Bıçak sırtı
Fotoğraf: Envato
15 Temmuz darbe kalkışması öncesinde 20’ye yakın üniversitede rektör seçimleri yapılmıştı. Bazı üniversitelerin rektörlerinin atamaları gerçekleşmeden darbe girişimi olduğu için atama işi sonraya kalmıştı. Cumhurbaşkanı, aralarında ODTÜ’nün de olduğu birçok üniversiteye atamaları gerçekleştirmesine rağmen sadece Boğaziçi Üniversite’sinin rektörünü, hem de birinci seçilen adayın yüzde 90 katılımın yüzde seksenden fazlasının oyunu almasına rağmen, atamamış ve bekletmişti. Sonra bir kararname ile rektör seçimleri iptal edildi. Kararname geriye doğru işletilerek seçim yapılmış olmasına rağmen Boğaziçi Üniversitesi’ne uygulandı ve rektörlüğe, seçimlerde aday bile olmamış, yani hayalinde üniversiteye rektör olmak düşüncesi bile olmayan bir öğretim üyesi atandı. Şimdi, sıfır oy aldığı üniversiteyi ( aday olsaydı en azından kendi oyu ile birlikte daha fazla oy alırdı) kendisine oy vermeyen öğretim üyeleriyle yönetecek. Çünkü istese de istemese de atandı ve görevi kabul etti (etmeme şansı var mıydı bilmem). Bu kararname darbe kalkışması nedeniyle seçimlerini yapamamış 20’ye yakın üniversitede de uygulanacak ve o üniversitelere de nasıl tespit edildiğini bilmediğim(?) yöntemlerle belirlenen öğretim üyeleri atanacak. Cumhurbaşkanı her adayı tek tek tanıyamayacağından muhtemelen araya birileri girecek, tavsiye mektupları, ön araştırmalar, kulağa fısıldamalar ile birileri bulunacak.
Rektör önemli. Çünkü 12 Eylül generali Kenan Evren hazırlattığı Yüksek Öğrenim Kanunu (YÖK) ile her üniversiteye bir Kenan Evren atamayı planlamış ve sağlamıştı. O yıllarda sınıflardaki sandalyeler bile öğrenciye zimmetlenir, üzerine yazılacak “Kahrolsun ABD” sloganından o öğrenci sorumlu tutulur ve bunun hesabını cezalarla, gözaltılarla verirdi. Rektörler, bağlı oldukları garnizon komutanlıklarından aldıkları emirleri üniversitede uygular, garnizondan gelen “Sakıncalı” listeleri doğrultusunda hocaları, öğrencileri üzerlerdi.
Yasa olduğu gibi yerli yerinde duruyor. Üniversitede tek yetkili rektör. Senato ve yönetim kurulu zaten rektörün atadığı öğretim üyelerinden oluşuyor. Fakülte kurulları, bölüm kurulları kağıt üstünde varlar. Bazı akademik işlere, ders programlarına filan müdahale edebiliyorlar ancak kadro dağıtılması, üniversiteye kimin alınacağı, hangi araştırmanın parasal olarak destekleneceği ve bunun gibi daha birçok konuda tek yetkili rektör. Rektör de aşağıya değil yukarıya hesap veriyor tabi ki.
Buraya kadar şaşılacak bir şey yok. İktidar gücünü elinde tutanlar üniversiteleri kontrol etme zevki ve mecburiyetini (maazallah) doyasıya yaşamak istiyorlar. Şaşılacak şey öğretim üyelerinin bazılarının tepkilerini en azından susarak göstermelerine rağmen bazılarının akademik cübbelerinin onurundan ve bağımsızlığından çok siyasi geleceklerini düşünerek bu uygulamaya da yandaş olmaları ve “Zaten seçimler üniversitelerde huzursuzluk çıkartıyor, fitneye sebep oluyordu” türünden gevelemelerle uygulamaya destek vermeleri. Muhtarlık seçimlerinde bazen kavga çıkmasını sebep göstererek o seçimleri de iptal ettirmeye kadar varacak sapkın ve otoriter düşünce ile üniversitenin yönetilmesinden yanalar. Tabi yönetimde kendileri olduğu sürece. Hani es kaza devir değişse, üniversite yönetimine özgür düşünceyi savunan insanlar gelse, bunlar hep birlikte YÖK’e yüklenecekler.
Sonuçta üniversitelerimiz bir takım insanların maddi ve manevi zevk aldığı kurumlar olmaktan öteye gidemiyor. Oyunun hiçbir anlamı olmadığını, bir oyluk bile olsa adam yerine konmadığını düşünen hoca ne öğretme, ne araştırma isteği kalıyor.
Çare sil baştan sistemi değiştirmek. Yönetimi üstten değil alttan başlayarak oluşturalım. Öğretim üyelerinin seçtiği bölüm başkanları ve dekanlar, seçilmiş dekan ve öğretim üyelerinin oluşturduğu senatonun 2 yıl için seçtiği rektör ile yönetimi oluşturalım. Üniversitenin yarısı olan idari personeli seçim süreçlerinin içerisine sokalım.
Yoksa bıçak sırtından önceki çağa düşmek üzereyiz.
- Tan ile Bulu 23 Ocak 2025 04:33
- İkinci çocuk 16 Ocak 2025 04:36
- Pislik 09 Ocak 2025 04:40
- Benim adamımdan hoca 02 Ocak 2025 04:35
- Ne çabuk unutuyoruz 26 Aralık 2024 06:30
- Yeter ulan 19 Aralık 2024 04:45
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22