10 Kasım 2016 00:25

Uçuruma doğru

Uçuruma doğru

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkede yaşanan olağanüstü gelişmeler, başından sonuna belli bir plan doğrultusunda hayata geçirilen ve bizzat iktidar eliyle yürütülen siyasi operasyonlar ülkeyi hem ekonomik hem de siyasi olarak hızla uçuruma doğru sürüklemeye başladı.
Yıllardır ülkedeki bütün kurumların yönetim ve denetimini tek elde toplamak isteyen, kendilerinden habersiz yaprak bile kımıldamaması doğrultusunda hareket edenler, yıkıcı sonuçlarını hiç düşünmeden tehlikeli adımlar atıyorlar. Öncelikle ‘Kendilerinin uyması gereken en temel hukuk kurallarını yok sayan, toplumda kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayanları potansiyel tehdit olarak görüp sürekli baskı altında tutmaya çalışan, temel hak ve özgürlükleri sınırlayan, en temel sendikal, demokratik eylemleri suç sayarak yasaklayan bir iktidarın darbecilerden ne farkı var?’ sorusunu akla getiriyor. 
Yıllardır parlamentoda mutlak siyasi güç olanlar, darbe girişimi sonrasında mevcut konumlarını daha da pekiştirerek, yasa, hak, hukuk tanımadan mutlak siyasi otorite olmanın verdiği öz güven ile hareket ediyorlar. Darbe girişimi başarısız oldu deniyor ama sansür, yasaklar, tehditler ve baskılar hızla toplumun muhalif kesimlerine yönelmeye başlamış, despotik karakteri giderek belirginleşen yeni rejimin temel özelliği haline gelmiş durumda. 
Aylardır ülkede yaşananlar, Meclis devre dışı bırakılarak çıkarılan ve tamamına yakını Anayasa’ya aykırı olan KHK düzenlemeleri ve kamuda yaşanan kitlesel ihraçlar ve açığa almalar, muhalif gazetelerin, dergiler ve ajansların kapatılması, kapatılmayanların kapatma tehdidi ile sindirilmeye çalışılması üzerinden iktidarın yanında durmayan herkes potansiyel hedef olarak belirlenmiş “tek sesli” bir toplum yaratma çabasında epey mesafe alınmış durumda. Kamuda yaşanan kitlesel tasfiye sonucunda 41 bini Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversiteler bünyesinde olmak üzere 70 bini aşkın kamu görevlisi, 1 Eylül ve 29 Ekim’de yayınlanan 672 ve 675 sayılı iki Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edildiler. Hükümetin KHK’lerin yayımlanması için belirlediği tarihler bile yaptıkları işi ne kadar gayriciddi olduğunu görmek açısından dikkat çekici.  
İktidarın uzun süredir hazırlıklarını yaptığı siyasi operasyonlar sonucunda HDP Eş Genel Başkanları ile birlikte 10 milletvekilinin tutuklanması, hemen arkasından Cumhuriyet gazetesi köşe yazarları ve yöneticilerinin de arasında bulunduğu 9 kişinin akla ziyan gerekçelerle tutuklanması, başarısız olduğu iddia edilen darbe sürecinin hiçbir “hukuki engel” ile karşılaşmadan işletildiğini gösteriyor. Son dönemde iktidar saflarında giderek belirginleşen öfke, korku ve saldırganlık eğilimlerinin kontrolsüz bir şekilde artması başta ekonomi olmak üzere, toplumsal yaşamın pek çok alanında telafisi mümkün olmayan tahribatların yaşanmasına zemin hazırlıyor. Kendi siyasi çizgileri dışındaki herkesi “düşman”, “hain”, “terörist”olarak göstermeye çalışıp, polis şiddeti, ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamalar ile cezalandırarak yaratmaya çalıştıkları korku atmosferi giderek belirginleşiyor. 
Yıllardır toplumu iç ve dış tehditlerin ve düşmanların varlığından bahsedip sürekli yeni gündemler üreterek, kutuplaşmayı, düşmanlığı, kini ve nefreti pompalayanlar, tıpkı Naziler gibi bunun propagandasını profesyonel bir şekilde yapanların bugüne kadar yaptıklarını önümüzdeki süreçte atacakları tehlikeli adımların habercisi olarak değerlendirmek mümkün. Ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın belirginleşmesi, önümüzdeki süreçte kitlesel işsizlik tehdidi başta olmak üzere, ülkeyi göz göre göre uçuruma doğru götürenlere karşı ortak ve örgütlü bir karşı duruş gerçekleştirilmedikçe bugünden çok daha zor günler yaşamamız kaçınılmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa