07 Kasım 2016 01:00

'Devletin bekası' için 'bağımsız mahkemeler'

'Devletin bekası' için 'bağımsız mahkemeler'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni Şafak’ın Pazar günkü manşeti “Kaos Planı Boşa Çıktı”! Öteden beri tüm “yandaş” medya Türkiye’ye bölmeye yönelik büyük bir oyunun sahneye konduğu yönünde yayınlar yapıyorlar. Cumartesi CNN yayınına çıkan Abdülkadir Selvi “devletin bekasının söz konusu olduğu zor dönem..” diye başlayan değerlendirmeler yaptı.
AKP yönetimi içeride ve dışarıda koşulları zorlayan adımlar attıkça, bunlar yine içeride ve dışarıda tepkilere neden oluyor ve bu tepkiler “devletin bekası” sorunu yaratan “oyun”un göstergeleri olarak algılanıyor. Başlıca Amerika ve Avrupa’dan “devletin bekası”nı hedef alarak yöneltilen ve içeride de “FETÖ” gibi “maşaları” olduğuna inanılan eleştiri, tepki ya da “saldırılar” karşısındaysa, içeride ve dışarıda daha zorlu ve ileri “savunma” adımları atılıyor.
Çıkış noktası 15 Temmuz Darbesi ve “FETÖ”ydü. Yanına hızla “maşalardan” olduğu düşünülen PKK eklendi. Arkalarında en başta ABD olmak üzere Batılıların olduğundan özellikle bazı “yandaşlar” yüzde yüz eminler, açık açık yazıyorlar.
Türkiye’nin güneyinden bir “Kürt Koridoru” ile kuşatılmaya, Ortadoğu’da tecrit edilmeye çalışıldığını, içerideyse “FETÖ”, PKK ve onlara yakın durdukları varsayılan demokrasi, özgürlük, barış, adalet isteyen hükümet muhaliflerince tehdit altında olduğu öngörülüyor ve önlem üstüne önlem alınıyor.
Irak’a yönelik bir askeri harekat için Silopi’ye tank, top ve asker yığınağı. Suriye’de “Fırat Kalkanı Operasyonu” ve yine sınıra askeri yığınak. İçeride devletin “FETÖ”den temizlenmesi gerekçesiyle hayatları boyunca Cemaat’le mücadele etmiş olanlar dahil tüm muhalifleri kapsayan yüz bini aşan işten el çektirme ve yarısına yakın ihraç. Muhalif gazete ve dergi, TV kanalı ve radyo bırakmamacasına basına/medyaya yönelik kapatmalar. Medya organları dahil şu ya da bu yönden muhaliflikle suçlanan bütün kurumların mülklerine el koymalar.
En son kendisinden önce kapatılan yazılı ve görsel yayın organları gibi, bu kez yargı aracılığıyla  yönetici ve yazarları tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi’nin de “devleti –tabii ki bekasını– hedef aldığı” iddiasıyla “‘FETÖ ve PKK adına suç işlemek”le suçlanması. Hemen ardından Eşbaşkanları içinde 9 HDP milletvekilinin tutuklanması. Bahçeli’ye göre “vicdanları ve iradelerini teröre kiraladıkları” için. Yeni Şafak göreyse, “Suriye-Irak hattında oluşturulmak istenen Kürt Koridoruna müdahaleyi ve Fırat Kalkanı’nı zora sokup engellemek için”. Yani yine “devletin bekası” meselesi.
“Devletin bekası”nın eldeki tüm olanaklarla savunulduğu kuşkusuz. “Beka” denince akan sular duruyor ve bunun için hükümete ve onun izlemekte olduğu içeride ve dışarıda savaşla sürdürülen tekçi politikalara karşı çıkmak “devletin bekası”na karşı çıkmak sayılıyor. Bu nedenle Cumhuriyet hiç hak etmediği şekilde “devleti hedef almak”la suçlanıyor. Aynı suçlama örneğin TÜSİAD’a da yöneltilirse şaşırmamak gerekir. Çünkü öyle bir noktaya varıldı ki, AKP hem “millet” ve hem de “devlet”tir deniyor!
Silahla savunuluyor “beka”. Uçaklarla Irak’ta Kandil’de. Helikopter, tank, top ve özel birliklerle güneydoğu dağları ve kentlerinde. OHAL’in KHK’leriyle uygulanan görevden alma, ihraç, mülkiyete el koyma, tutuklama ve sair önlemlerle.
Ve tabii mahkemelerle savunuluyor “beka”. Gazetecilerin tutuklanmalarını eleştiren Amerikalı ve Avrupalılara Başbakan “çarpıtıyorlar” diyor ve ekliyor: “Bağımsız mahkemelerde alınacak kararlara herkes saygı duymalı.”
Ama mahkemelerin hali ortada değil mi? Daha birkaç sene önce mahkemeleri hemen tamamen ele geçirip Ergenekon, Balyoz yargılamaları yapmış, sonra binlercesi görevden alınmış, tutuklanmış, hala ellişer yüzer tutuklanan yargıç ve savcılarıyla mahkemeler ne kadar güvenilir ve bağımsızdır? Yürütmeye bağlanmışlığı bir yana, örneğin Cumhuriyetçi arkadaşları soruşturan savcının “FETÖ”den soruşturulmakta olduğu mahkemenin bağımsızlığına Batı nasıl inandırılacak?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa