Olaylar ve insanlar
Fotoğraf: Envato
Bu haftanın moda yazı konusu kuşkusuz Trump’tır. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ve şimdilik de olsa, lider konumundaki bir ülkenin başına hiç beklenmedik bir insan dört yıl için, belki de, sekiz yıllığına başkan yapıldı. “Başkan yapıldı” ifadesi bu yazının genel yaklaşımını yansıtmak için kasıtlı olarak kullanıldı. Bu ifade ile, başlıktaki anlayışı ortaya koymaya çalışıyorum; sosyopolitik alanda temel belirleyici olaylardır, insanlar ise sosyopolitik eğilimleri tercüme ederek pratiğe uygulayan ya da uygulamaya çalışan elemanlardır. Trump’ı olaylar başkan yapmıştır. Bu yaklaşımla, tarihi kahramanlar olarak anılanlar, aslında tarihsel süreçlerin olgunlaşma düğümlerinde süreci çözerek, yine tarihe uygun akış rayına oturtanlar olarak görülmelidir. Tarihin akışını temel belirleyici koltuğuna yerleştirmek, akışın süzülüşünde önemli rol oynayanların tümüyle dışlanmasını değil, tam tersine, akışın doğru okuyucusu olarak gerekli yere oturtulmasını gerektirmektedir. Dikkat edilirse, tüm ifadelerimde tarihin okunması eylemine çok önemli bir sıfat olarak “doğru” sözcüğünü ekledim. Tarihin akışında ters zıplayış yapanlar, doğal olarak, tarihin çöplüğüne yollanacaktır.
Sistemlerin sıfatları, işleyişteki başat güç ilişkisini gösterir. Kapitalizmin işleyişinde sermaye sahipliği ve varsıllık, bunlara sahip olmayanların da, yanlış bilinçle, gözlerini kamaştıran ve hayallerini süsleyen özelliktir. Kapitalizmin ilk dönemlerindeki birikim aşamalarında büyük sermayedarlar yeni elbise giymekten dahi imtina etmişler iken, günümüzün harcama kültüründe gelirinin çok üzerinde harcama yapmak popüler kültür haline gelmiştir. Hal böyle olunca, kamu gücünü eline geçirerek varlığa kavuşma becerisi siyasilerin çok önemli başarı sembolü olagelmiştir. Trump’ın ülke halkı üzerinden kazandıklarının hiç değilse bir bölümünü olsun ülke haklına vergi olarak döndürmemesi, yerküreye yayılmış çirkin beton yığınlarının iğrenç görüntüsü tarafından perdelenebilmiştir, hem de sömürünün altında ezilenler nezdinde! Geri ülkelerde olduğu kadar, ülkemizdeki görüntü de bundan çok farklı değildir. Böylesi, siyasetten varsıllık üreten parazitlere karşı tepki koymak durumunda olması gereken sömürülmüş ve ezilmiş yığınların, bu tür baskıcı parazit kişiliklere gıpta ve özlemle bakmaları, kesinlikle olanaksız umuttan çok, yozlaşmış kişiliğin ham hayal özdeşlik patolojisi olarak yorumlanmalıdır.
Trump olayının salt göz boyayıcı başarı(!) ya da varsıllık ile açıklanması resmin bir bölümüdür. İşin diğer bölümünü derin krizle savrulan kapitalizmin küresel çatırdamasının yansıması açıklar. Yoksullaşmanın gıpta ve umut üretme şeklindeki naif dokusuna karşın, resmin ikinci yarısını, tam ters, varsıllığa hücum dokusu oluşturmaktadır. Güneyin kuzeye saldırısı olarak genelleştirebileceğimiz, yoksulluğun varsıl alanlara hücumu, ya da daha doğru ifadesiyle, sömürülenlerin sömürenlere hücumu olarak ifade edebileceğimiz gelişme, ilk aşamada, doğal olarak Trumpvari barikat oluşturulmasını gündeme taşımıştır. Meksika duvarı ya da İslam karşıtlığı hiç de rastlantısal değildir. ABD’ye ya da tüm gelişmiş ülkelere yöneliş varsılları rahatsız ettiği gibi, emekçileri de rekabet nedeni ile rahatsız etmektedir ve edecektir. Trump politikalarının başarısında, neoliberal süreçte sınıf bilincinin geri plana atılarak, alt-kimliklerin insan hakkı ve özgürlük olarak ortaya atılmasının rolü de unutulmamalıdır. Bu tür kavramlara gerçek anlamda insan hakkı ve özgürlük olarak bakanların bu konudaki çarpık görüşlerini bir kez daha gözden geçirmeleri isabetli olur, kanısındayım.
Özet olarak, Trump hem özdeşleşme hem de savunma mekanizması olarak iki sosyal gücüm bileşkesinde kıl payı iktidara geldi. “Kıl payı” irdelemesinin de yoruma muhtaç olduğu açıktır, ancak bu konu hem oy dağılımının detayının bilinmesini, hem de zaman içindeki sürecin izlenmesini gerektirir. Bu konuda şu kadarını söylemek olasıdır ki, Trump’ın bugün kazanması varsılları ne denli mutlu etmiş ise, o denli de ileriye yönelik kuşku ve tereddüde sevk etmiş olmalıdır.
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33
- Boğaziçililer günü 28 Eylül 2024 05:07
- Cinayetin siyasallaştırılarak, perdelenmesi 21 Eylül 2024 04:40
- AKP’nin özü netleşiyor 14 Eylül 2024 04:45
- AKP, politikalarını düzeltebilir mi? 07 Eylül 2024 04:56
- Siyasetin derinliği! 31 Ağustos 2024 03:37