlığı kaldırılanlara da uygulandı” diyerek açıkladı.
Başbakan Yıldırım ise, Adalet Bakanından da ileri giderek, HDP’li vekilleri “Terörle iç içe geçmek”le suçlayarak, yargının vereceği kararı da şimdiden verdi.
Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıklaması soyut mantık açısından pek yerinde görünse de gerçek tamamen farklıdır. Çünkü dokunulmazlık kalktı diye bu vekillerin onları seçenlerin iradesini temsil ettiği gerçeği ortadan kalkmaz. Dahası bu vekillerin dokunulmazlığını onları seçen milyonlar kaldırmamış, o vekilleri seçmeyen kişilerin seçtiği milletvekilleri kaldırmıştır! Ve dokunulmazlığı olmasa da vekiller “herkes” değildir. Nitekim ’94’te HEP Milletvekili Orhan Doğan’ın polisin “başına bastırarak” gözaltına alınma fotoğrafının yarattığı infial de göstermektedir ki (Polis herkesi böyle başına bastırarak gözaltına alıyor), herkese uygulananın milletvekiline uygulanması toplum tarafından aynı biçimde algılanamamaktadır. Dahası, “Dokunulmazlık kalktı” diye kişinin milletvekilliği düşmemiştir ve bu vekiller Meclis çalışmalarını sürdürmektedir. Bu yüzden de gece yarısı ev basma ve topluca mahkemeye çıkarmak “Herkese uygulanan hukuk” gerekçesiyle meşrulaştırılamaz.
Yapılanlara “meşruiyet” kazandırmak için girişilen çabalara, artık tek kaygısı hükümetin eylemlerine “mantıksal” ve “hukuki” dayanaklar uydurmak olan medya da katıldı. Gün boyu sunucusundan, muhabirinden ekrana çıkarılan “uzmanlara” kadar herkes, yapılanların “hukuka uygunluğu”nu kanıtlamaya çalıştı. Dahası bu gayreti, yandaşıyla, “bağımsız merkez medya”sıyla TV kanalları, internet siteleri ortak bir “manşetle”, “HDP’li vekillere terör operasyonu” olarak vererek gösterdiler. Yani, “Vekiller terörist oldukları için evleri basılıp alındı” propagandasına güç verdiler. Oysa ortada “hukuki” bir sorun değil siyasi bir sorun vardı. Bu yüzden de “hukuk” uygulanıyor mu uygulanmıyor mu tartışması sadece bir saptırmadır.
Ve gerilimi yükseltme tutumu sadece gözaltılarla da sınırlı kalmadı; dün sabah HDP Genel Merkezinde yapılacak basın toplantısı, gazetecilerin polis tarafından merkeze sokulmamasıyla yasaklandı. HDP Genel Merkezine giden bütün yollar polis tarafından tutuldu. Elbette aynı uygulama Diyarbakır Adliyesine giden yollarda da yapıldı.
Eğitim, kamu çalışanları, basın, Suriye, Irak hükümetleri, batılı ülkeler... Her gün bir başka alanda yapılan girişimlerle sürdürülen “gerilim gezdirme” açık ki, ülkeyi yönetenlerin tercihi olarak sürmektedir. Bu taktiğin dünkü hedefi HDP’li vekiller ve HDP olmuştur. Ama bu taktiğin sürgit başarılı olduğu da görülmemiştir. Türkiye’de de başarılı olamayacaktır. Çünkü mücadele edenler oldukça gerçeklerin üstünün örtülmesi, çarpıtılması ya da yok sayılması mümkün olmayacaktır.
(*) Bu yazı yazıldığında HDP Eş Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilmiş ancak mahkeme henüz kararını açıklamamıştı.
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47