Kendini Türkiye’nin çobanı olarak tarif eden Erdoğan Anayasa ihlallerine devam ediyor. 

Önce, üniversite öğretim üyelerine hitap ettiği bir toplantıda, üniversitelerde rektörlük seçimlerinin öğretim üyeleri arasında bölünme ve husumet yarattığını, artık bunun kaldırılması gerektiğini söyledi. Onu dinleyen üniversite öğretim üyeleri ise bu sözü alkışladı. Daha o zaman çobanlık meselesi konuşulmamıştı.

Daha sonra, son çıkarılan 676 sayılı KHK ile artık üniversitelerde seçim yapılmayacağı, rektörlerin cumhurbaşkanı tarafından atanacağı kuralı getirildi. Madde şöyle: “ 85- 2547 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Devlet üniversitelerinde rektör Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki hafta içinde yeni adaylar gösterilmemesi halinde Cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılır. Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Ancak aynı Devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör, mütevelli heyetinin Yükseköğretim Kuruluna teklifi ve Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanır.”

Eskisi nasıldı? Üniversitede öğretim üyeleri adaylara, yalnızca bir adaya bir kere olmak üzere oy veriyor ve en yüksek oyu alan altı aday YÖK’e gönderiliyor, YÖK de bunların içinden üç adayı belirleyerek cumhurbaşkanına sunuyor, cumhurbaşkanı da bu üç adaydan birini seçiyordu.  Bu seçim sistemi de elbette demokratik değildi. Doğrusu üniversite unsuru olan herkesin (öğretim üyesi, çalışanlar ve öğrenciler) katılacağı ile doğrudan rektörün seçilmesidir. Eski sistemde en azından öğretim üyeleri tarafından seçilmiş altı adaydan biri (Bazen en az oy alanı) cumhurbaşkanı tarafından seçiliyordu. Şimdi, seçim falan yok. YÖK tarafından sunulan üç kişilik listeden cumhurbaşkanı (çoban) atamayı yapıyor. Boğaziçi Üniversitesinde seçimde oyların yüzde seksen altısını alarak rekor kıran aday dururken, aday dahi olmayan, AKP milletvekilinin kardeşi Cumhurbaşkanı tarafından atandı.

Oysa, bu Cumhurbaşkanı hep seçimden söz ederdi. Seçimin millet iradesini tecelli ettirdiğini söylerdi. Onun ağzından daha önce seçimlerin nifak yaratacağını, insanları böleceğini hiç duymamıştık. Tam tersine bütün konuşmalarında insanları bölmeye çalışır, bizimkiler ve onlar diye insanları ayırır ve bizimkilerden olmayanlara olmadık aşağılama ve hakaretler içiren konuşmalar yapardı. Her halde, işimize gelince öyle, işimize gelince böyle deniyor. Üniversitedeki seçimler üniversiteyi bölüp parçalıyor, üniversite bileşenlerini birbirine düşman ediyor. Bunun için seçimleri kaldırmak lazım. Sık sık tekrarlanan genel seçimler ve yerel seçimler ise millet iradesini ortaya çıkarıyor. Üniversite öğretim üyeleri iradesini ortaya çıkarmayı beceremiyor herhalde.

Cumhurbaşkanı (milletin çobanı) üniversitelerde seçimi kaldırıyor ama, bu Anayasa’ya aykırı. Anayasa’nın 104. maddesinde cumhurbaşkanının görevlerinden biri olarak “Üniversite rektörlerini seçmek” belirtiliyor. Atamak değil. Seçmek. YÖK’ün seçilmiş altı adaydan önerdiği üç adaydan birini seçmek. 

Anayasa’nın yüksek öğretim kurumlarını düzenleyen 130. maddesinde ise “Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır,” diyor. Kanunun belirlediği usulleri yukarıda yazmıştık.

Görülüyor ki, cumhurbaşkanının rektörlük seçimlerini kaldıran düzenlemesi, 676 sayılı KHK’nin en azından bu konu ile ilgili 85.maddesi Anayasa’ya aykırı. Ama, bu aykırılığı Anayasa Mahkemesine götüremiyorsunuz. Çünkü, AYM’deki üyeler değiştirildikten sonra AYM ben KHK’lerin Anayasa’ya aykırı olduğu iddialarına bakamam dedi. 

Ne yapacağız?

Balık kokarsa tuzlarsınız, tuz kokarsa?

Anayasa 130. madde:…Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et